Aştı traduction Français
6,344 traduction parallèle
- Sen ve patronun haddinizi aştınız.
- Toi et ton boss avez franchi la ligne rouge
Capone'un 25-29 yılları arasında elde ettiği hasılat 1 milyonu aştı.
Capone a gagné plus d'un million entre'25 et'29.
Müvekklim tamamen çizgiyi aştı orada tamam, sen seksy bi yargıç değilsin.
Mon client a dépassé les bornes. D'accord, vous n'êtes pas une juge sexy.
Her şekilde, asla geçmemem gereken bir nktayı aştım, Ve bu senin tedavini etkiliyor.
Dans tous les cas, j'ai dépassé une limite que je ne dépasse jamais, et ça affecte ton traitement.
Üzgünüm, bu durumu aştım sanıyordum ama...
Désolée. Je trouverai un moyen. Je m'en remettrai...
Bunları, aştığını sanıyordum.
Mais je pensais que tu t'en remettrais.
Tanıştığımızdan beri Nicki'nin beni aştığını düşünmüştüm hep.
Depuis que, tu sais, nous nous sommes rencontrés, J'ai toujours pensé que Nicki était trop bien pour moi, tu sais?
Justin'in, Nicki'nin kendisini aştığını düşündüğünü hepimiz biliyoruz.
Allez, mec, nous... nous savons tous Que Justin pense que Nicki est trop bien pour lui.
Ya bunu yaparsın ya da ordu güvenlik duvarlarını aştığını öğrenir.
Tu le feras ou l'armée saura que t'as passé leur pare-feu.
Farz edelim ki insanlar ölüm korkusunu aştı uçurumdan atladı ; Zenit'e gidince ne olacak?
En supposant que les gens aient la foi et sautent, qu'est ce qu'il se passera quand on sera a Zenith?
Haddimi aştım.
J'ai dépassé les bornes.
Sınırımı aştım.
J'ai manqué de respect.
Gabe o çizgiyi aştıysa tüm ahlaki değerleri kaybettiyse Vincent'ın onu durdurmasının tek yolu, Vincent'ın da o çizgiyi aşmasıdır.
Si Gabe a franchi cette ligne, perdu tout sens de moralité, alors la seule façon pour que Vincent puisse l'arrêter c'est qu'il franchisse cette ligne, lui aussi.
Geçen hafta Sean Cahill ona huzurunda hiç sınırı aştım mı diye sormuş.
La semaine dernière, Sean Cahill lui avait demandé si j'avais déja franchi une limite en sa présence.
- Sınırı aştığımı düşünmüyor musun?
Tu ne penses pas que c'était dépassé les limites?
- Sınırı aştınız bayım!
Vous avez franchi une ligne, Sir.
Huntington çoktan Sierraları aştı.
Huntington est déjà passé à travers... à travers les Sierras.
Ama eğer sınırlarımı aştıysam...
Mais si j'ai outrepassé mes limites...
Haddimi aştım.
J'ai été trop loin.
Sanırım bunları aştım artık.
J'ai l'impression que ça me passe au dessus de la tête.
Ama ben ondan kurtulmadan bu meseleyi aştım. Çünkü affetmek böyle çalışır.
Mais je suis passée au dessus sans pour autant m'en débarrasser parce que le pardon ne marche pas comme ça.
Tahsis edilen süreyi aştınız...
Votre temps est épuisé.
Maalesef o noktayı biraz aştık.
Malheureusement, on a un peu dépassé ça.
Boyunu aştın, günışığı.
Vous êtes allé trop loin.
- Mike, bunları aştığını sanmıştım.
- Mike, je pensais - qu'on avait dépassé ça.
İlk başta şok oldum fakat daha sonra aştım bunu, sonra da gayet normal gözüküyor.
C'était choquant, mais quand je m'en suis remis, ça paraissait normal.
Arkadaşım. Haddini aştın.
Dépassé les bornes.
Çılgın bir uzay adamı güvenliğimi aştı ve sesli gönderimi engelledi. Beni ve köpeğimi zehirledi.
Un cosmonaute taré s'est introduit dans mon poste d'écoute isolé et a empoisonné mon chien.
Kiliseden hışımla çıktım yağmur ve çamuru aştım.
Je suis sortie comme une folle de l'église J'ai traversé péniblement la boue et la pluie.
Gay bile olsam, yaptığın şeyin çizgiyi aştığını, bilmen gerekir.
Tu sais, même si je suis gay, ce que tu as fais était complètement déplacé.
Will, belirtiler artık boyumu aştı.
J'en ai à ras mon bonnet des indications.
Çizgiyi aştım John.
- n'est-ce pas? - J'ai déjà franchi la ligne, John.
Teward, bu adam bir zamanlar çıktığım astımlı çekiç atıcısı olabilir.
Ça pourrait être le lanceur de marteau asthmatique avec lequel je sortait.
Ama eğer beni bekletirse ikisini de astırırım.
Mais s'il me fait attendre... Je les pendrai tous les deux.
Ast üst ilişkilerini bilir. İşi başkasının yapmasından hoşlanmıyor.
Il connait la hiérarchie.
O iplerle kendini astırmak istiyorsan sen bilirsin.
Si tu veux t'étouffer avec, je ne t'en empêche pas.
Bitkinin astım semptomlarını rahatlatacak tıbbi özellikleri vardır.
Cette plante a des propriétés médicinales qui soulagent les symptômes de l'asthme.
Sanırım biz çizgiyi aştık.
Je suppose que c'est ce qui nous est arrivé.
Bunları indirmem 6 saatimi aldı. Bana şikayet etme. Bütün gece bunları astım.
Eh bien, peu de personnes peuvent témoigner en faveur de l'accusé, c'est pourquoi ils vont très rapidement diffamer la vôtre.
- Okulu mu astın?
Donc tu as séché?
- Ya da astım.
Ou une crise d'asthme.
Görüntüyü geri sararak, onu oraya kimin astığını bulmayı umut ediyorum.
En faisant défiler les images d'archives, j'espère pouvoir identifier qui l'a mise là.
Fotoğraflarını duvarıma astım.
J'ai mis leurs photos sur mon mur.
Sigorta çocuğun astım spreyini karşılamıyor artık.
L'assurance ne couvre plus les inhalateurs des enfants.
Ben suratımı astığım zaman daha güzel görünüyormuş.
Elle dit qu'elle est plus belle quand je fronce les sourcils.
Onu bir ağaca astı.
Il l'a pendu à un arbre.
Mahkemeden önce astı kendini.
Il s'est pendu avant le verdict.
Babamın astığı kimsenin bir daha asılması gerekmedi.
Papa n'a jamais pendu quelqu'un qui serait revenu pour le refaire.
Bak. Şu ikisini merdiven boşluğunda astım.
Ces deux, je les ai pendus à une rampe d'escalier.
Yine de onu o kulüpte astın.
Albert Mancini n'en était pas un. Tu l'as quand même
Adamın Sergei Mishnev'i duvara astım.
J'ai mis ton copain Seigei Mishnev sur le mur.