Attaque traduction Français
21,982 traduction parallèle
Onlara her karışma denemesi, saldırıyı hemen başlatacaktır.
Essayez de les aider, - et l'attaque sera précipitée.
Ama itirazın yoksa seninle konuşmak istediğim bir konu var.
Mais si tu te sens d'attaque, je voudrais te parler d'une chose.
Saldırıdan sonra uyandığında hatırladığın ilk şey neydi?
Lors de votre premier réveil après l'attaque, quelle est la première chose dont vous vous êtes rappelé?
Saldırıdan sonra hatırladığın ilk şeyin- -
Vous disiez que la première chose dont vous vous souveniez après l'attaque était
- Saldırıya geçeceğiz.
On attaque.
Harvey, Gibbs Rachel'a saldırıyor. Mike'ın sevdiği kadına.
Gibbs attaque Rachel, la femme qu'il aime.
8 Mart 1985, Mohammad Hussein Fadlallah'ın Beyruttaki evine yapılan saldırıda bulundum.
Le 8 Mars 1985, j'ai mené une attaque sur la planque de Mohammad Hussein Fadallah à Beyrouth.
Bilmiyorum ve umrumdada değil. Red'lerin bizimle birlikte olduğunu kanıtlarsan ikiside ölmüş olacak. Bu anlaşmayı bozuyorum.
J'en sais rien, et je m'en fiche, mais j'ordonne l'attaque.
Reinder-de Groot'dan telefon geldi.
On a un appel- - Une équipe attaque Reinder-De Groot.
Alman BND'ye göre yurt içini hedef alan büyük bir saldırının olması çok yakın.
Les renseignements allemands savent qu'une attaque est imminente.
Eğer konvoyunuz Jersey Turnpike'da vurulacak diyorsa,... bu gerçekleşecek.
Ma source est fiable. Si elle parle d'une attaque du convoi,
Saldırı falan yok. Hiç olmadı.
Il n'y aura pas d'attaque.
Birisi aynı anda kilisedeki saldırıyı izliyormuş.
Quelqu'un a regardé l'attaque en direct.
Düğününüze yapılan saldırıyı düzenleyen adam.
Celui qui a ordonné l'attaque.
Biraz önce bir çeşit siber saldırıya uğradığımız bana bildirildi.
On vient de me dire que nous avons été touchés par une cyber attaque.
Kentucky Devlet Binası saldırısı DC'deki metro bombalı saldırısı, O'Hare'deki suikast.
L'attaque du Kentucky State Building, une bombe au métro de Washington, une fusillade à O'Hare.
Sandstorm büyük bir saldırı planlıyor.
Standstorm organise sa plus grosse attaque.
Bir mazeret bulur bulmaz polisi ararız.
On l'appellera dès qu'on aura un angle d'attaque.
Peki ya Fisher'a yapılan saldırı?
Et l'attaque sur Fisher?
Uçak, yolcuların eve dönüşü ve ölümcül bir saldırının önlenişi haberlerde yer aldı.
C'est sur toutes les chaines infos, l'avion, les passagers rentrant chez eux, une attaque mortelle évitée.
- Kayıp. Bu saldırı askeri tarzda hassasiyetle koordineli olarak gerçekleşmiş..
Cette attaque était coordonnée, d'une précision militaire.
Olası bir terör saldırısı için İç Güvenlik alarma geçti.
La sécurité intérieure est en alerte pour attaque terroriste.
Sivillere dayalı bir terör saldırısı planlıyor olabilirler.
Ils est possible qu'ils envisagent une attaque terroriste standard.
Bu kız ABD'de gerçekleşecek bir terör saldırısını önlemenin anahtarı olabilir.
Cette fille pourrait être la clef pour arrêter une attaque terroriste imminente sur le sol américain.
Bir eylem planlamıyorlarsa bu riski almazlardı.
Ils ne prendraient pas ce risque si une attaque n'était pas imminente.
Saldırı gerçekleşmeden önce durdurmanın tek yolu bu olabilir.
Trouver cet endroit pourrait être le seul moyen d'arrêter cette attaque.
Bu defterde bir yerlerde Ahmadilerin saldırı planıyla ilgili bir ipucu olmalı.
Il doit y avoir quelque part un indice sur le plan d'attaque des Ahmadi.
Yaklaşan saldırı hakkında bir şeyler biliyor olabilir.
Et il pourrait avoir des infos sur l'attaque à venir.
Terör saldırısını önleyebilecek bir bilgiyi bizden sakladığını öğrenirsek ömrünün kalanını hapishanede geçireceksin.
Vous passerez le reste de votre vie en prison si on apprend que vous gardez des informations qui pourraient empêcher une attaque terroriste.
Nermin Ahmadi'nin saldırı planı hakkında bilgili olmalı.
Nermin devait avoir des informations sur le plan d'attaque des Ahmadi.
Ahmadilerin burada bir saldırı planladığına inanıyoruz.
On pense que les Ahmadi sont ici pour planifier une attaque.
Ahmadi saldırıyı engellememize yardım ettiğini düşünürse birisi dikkatini ona verecektir.
Si les Ahmadi pensent qu'elle a aidé à arrêter une attaque, quelqu'un finira par essayer de l'avoir.
Terör saldırısı mı var?
Une attaque terroriste?
Bana güven, bu kimyasal silah tatbikatı, daha iyidir.
Pour une attaque chimique, c'est une bonne chose.
New York saldırı altında.
New York est attaqué.
Cehennem köpeği saldırdığında kaçtı.
Elle est partie quand la bête a attaqué.
Hamile bir kadına saldırdın, üç kaburgasını kırdın marketin otoparkında baygın bir hâlde yerde yatarken onu öldüresiye dövdün.
Vous avez attaqué une femme enceinte, cassé trois de ses côtes, Vous l'avez battue si fort qu'elle est restée inconsciente sur le parking d'un supermarché.
Sadece iki grup Reinder-de Groot'a saldırdı.
Seules deux équipes ont attaqué Reiner-de Groot.
Grup bize saldırdığında peşlerine düştü.
J'ai suivi l'équipe qui nous a attaqué.
Peki olayın çok taze ve senin ise duygusal olmana rağmen bütün ülkeyi dolaşıp Ajan Keen'in düğününe saldıranları bulmana ne demeli?
Vous êtes trop émotif, trop à vif pour enquêter sur ceux qui ont attaqué le mariage de Keen.
Bir saat önce bir saldırı timi Muara Angke'deki mekanına baskın düzenledi.
Votre site de Muara Angke a été attaqué, il y a une heure.
Benim düğünüme saldırdığın için bu durumdayız.
Ce problème... Est dû au fait que vous avez attaqué mon mariage.
Paramızı çalan adamlar tarafından saldırıya uğradığını biliyorum.
Oui, il a été attaqué. - Par ceux qui ont pris l'argent.
Yani, eğer birisi eğer... onu saldırdılarsa, onun kendisini koruma hakkı yok mu?
Si quelqu'un... s'ils l'avaient attaqué, il n'avait pas le droit de se défendre?
Mateo Tre'ye saldırmaktan üç günlük uzaklaştırma aldı...
Mateo a été exclu trois jours pour avoir attaqué Tre...
Sürünmeye hazır içeri giriyorum, Leyland'da olan bir şey için beni yoluyorlar.
J'y suis allé en étant prêt à ramper et ils m'ont attaqué sur quelque chose qui s'est passé à Leyland.
Bayley'ye saldırdı.
Elle l'a attaqué.
Ön raporlar Charlie'in nakliyesine saldıran adamların geride yağ kalıntılı bir ayak izi bıraktığını söylüyor.
D'après le rapport préliminaire, l'un des tireurs qui a attaqué le convoi de Charlie a laissé une empreinte avec des résidus d'essence.
Hades saldırdı.
Qu'est-ce qui s'est passé? Hadès a attaqué.
Müşterilerimizden birinin koruması Şef'in peşine düşmüş.
L'un des gardes du corps d'un client l'a attaqué par erreur.
İleri karakollarına olan saldırıya yardım ettiğimizi düşünürlerse aynısını bize yaparlar.
S'ils croient qu'on a attaqué avec vous, on finira comme ça.