Alışsa traduction Français
75 traduction parallèle
- Hiç kimsenin bilmesini istemiyorum. Ailen, minik kartpostallarımıza alışsa iyi olur.
Votre famille ferait aussi bien de s'habituer a nos petites cartes.
Bu kasaba bu fikre alışsa iyi olur.
Il faudra qu'on se fasse à cette idée.
Acele alışsa iyi olur.
Il a intérêt à s'y faire.
Vuk'un annesi bu duruma alışsa çok iyi olur.
- Tu as mes 3,5 millions? - Non.
O zaman Prens Hapi şuna alışsa iyi olur insan her istediğini elde edemez.
Le prince Hapi devras s'acoutumé... à ne pas obtenir tout ce qu'il veut
Çalışsa bile en azından bir saatimizi alır.
Même si je le fais, ça prendra au moins une heure pour qu'il refroidisse.
Buna alışsa iyi olur.
- Elle ferait mieux de s'y habituer.
Notları böyleyken market arabası itmeye şimdiden alışsa iyi olur.
Vu ses notes, autant qu'il sache pousser les chariots.
Turtacı kalbinden gelen hislere giderek alışsa da onun gözlerine dikkat edildiğinde ve Chuck'ı yanındaki yatakta uyurken gördüğünde aslında buna alışamamıştı.
Le pâtissier s'était accoutumé à ce que son coeur ressentait quand il ouvrait les yeux et qu'il la voyait dormir dans le lit à côté. - Il n'avait pas...
Ama alışsa iyi olur. Kamyonlar mazide kaldı.
Mais les camions, c'est du passé.
Karla kaplanmışsa, rüzgârı arkana al. Bir şey olmaz.
Si la neige les recouvre, marche dans le vent.
Gerçekten çalınmışsa, geri al.
Si on te l'a volée, reprends-la!
Lükse alışmışsa ne olmuş ki?
Elle est habituée au luxe, et après?
Eğer bir adam istediğini elde etmeye alışmışsa... fazla ileri gidinceye kadar istediğini verirsin.
Tu t'es arrangée pour croiser sa route, ne t'étonne pas si c'est allé trop loin.
Evet, durumunuzu anlıyorum. Ama alınmış malı değiştirmeyiz. Özellikle de ucuz kırmızı şaraba bulanmışsa.
Je comprends votre dilemme, mademoiselle, mais nous ne faisons pas d'échanges, surtout... si le vêtement a mariné dans du gros rouge.
Alışılmadık bir harekette bulunmuş... ve... iğrenç hakaretlere maruz kalmışsa.
Si son comportement non conventionnel l'a exposée à des insinuations malveillantes et...
Alışsa iyi olur.
Il faut qu'il s'habitue.
Bartlett'den alıntılar yapmışsa ne olmuş?
Il a un dictionnaire de citations. Et alors?
Otur da, ben yüreğini ovuşturayım senin. Çünkü yapacağım bunu yüreğinin yumuşak bir yanı kalmışsa tabii korkunç işlere alışıp kaşarlanıp bütün duygulara karşı zırh giymediyse.
Laissez-moi vous tordre le coeur s'il est d'une étoffe pénétrable et si la pratique du mal ne l'a pas cuirassé contre tout émoi.
Ama buzdan alınan örnekler kontrol edilmişti. Eğer buzla oynanmamışsa, nasıl içindeki ceset sahte olabilir ki?
Mais une fois les carottes vérifiées, comment le corps pouvait-il être trafiqué?
Lisa, bir şeyi atlıyorsan ya da gerçeği saklıyorsan,... ve eğer Jason da bu işe karışmışsa, sen de uzun bir süre alıkonabilirsin.
Lisa, si vous ne nous racontez pas tout, vous pourriez être accusée de complicité si Jason était coupable.
Eğer kızını alıp.. - ve biryere atmışsa ne olacak?
Et s'il emmène votre fille... et la laisse tomber quelque part?
Eğer protokol dün uygulanmışsa, bu giden solucan deliği o zamandan beri gücünü nereden alıyor? Biz, gücünü gittiği yerden alan bir tane görmüştük.
Si le protocole a été engagé hier, de quelle source le couloir espace-temps puise-t-il son énergie depuis? Nous connaissons l'une des sources d'énergie.
- Konsolda "beni al" diye bağıran iki 20'lik kalmışsa, tehlikesiz olamaz.
Rien de grave? Et les 20 $ qu'il a laissés?
Birinin karnı yarılmış ve karaciğeri alınmışsa ne kadara gider?
Si on prenait le foie de quelqu'un, combien se vendrait-il?
Hâlâ kovulmamışsa, o suçlamaların geri alındığını söyler.
Elle vous dira que les charges ont été abandonnées.
- Eğer al-kesh DHD'ye çarpmışsa, bu giden geçide sağlanan enerjiyi kesecektir. Solucan deliği şiddetle zarar görecektir.
- Si l'al-kesh a percuté le composeur, la liaison avec la porte de destination a été perturbée et le couloir endommagé.
İbneyiz ve buna alışsa daha iyi olur.
Vous feriez mieux de descendre de vos tours d'ivoire pour sentir le café.
Müşteriyi havasında yakalarsan,.. ... çanağı almışsa bir aylık uğraşının karşılığını alırsın.
Un client bien luné et en veine, et votre mois est assuré.
Eğer o 1. makarayı almışsa ben hemen ikinci makarayı alıyordum, kim önce bitirirse de, o, üçüncü makarayı alıyor böyle devam ediyordu.
La différence entre les personnages, c'est qu'Obi-Wan a plus d'expérience... mais Anakin est plus puissant.
Eğer Blanche gözaltına alınmışsa, burada buluruz.
Si Blanche a été arrêtée, on la trouvera ici.
Pyongyang alınmışsa ve Müttefikler kuzeye ilerliyorsa gidecek bir yerimiz yok.
Si Pyongyang est prise et que les Alliés vont vers le nord, on n'a nulle part où aller.
Farkındayım. "Bir şey alınmışsa geride bir şey kalmıştır."
Quelque chose de pris, quelque chose de laissé.
Tecrübelerime göre, birisi kötü bir alışkanlığı bırakmışsa diğerlerini bırakmak için de çok çaba sarf ederler.
D'après mon expérience, quand une personne abandonne un vice, elle se jette généralement sur d'autres.
- Bu vakaların % 90'nında kadın kızını alıp böyle bir yere kaçmışsa bence kesinlikle kocasına çok kızmıştır.
- 90 % du temps, quand une femme s'enfuit qu'elle emmène sa fille dans un endroit comme celui-là Je dirais qu'elle est furax contre son mari.
Geleneklere göre, adam ; eğer nişanlısı kaçmışsa yüzüğü geri alır.
La tradition veut que le type récupère la bague quand la fiancée s'enfuit.
Eğer hücre, yirmi yıl duygusal istismara maruz kalıp da ihtiyacı olan besin için tek bir alıcısı bile kalmamışsa iyi beslenmenin bir etkisi olur mu?
Et la nutrition a t'elle réellement un effet si la cellule n'a pas les sites récepteurs après 20 ans d'abus émotionnel pour même recevoir ou laisser entrer les nutriments. Sont-ils nécessaires pour la santé?
Böyle alışmışsa elinden bir şey gelmez.
- Mais si. Elle n'y peut rien si elle fait trop de bruit.
Rezervasyonlarınızın bir kopyasını ve bu kartlarla kim alışveriş yapmışsa, listesini alacağız.
Il nous faut des copies de vos réservations et une liste de tous ceux qui ont accès aux cartes de crédit.
Well, tahminler tamamen yanlışsa hepsini doğru alıyorum.
Eh bien, dans un sens, s'il n'en a trouvé aucune ça revient au même que s'il les avait toutes trouvées.
Peki ya dokuları alıp külleri vermişler ve o da anlamamışsa?
Ils ont peut-être prélevé les os à son insu.
Kendi içeriklerinin hükümdarları olduklarını, bir şeyler yaratabileceklerini başka birileri bir şeyler yaratmışsa bunu paylaşabileceklerini fark etsinler. Katkıda bulunabilirler, yardım edebilirler, alıp kullanabilirler.
Je ves qu'ils réalisent qu'ils sont maîtres de leur contenu, qu'ils sont... qu'ils créent quelque chose, qu'ils peuvent le partager avec d'autres qu'ils peuvent contribuer, aider qu'ils peuvent l'obtenir et l'utiliser
Yani "Bu pantolunu satın alın" diyorsa ve "grunge" bir fontla yazılmışsa yırtık kot pantolonla falan karşılaşmayı ya da bir tür salaş giyim mağazasında satılmasını beklersiniz.
Si par exemple, une publicité pour les jeans est écrite avec une police grunge, vous vous attendrez à voir des jeans déchirés, ou destinés à être vendu dans le sous-sol d'un magasin.
O zaman ona alışveriş listesine birşey yazılmışsa almasını söyle.
Alors dis-lui que quand je mets un truc sur la liste des courses, elle doit l'acheter! Je vais me le faire!
"... etnik kökeni, cinsiyeti ya da politik seçimi hedef alınmışsa bu bir nefret suçudur. " Tatlım! Bir heterofobiğin saldırısına uğradım, değil mi?
"L'appartenance ethnique, sexuelle ou l'appartenance politique." Chéri, j'ai été agressée par une hétérophobe, n'est-ce pas?
Hayır, o herhangi bir ailen dişi olarak dünyaya geldi ve eğer Yahudi bir aile tarafından evlatlık alınmışsa, Yahudi olabilir.
Elle est née femme. N'est ce pas? Si une famille juive l'avait adoptée, elle serait juive.
Bir projeye başlamışsa alışılmadık sayılmazdı.
Ce n'était pas exceptionnel.
Ya 2 numaralı jüri satın alınmamışsa? İyi bir jüriyi kötü bir yedek jüri ile değiştirmiş olurum.
Si le numéro deux n'est pas corrompu, j'aurais remplacé un bon juré par un mauvais.
- O heyecan içinde birisi kendini kaybetmiş. Fakat bu piyade eri Kerela'da askere alınmışsa bu beni çok şaşırtır, hayrete düşürür.
Quelqu'un a dû se laisser emporter, mais ça m'étonnerait que le SARV recrute ses membres au Kerala.
Eğer apandis ameliyat öncesi özel sıvıyla korumaya alınmışsa bozulmadan, yıllarca o haliyle muhafaza edilebilir.
Si l'appendice était conservé dans le formol et rincé avant l'opération, il aurait pu être conservé depuis des années.
Eğer bu adam bunu yapmışsa, bence akademi ödülünü alır.
S'il a fait le coup, je lui file l'oscar.