English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ A ] / Ayaklar

Ayaklar traduction Français

10,275 traduction parallèle
Şimdi de ayaklarını bağlıyorum!
J'attache ses pieds!
Ve bizim için haftanın 1 numarası Jon Kitna, pası geri vermekte geç kalınca Shawntae Spencer, onun ayaklarını yerden kesiyor.
Et notre numéro 1, Jon Kitna fait sa passe, et Shawntae Spencer le fait décoller du sol!
Bu açıklamayı Pittsburgh adli tabibi Dr. Bennet Omalu yaptı. Kendisi bugün eldivenini Ulusal Futbol Ligi'nin ayaklarına atarak tavrını gösterdi.
C'était le légiste de Pittsburgh, le Dr Bennet Omalu, qui a défié la NFL.
Ayaklarını masadan indir.
Les pieds.
Ayaklarını gıdıklayacağım.
C'est parti! Je vais te chatouiller les pieds!
Belgelerinizi göstermeyi ve ayaklarınıza yazdırmayı unutmayın.
N'oubliez pas de montrer votre pass d'embarquement et les empreintes de vos pattes.
Ayaklar.
Les jambes.
Burda ayaklarımı yerden kesiyorsun şuan.
Vous m'exaspérez.
Ayaklarının altında bunlar varken kaçamazsın.
Avec ça, impossible de courir.
Ayaklarımı kesin ve bana bicirik deyin. Bu gördüğüm General Sanford Smithers mı?
Alors, coupez mes jambes et appelez-moi le Nain... est-ce que c'est le Général Sanford Smithers que je vois?
Dışarı çıkın ve arkadaşlarınızla birlikte ayaklarınızı açın. Hazır olduğunuzda içeri girip ısının ve biraz kahve için.
Vous et vos amis peuvent se dégourdir les jambes Quand vous serez prêt, venez à l'intérieur,
Ayakları yere basan, çok halktan birisin.
Tu es tellement pragmatique, compréhensible.
- Tanrım, ayakların kokuyor.
- Jésus, ce pied pue. - Souffle-moi, mec.
Annenin ayaklarını kazıyor olacaktın.
Tu serais chez toi, à gratter les pieds de ta mère.
En kötü, en acı veren kısmı ise ayaklarımızı mahveden ağır inşaat botlarıydı.
Que fait le plus mal, était chaussures de travail.
Bana ders verip Nirmal'in ayaklarına kapanırsınız sonra.
Vous me faites la morale et vous léchez les bottes de Nirmal.
Bacaklarını, ayaklarını ve vücudunu oynatabilirsin ama kollarını oynatamazsın.
Tu peux bouger tes jambes, tu peux bouger tes pieds et ton corps, mais tu ne peux pas bouger tes bras.
Mutlu ayaklar, mutlu ayaklar.
Le pied agile!
Selam, güzellik. 10 bin kazanmama yardım et, o ayaklar baya lezzetli görünüyor.
Hé, ma belle. Aides-moi à me faire 10 000 balles, ces chaussures sont appétissantes.
- Üzgünüm, gerçekten büyük ayaklarım vardır.
Ouais, désolé, j'ai vraiment de grands pieds.
Kendi yolunda gitmelisin ve ben bunu garantiye almak istiyorum görkemli, övgü dolu ve ayaklarının altında çiçeklerle.
Je veux que tu partes sur une bonne note : avec faste et des fleurs à tes pieds.
Ayaklar, duygu...
Les pieds, l'émotion... Comment tu dis?
Siz ayaklarınızla para kazanıyorsunuz.
Vos pieds sont vos outils de travail.
İnanın bana ayaklarım daha kötüsünü gördü.
Ils ont connu pire, croyez-moi.
- Şimdiden şehir ayaklarının altında.
Et la ville est déjà à vos pieds.
- Benim ayaklarımın altıda gibi görünmüyor.
Ne regardez pas mes pieds.
Ayaklarınızın altındaki zemini hissedin.
Ressentez le sol sous vos pieds.
Hafta sekiz gösteri de binlerce ismimi tekrarlayıp duran insanın önünde dans ederken geceleri senin ayaklarının sızladığından daha çok ayaklarım sızlardı.
Mes pieds me faisaient encore plus mal que lorsque je me produisais 8 fois par semaine, devant des foules en liesse qui criaient mon nom.
Ayaklarının altında altından tüller vardı.
Tu évolues au-dessus d'un filet doré. Moi, j'évolue au-dessus de béton armé.
O bavul bana skandala ya da bir etikete sebep olsa bile kendi ayaklarımın üzerinde durabilmeyi hatırlatıyor.
Ce coffre me rappelle de me battre pour moi, même si ça signifie faire un scandale ou avoir une étiquette.
- Ayaklarımızdaki zincirler?
Les fers aux pieds.
Bak, yaprakları ezmek için ayakları küçük diye çocukları kullanıyorum.
Ici, on a des enfants qui foulent les feuilles avec leurs petits pieds.
Senden önce Ravan rolünü yapan oyuncunun ayakları daha ufaktı. Ne yapayım?
L'acteur qui a joué ce rôle avant toi avait des petits pieds.
Kimileri ellerini iyi kullanır, kimileri de ayaklarını.
Certains sont doués de leurs mains, d'autres de leurs pieds.
Ayaklarına kapanıyorum Deve kardeş!
Je te touche les pieds, frère chameau
İndir ayaklarını, hemen kalk!
Debout!
- Evet. - Ayaklarında kanı var.
- Il y a son sang sur votre pied.
- Liam! - Ayaklarım yanıyor!
Mes pieds me brûlent!
Evet, resmen ayaklarıma kara sular indi.
Ouais ‎, mes pieds sont en train de mourir.
Ayaklarımı yıkıyorsun, neden?
Tu nous laves les pieds. Pourquoi?
" Kendi ayaklarımın üzerinde durmaya çalışacağım.
" Je passe à l'action, Q. Je pars être heureuse.
Bunun için şu an ayaklarıma kapanman gerekirdi.
Vous devriez me remercier à genoux.
Gözlerini ayaklarından ayırma, yoksa şu arkadaşa dönersin.
Garde les yeux rivés sur tes bottes, sinon tu finiras comme mon ami.
- Bana bu ayakları yapma.
- Ne te fous pas de moi.
Ayakların yere değdi artık.
Tes pieds ont touché le sol.
Kendi ayakların üstünde olacaksın.
Vous serez seul.
Ayaklarınızı dolamayın!
N'emmêlez pas vos pieds.
Kip iyice büyüyüp kendi ayakları üzerinde durana kadar Maya'nın yaşamının en büyük parçası olacaktır.
Kip grandit et arrive à un âge où il commence à comprendre qu'il fait partie d'un monde plus grand.
Bana izci ayaklarına yatma.
Ne jouez pas au scout avec moi.
Tanrım, ayaklarımda yulaf ezmesi var.
Oh Mon Dieu, j'ai des céréales plein les pieds.
Ya da kendi ayakların üstünde durursun, olmayacak bir şeyin parçası olmak için ısrar edersin ve olmayacak bir pastadan büyük bir dilim alırsın.
Ou tu peux te braquer, essayer de faire partie de quelque chose qui n'arrivera pas, et avoir une grosse part du non-gâteau.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]