Ayak izleri traduction Français
486 traduction parallèle
Ne buldun, Holmes? - Ayak izleri?
- Vous avez trouvé des empreintes?
Katil bu taraftan giremezdi dışarıda da ayak izleri yok.
Le jockey a été tué dans la salle de douches. Or il n'y a pas de traces de pas dehors.
- Ayak izleri mi?
- Des traces de pas?
Hayır, yara izi, odamdaki ayak izleri!
Mais la cicatrice, les empreintes dans ma chambre- -
Bu ayak izleri aynı ağır adam tarafından ya da çok ağır bir yük taşıyan bir adam tarafından bırakıldı.
Ces empreintes sont celles d'un homme lourd ou chargé d'un lourd fardeau.
Ağır yük Phillip Musgrave " in cesetiydi ve buradaki ayak izleri Alfred Brunton tarafından yapıldı.
Chargé du corps de Phillip Musgrave, c'est Alfred Brunton qui a laissé ces empreintes.
O zaman belki sen bize açıklayabilirsin neden bu ayak izleri boş bir duvara kadar gidiyor ve asla geri dönmüyor.
Dites-nous pourquoi ces empreintes vont à sens unique vers un mur, sans revenir.
- Yumuşak zemin üzerinde arabadan uzaklaşıp sonra yine arabaya dönen ayak izleri vardı.
Plus marquées à l'aller, il portait le corps.
Söylenen sözler tekrarlanamaz. Ayak izleri silinemez. Merdiveni geri çekemezsin.
"Vous ne pouvez pas annuler les mots, ni effacer les empreintes, vous ne pouvez pas relever l'échelle et ne laisser aucun indice."
Zamanın sosyal ayak izleri.
Les faits et gestes de la société...
Ayak izleri bittiğinin yerde, gizledikleri bir başka arabaya geçmişler.
Les empreintes s'arrêtent là, où était leur autre voiture.
Bunlar ayak izleri.
Ce sont des empreintes.
Tekrar yola koyulduğumuzda ayak izleri görmüştük. Az önce birilerinin oradan geçtiğini anlamıştık.
Quand on est repartis, on a vu des empreintes de pieds, et on a su que quelqu'un était passé non loin de nous.
Ayak izleri de nereden çıktı?
Pourquoi as-tu pensé à cette histoire d'empreintes?
Bu ayak izleri fiziksel olarak bize çok benzeyen birine ait.
Ces empreintes proviennent d'un être très semblable à nous.
Ayak izleri nerede?
Où sont ses empreintes?
Ayak izleri hala taze.
La piste est encore fraîche.
- Ayak izleri.
- Des traces de pas.
Günlükleri tahrif eden, sahte ayak izleri yapan ve sırra kadem basan birisi. Bunu görmek isterim.
Quelqu'un qui maquille des journaux, qui laisse de fausses empreintes, et qui s'évanouit dans les airs, je serais curieux de voir ça.
Nehir yolu üzerinde ayak izleri var, takip etmesi kolay.
Il traînait les pieds en allant vers la riviere. Facile a suivre.
Çünkü ayak izleri sadece çizmesinin ucuna aitti.
En effet, l'empreinte de ses pas ne montrait que le bout de ses bottes.
Bir gün plajda ayak izleri bulundu. Yerel halk, onun geceleyin bir yunusa binerek elindeki boynuzu üflediğini iddia etti.
Les uns signalaient sa présence sur les plages de la baie, d'autres affirmaient l'avoir vu la nuit caracolant à dos de dauphin en soufflant dans une conque.
Ayak izleri gördüm, Morey.
J'ai vu des traces de bottes.
Buradaki kumda Susan'ın ayak izleri var.
Il y a les empreintes de Susan dans le sable.
Ayak izleri oradan başlıyor.
Les empreintes partent de cet endroit.
- Denize doğru giden kocaman ayak izleri.
- De grands pieds, sortant de la mer. Tortues?
Yanımda bir erkeğin ayak izleri olsa da.
Même avec les empreintes d'un homme à mes côtés.
Yanında hep bir erkeğin ayak izleri olmalı, Laura.
Il faudrait toujours que tu aies les empreintes d'un homme à tes côtés.
Ayak izleri var ama onlar bir şey göstermiyor.
Il y a des empreintes sous l'arbre mais elles ne ménent nulle part.
Tek ayak izleri bizimkiler.
Il n'y a pas d'empreintes.
Ayak izleri bulduk amaama bir işaret bulamadık.
Nous avons trouvé des empreintes de pas mais ils sont introuvables.
- Ayak izleri.
- Des traces de pattes.
Kızın ayak izleri.
Des traces de pas de fillette.
- Ayak izleri.
Oh, des traces...
Ayak izleri.
Voici deux empreintes.
Bugün kontrol ettiğimde, küçük ayak izleri buldum.
Hier j'ai mis du sable sur le plancher de la ruine comme d'habitude Quand je l'ai examiné aujourd'hui, j'y ai trouvé de petites empreintes de pas.
Dün gece mutfak zeminini "ayak izleri" diye söylenerek temizliyordun.
Hier soir, je n'ai surpris á laver le sol de la cuisine en répétant "ces traces de pied".
Ayak izleri yalan söylemez.
Les signes ne mentent pas, Coop.
Bu ayak izleri, Palm Springs'e gittiklerini söylüyor.
Ces signes indiquent Palm Springs.
Dün gece atların arasında birisi vardı, bir adam onun her tarafta ayak izleri vardı.
On a relevé des traces près des chevaux.
Bu ayak izleri Coop'un, dün gece ya da bu sabah.
Ce sont bien leurs traces. Elles datent d'hier soir au plus tard.
Efendim, Augusta Terzi'nin evindeki kanlı ayak izleri benim ayakkabıma ait.
Monsieur, les empreintes de sang trouvées chez Augusta Terzi viennent de ma chaussure gauche.
Komiser! Şurada gidip gelen bazı çok açık ayak izleri bulduk.
On a des empreintes très claires, dans les deux sens.
Ayak izleri vardır.
Il y a des empreintes.
Ayak izleri, benim ve babamınkiler olduğunu umuyorum.
Des traces de pas. Les miennes et celles de mon père.
Bu x-ışınları görünmez bir adamın karda yürürken bıraktığı ayak izleri gibidir.
Ces rayons sont comme des empreintes... qu'un homme invisible aurait laissées dans la neige.
Evet, bugün bende bazı ayak izleri gördüm.
J'ai vu plusieurs empreintes de pas aujourd'hui.
Bazı eski ayak izleri.
De vieilles marches qui descendent.
Yumru topuklu kişiler ağırlıklarını hep ayak parmaklarına verirler. Yakından bakarsan, bu izleri bırakan kişinin ağırlığının normalde ayak parmağından topuğa doğru dengelendiğini göreceksin.
En regardant bien, vous verrez que ces pas sont correctement équilibrés.
Deneyimli bir kulak için Çavuş karakteristik ritimli ayak sesi parmak izleri gibi teşhis edilebilirdir.
Pour une oreille affûtée une démarche pareille est aussi parlante qu'une empreinte.
Ayak izleri kirletir.
On a toujours de la terre du jardin.