English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ B ] / Barrow

Barrow traduction Français

638 traduction parallèle
- Hayır Barrow, o bana ait.
- Navré, Barrow. C'est en exclusivité.
Zahmet etmeyin Bay Barrow.
Ce n'est pas la peine, merci.
- Barrow aldı. Elinde tabanca vardı.
- Whitey me l'a pris... avec son arme.
Masada, sende ya da Barrow'un cebinde defter yok.
Pas de carnet noir, ni dans le bureau, ni sur Whitey.
- Barrow şanslıymış ki ciddi değil.
- Heureusement pour Barrow.
Pekala, pekala. Barrow'un üstünden çıkanlar bunlar.
Voici les objets appartenant à Whitey.
Nicky, Barrow'un cebinden çıkan çamaşırhane fişini gördün mü?
Regarde cette note de blanchissage qu'avait Whitey!
Teğmen, Barrow'un çamaşırhane fişi ilginizi çekebilir.
Cette note de blanchisserie vous intéressera.
Whitey Barrow ile Stephens ve Macy arasında nasıl bir bağ vardı?
Quel genre d'affaires se traitaient entre Whitey, Stephens et Macy?
Ve Goldez'in katilini bulunca Barrow'unkini de bulacağız.
Et le meurtrier de Goldez est aussi celui de Whitey.
Barrow'u öldüren de öyle düşünüyor.
Le meurtrier de Whitey, aussi.
Ve Bayan Porter salonda Barrow ile tartışmış.
Miss Porter s'est disputée avec Whitey a l'arène.
Bay Barrow'u tanımazdım bile.
Je connaissais à peine M. Barrow.
Bu bizi Whitey Barrow'a getiriyor.
Cela nous ramène à Whitey.
Bay Barrow geldi ve beni koltuğuma götürdü.
M. Barrow est venu. Il m'a accompagnée à ma place.
Neden Whitey Barrow sizinle bir köşede ortak bir arkadaş hakkında konuştu?
Pourquoi Whitey vous a-t-il emmenée dans un coin pour parler de cet ami?
Affedersiniz ama Barrow'un sizi koltuğunuza götürdüğünü söylemiştiniz.
Navré, mais selon vous, il vous accompagnait à votre place.
Bay Barrow'un dairesini incelemeye geldim, polisten iznim var.
Je veux visiter la chambre de Barrow. Ordre de la police.
Ama şimdi akşam ve benim amacım başka.
Mais là, il fait jour, et j'ai mon idée sur Barrow.
Sence Barrow'u haklayan çete miydi, yoksa tek bir kişi mi?
C'est un gang qui a eu Barrow, d'après toi?
Diyordun ki, Bay Barrow...
Vous disiez que M. Barrow était...
Whitey Barrow severdi.
Whitey l'aimait.
Barrow ile aranızdaki ilişkiyi Stephens biliyor muydu?
Vous et Whitey... Stephens savait?
Barrow sana 8000 borçlanırken batırmadılar ama.
Comment couraient-ils quand Whitey a perdu ses 8 000 dollars?
- Whitey Barrow.
- Whitey Barrow.
Silahla Barrow'un başında duruyordu.
Il ne tenait qu'un revolver, près de Whitey mort!
Whitey Barrow öldürüldüğünde Macy gişede miydi?
Macy était-il avec vous le jour de la mort de Whitey?
Bay Stephens, Barrow ile Bayan Porter'in tanışıyor olmaları sizin fikriniz miydi?
Croyez-vous que Whitey et Miss Porter n'étaient que de simples amis?
Bunu Barrow'un dairesinde buldum.
Il était caché chez Whitey.
Belki siz ve ortağınız Macy, Barrow'un öldüğünü duyunca rahatladınız.
Si la mort de Whitey vous a soulagé, Macy et vous,
Barrow bir şey bilmiyordu.
Mais Whitey ne m'était rien.
Seni korkak düzenbaz! Barrow'u benim öldürdüğümü mü söylüyorsun?
Insinuez-vous que je l'ai tué?
Ama bir zengini sağıyor olsaydım Barrow da bana şantaj yapsaydı...
Si j'avais un ami riche et qu'on me faisait chanter,
- Bileziğimi almak için o gece Barrow'a gittim. Ama yemin ederim onu bulamadım.
- J'ai cherché Whitey à cause du bracelet, mais je ne l'ai pas trouvé!
Çünkü Barrow'u kimin öldürdüğünü Benny görmüştü.
Parce qu'il avait vu l'assassin de Whitey.
Macy, Barrow'un işi bırakmasından rahatsız olmadığını söyledin.
Macy, vous avez dit que le départ de Barrow ne vous gênait pas.
O gece ofisimde Barrow'un onu rahatsız ettiğini gördüm.
Whitey la serrait de près.
Barrow hep rahatsız ediyordu.
Barrow voulait toujours me parler.
Barrow'un bu tutumunu Paul biliyor muydu?
Paul le savait?
Jokeyi öldürenin Barrow'u da öldürdüğünü söylüyorsunuz.
Vous avez dit : celui qui a tué Goldez a tué Whitey.
Whitey Barrow korkmuştu.
Whitey Barrow avait peur.
Ama biz cinayetmiş gibi davrandık. Ve Barrow'u öldüren kişinin aynı zamanda jokeyi de öldürdüğü haberini yaydık.
Mais nous avons prétendu que l'assassin de Whitey était celui de Goldez.
Barrow Caddesi'nde kalırdı.
Elle habitait Barrow Street.
Bizim hedefimiz, denizaltının, mümkün olursa, Pasific'in kuzeyine ilerlemesi ve Point Barrow'a gidip gerekli radyasyon ölçümlerini yapması.
Nous recommandons que le sous-marin s'engage... le plus loin possible dans le Pacifique Nord, jusqu'à la Pointe Barrow, et fasse tous les relevés de radioactivité.
Point Barrow'u gördüm.
J'ai la Pointe Barrow.
CLYDE BARROW, bir ortakçi ailesinin oglu olarak dogdu.
CLYDE BARROW vient d'une famille de métayers
Tanistigimiza memnun oldum.
- Enchanté. - Je suis Clyde Barrow.
Ben Bayan Bonnie Parker, bu da Bay Clyde Barrow.
Je suis mlle Bonnie Parker et lui c'est M. Clyde Barrow.
Merhaba Bayan Barrow, ya da sana Blanche diyebilir miyim?
Bonjour Mme Barrow, ou puis-je vous appeler Blanche?
Ah büyük Clyde Barrow!
Oh, Ie grand CIyde Barrow!
Clyde Barrow.
- Clyde Barrow.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]