Atlarım traduction Français
1,152 traduction parallèle
Oradan da Atlanta'ya giden bir otobüse atlarım.
De là, je prendrai l'autobus pour Atlanta.
Birinci kalite atlarımız var.
On a amené deux chevaux chargés de marchandise de choix.
Yani, sen, ben ve ihtiyar Larry, atlarımıza atlayacağız, oraya gidip yavaşça içeri süzüleceğiz ve onları yakalayacağız.
Alors, toi, moi et le bon vieux Larry, on saute sur nos chevaux, on file là-bas, on s'approche en silence, et on s'empare de lui.
Sen, ve o ve ben. Oraya atlarımızı sürelim, orada içip takılıp etrafa bakarız.
Nous trois, on va boire un verre et jeter un oeil.
En azından benim atlarım ve köpeklerim var.
Moi, j'ai mes chiens.
İlk önce, atlarımızı keserdik, sonra da...
Au début, on abattait nos chevaux, et puis...
Buraya gelip atlarımı çalamazsınız. Onlar benim herşeyimdir.
Vous venez prendre mes bêtes!
- Atlarımı çalıyorsunuz.
Voleurs de chevaux! Des Indiens?
Atlarımızı çalıyorlar.
ils prennent nos bêtes.
- Hiç de bile. Atlarımızı çalmaya çalıştı.
- Elle volait nos chevaux.
Atlarımı satın almak istediler.
Rien, si je vendais les chevaux.
Şimdi Kar Tepesi'e gidip, karınlarınızı doyurabilirsiniz. Ama bu kez atlarımızı bize bırakın.
Allez à Snow Hill, empiffrez-vous et ne touchez pas à la viande de nos chevaux.
Atlarsan, ben de atlarım.
Si tu te jettes, je me jette aussi.
Ve atlarımız zehirlendi.
Il a rendu nos chevaux fous.
- Adamlarımı öldürdün. Ve atlarımı zehirledin.
- Tu as tué mes hommes et rendu mes chevaux fous.
Ne sevimli şeysin sen. Hadi, Susie, atları alalım.
A la mère de mes filles.
- Atlar daha hareketli olsun! Romanımı okudunuz mu "Zor Bir Hayat"?
Je vous ai envoyé mon roman, "Une Vie difficile".
Ben toplayabilirdim zaman kendi atlar, biz uzakta olacağım.
Avant que vous attrapiez vos chevaux, on sera loin!
Metaller, atlar ve tekerlek olmadan bu olağanüstü insanlar, antik Mısır ile yarışacak düzeyde yollar, piramitler, tapınaklar inşa ettiler. Gökkubbenin haritasını çıkardılar, Romalılarınkinden daha gelişmiş bir matematik sistemi kurdular ve bugün kullandığımız kadar hassas bir takvim yarattılar.
Sans métaux, sans chevaux et sans roues, ils avaient construit des routes, des pyramides et des temples dignes de l'Égypte ancienne, établi une carte du ciel, créé un système de calcul meilleur que les Romains,
Biliyor musunuz, bu odadaki her koltuk sevdiğim atların kıllarıyla doldurulmuştur beni seven atların.
Vous savez que chaque chaise de cette pièce est bourrée du crin des chevaux que j'ai aimés et, j'ose le dire, qui m'ont aimé.
Bırak Ruslar daha büyük uyduları olduğunu iddia etsinler, yani ilk onlar deniz atlarının çiftleşme yöntemini buldu diye biz de bir çekirgenin beyninin nasıl işlediğini bulmak zorunda mıyız?
Les Russes peuvent dire que leurs satellites sont plus grands. Ils ont découvert en premier les habitudes sexuelles des hippocampes. Devons-nous les concurrencer en étudiant le cerveau des sauterelles?
Hatta ona önce senin atlarını göstermeyi planlamıştım.
Moi qui voulais lui montrer les chevaux...
Atlarınıza binin dostlarım.
A cheval, les amis.
Atları burada bırakalım.
Laissons les chevaux ici.
Şu anda atlarına binip yola çıktılarsa gün batımında burada olabilirler.
Effectivement, à cheval, ils pourraient être ici au crépuscule.
O atları beni büyüttüğün gibi büyütmüştün.
Tu as élevé ces chevaux comme tu m'as élevée.
Atların mide iltihabından. Atların mide iltihabından mı?
Des sabots de cheval, Danko.
Neşeyle, özgürce yükseliyorsun evcilleştir atlarını, dağlarımızın üzerinde. "
Sur nos collines, tes chevaux dompte.
Şüphesiz atlarımıza teşekkür etmemiz lazım.
Ne t'en fais pas.
Bizim olamaz. Atları çaldığımızı düşünüyorlarsa başka.
Pas nous, sauf s'ils croient qu'on a volé ces chevaux.
Helen, atları tutar mısın?
Helen, tenez les chevaux.
- Öyleyse atları şimdi alalım.
Si on prenait les chevaux tout de suite?
- Atlarımızı çalmak istiyorsunuz, Öyle değil mi.
Vous ne devriez pas voler nos bêtes.
Dur bakalım. Anlaşmam yeni binek atları teslim etmeyi gerektiriyor ve onları teslim ettim.
Mon contrat spécifie la livraison de jeunes montures et je l'ai fait.
Atları yakalamaya yardım etmeleri için kiraladığım adamlar gitti.
Les hommes que j'avais recrutés sont repartis.
- Tek endişen atlar mı? - Evet.
Seuls les chevaux vous intéressent?
Atları ağıla kapatacağım.
Je vais mettre les chevaux au corral.
Atları alacağımız yerde, o adamı trene getirme işini ayarla.
Que cet homme soit à la gare où nous prendrons les chevaux.
Ben bir araba, erzak ve atların tüm gereksinmelerini almalıyım.
Je dois trouver un chariot, des provisions et des chevaux.
Matt, sen ve Saul atları çiftliğe geri götürmeme yardım edin.
Toi et Saul, avec moi! On va rentrer les chevaux au ranch.
Atların altına dalmak mı?
Plonger sous les chevaux?
Atları satın alırım.
J'achève les chevaux.
Atları kaşağıladın mı?
... Le Bouc. Tu as bien frotté les chevaux?
İnin aşağı. Atların dinlenmesi lâzım.
Descendez, les chevaux ont besoin de souffler.
- Atlarınızı ahıra koyayım Bay Grimes. - Peki.
Je vais rentrer vos chevaux.
Adamlarım atlarınızı ahıra götürecektir.
Les gars vont mettre vos chevaux au corral.
Orada kal yoksa atlarım.
Attends! Une minute.
Atları beslerken sinsice geldiler.
Ils m'ont attaqué pendant que je nourrissais les chevaux.
Bir Komançi olarak yapacağım şey, atlarını kaçırmak olurdu.
En tant que Comanche, je ferais fuir leurs chevaux.
Yangına gittiklerinde, oraya inip atlarını kaçıracağım.
Lls iront vers le feu et je ferai fuir leurs chevaux.
Tanrım, her zaman havuza böyle atlar.
Il a toujours plongé comme ça.