English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ B ] / Balık

Balık traduction Français

13,168 traduction parallèle
Bu balıkları mıknatıs gibi çekecek çünkü daha küçük bir balık gibi görünecek.
C'est comme un aimant qui attire le poisson - car on dirait un autre poisson. - Oh, cool.
Balık sesleri duyuyorum. 8-10 mil güneyde.
J'ai du bruit biologique, de 13 à 16 kilomètres au sud.
O gün hiç balık yakalayamamış.
Il n'a pas attrapé de poisson ce jour-là.
Ama sen yakalamışsın. Ufak bir balık.
Non, vous avez eu un poisson, un gros.
Umarım balık avın rast gider ve umarım Missouri'deki evini satmamışındır.
J'espère que vous attraperez des poissons et j'espère que vous n'avez pas vendu votre maison dans le Missouri. Immeuble. - Excusez-moi?
Nehre balık tutmaya gittim, bir geldim buradalardı.
Je suis juste descendu à la rivière pour pêcher quelques poissons et quand je suis revenu... Abracadabra... c'était là.
Laflarken balıkçılık teknesini sattığını söylemişti.
On a discuté, et il m'a dit qu'il t'avait vendu son bateau de pêche.
Öyle anlar vardır ya hayatının üzerine kafa yorarsın... Çünkü ben balık tutmayı hep sevmişimdir ama böyle bir tekneyi asla alamazdım.
Tu vois, c'était un de ces... moments où tu... tu réfléchis à ta vie, parce que j'ai toujours adoré pêcher, mais je n'ai jamais pu me payer un bateau comme ça.
Adam küçük balık.
C'est un petit poisson.
- Balık terazisi.
- Écailles de poisson.
Balık tutma yarışmalarına nasıl dahil oldu?
Comment s'est-il retrouver à participer à des compétitions de pêche?
- Balık tanklarında ne var?
- Qu'est-ce que c'est que ces aquariums?
Aslında balıklar ışık değişikliklerine doğru yüzerler.
Les poissons sont en réalité fait pour changer à la lumière.
Balıkçılık tekneleri balıkları...
Les bateaux de pêches sportives utilisent parfois de puissantes lumières
- Balık tutar mısın, Kent?
- Tu pêches, Kent?
Ama, anlaşıldı ki balıkçılık hakkında hiçbir şey bilmiyordu.
Mais il s'avère qu'il était une vraie éponge de connaissance sur la pêche.
O balık tutan bir şairdi.
Et bien, c'était un poète... qui pêchait.
Bu bana doğru yüzen balık mı?
C'est le poisson qui n'arrêtait pas de nager vers moi?
Balık tacosu sever misin?
Tu aimes les tacos au poisson?
Üçü de burada balık tutuyorlardı.
Et tous les trois étaient à la lutte pour la première place.
- Aynı turnuvada balık tutuyorduk.
- On participait aux même tournois.
Bu yaptığına balık tutma diyorsa tabi.
Enfin, si vous pouvez appeler ce qu'il faisait de la "pêche".
İki turnuva önceki yarışta yakaladığın balık,
Il y a deux tournois, vous avez pêché un poisson
Tüm bu balıkçılık şeyleri. Profesyonel balıkçılar hoş geldiniz.
- D'accord, ce truc de la pêche... et ajoute "pêcheurs pro les bienvenus."
- Balık kitabına seksle ilgili bir şeyler mi çizmiş?
- Il a mis un dessin pornographique dans un livre de pêche?
Hayır, benim balık tutarken ki halimi çizmiş.
Non, Il a fait un dessin de moi pêchant.
Bak, balık tutamayacağım için üzgündüm.
Écoutez, j - j'étais contrarié de ne pas pouvoir pêcher.
Balıkçılık zalim bir metres gibidir.
La pêche est cruelle.
Kaç yıldır balık tutuyorsun?
Depuis combien de temps êtes-vous pêcheur?
- Spor olarak balık avlama fikri...
- Ça semble tout de même étrange.
Bu balık empatisi mi, yoksa tuhaf dünya görüşün mü?
Est-ce de l'empathie envers les poissons ou un autre indicateur d'une vue un peu étrange du monde?
Balık servis ediyorlar.
Ils servent du poisson.
Çok tatlıydı, ama o insandan yapılma bir balık savardı.
Il était tellement adorable, mais il était un repousse poisson humain.
Balık tutmaya gideceğini bildiğim yerdeki suyu tuzladım.
J'ai salé les eaux où je savais qu'il pêcherait.
Onun yem tankına gizlice fazladan balık koydum.
J'ai rajouté des poissons dans sa réserve d'appâts.
Evet. Balık gibi birşey kokuyor.
- Quelque chose sent le poisson.
Balık yumurtası bunlar.
Ce sont des œufs de poisson.
Şu balık çocuğun oynadığı oyunu görmek istedim.
Je voulais voir le joueur avec un nom de poisson.
- Çünkü seni öldürebilecek olan balık değil mi?
- qui peuvent te tuer?
" Balık toksinleri avlanma yöntemleri...
" Toxines de poissons méthodes de chasse...
- bakalım balık almış mı?
- regarde si elle a acheté du poisson.
Bir sürü balık köftesi aldım.
Il aime le poisson.
Bildiğin çiğ balık.
C'est du poisson cru.
O hafta da George'un balıkçılık gezisi var o yüzden Tessa da benimle gelir.
C'est le voyage annuel de pêche de Georges donc j'aurai aussi Tessa avec moi.
Loretta balık etli bir kadındı.
Loretta est une femme ronde.
Balık suya nasıl alışırsa, annem de eğitime hemen alışmış ama bu iki tarafı keskin bıçakmış.
Maman était comme un poisson dans l'eau, mais c'était à double tranchant.
Hem riskli hem de şu an elimizde daha büyük bir balık var.
C'est un long voyage, et nous avons un plus gros poisson en ce moment.
Daha büyük bir balık mı?
Un plus gros poisson?
Büyük bir eğlence istemişti ama Bahar Şenliği vardı. Arkadaşlarımızın yarısı gün sonunda çıkıp gelemeyecek kadar kafayı bulmuşlardı.
Elle voulait une grosse soirée, mais c'était le bal du printemps, la moitié de nos amis étaient trop bourrés à la fin pour venir.
- Balığının boğazına ağırlık koymuşsun.
- Vous mettez des poids dans vos poissons.
Ona yardım edersem bana mürekkep balığı mürekkebi vereceğini söyledi sonunda Karanlık Olan'dan intikamımı alabilmek için ihtiyacım olan silahı.
En échange de mon aide, il m'offre de l'encre de calamar... une arme qui me permettra enfin d'avoir ma vengeance contre le Ténébreux.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]