Bazı traduction Français
66,338 traduction parallèle
Ordudaki bazı dostların bize çok faydası olmuştur.
Certains hommes de l'armée nous ont été serviables.
O adamlardan bazıları da en acı düşmanları.
Certains d'entre eux sont ses pires ennemis.
- Bazıları Londra Kalesi'nden St. George's'e taşındığını söylüyor.
On raconte qu'il a déménagé de la Tour de Londres pour St.
Bazılarının alt taraflarda hareketlilik gördüm.
J'ai vu des érections.
Mesleğinin en iyilerinin bazıları palyaço kılığında bile işini yapabiliyor.
Certains se déguisent en clown.
Çok fazla kavga ediyoruz ve birbirimize bazı şeyler söylüyoruz. Bağırıp çağırıyoruz ve...
On se dispute beaucoup, on se dit des choses, on crie, on hurle.
Kasabadaki bazıları buna içerleniyor.
Certains sont jaloux.
İşe geri dönmem konusunda onunla en iyi nasıl iletişim kurabileceğime dair bazı önerileriniz vardır diye umuyordum.
Vous avez des idées pour m'aider à communiquer avec lui à propos de ma reprise du travail?
İletişim konusunda bazı önerilerim olabilir elbette, ancak bence soru nasıl iletişim kuracağın değil iletişim kurmaktan neden korkuyor olduğun.
Je pourrais vous conseiller des façons de communiquer, mais je dois comprendre pourquoi vous avez peur de votre mari.
Ben de bazı şeyler gözlemliyorum, sadece senden değil, ondan da.
Je vois les signes, pas uniquement chez vous, mais chez Perry aussi.
Biliyoruz ve bu konuda bu konuda bazı teknikler ya da stratejiler öğrenmek istiyoruz.
On le sait et on veut... On veut apprendre des techniques et des stratégies pour...
Sanırım yapmaman gereken bazı espriler var çünkü aynen öyle oldu.
À croire qu'il y a des blagues à ne pas faire, parce que c'est arrivé.
Bu lenfositlerden bazıları virüs ve bakteri gibi kötü adamlarla savaşmakta iyiler.
Certaines de ces cellules combattent les méchants, comme les virus ou les bactéries.
Bazıları çok hasta. Diğerleri ise sosyal etkileşimlerde zorlanıyorlar.
Certains sont très malades, d'autres ne sont pas très sociables.
Ama bazı hücrelerimiz yenilenmiyor.
Toutes nos cellules n'ont pas ce pouvoir.
Bazı eşyalarını getirdim.
Je t'ai apporté des affaires.
Kraliçemizin gücü aslında bütün kadınların gücü olan yeniden doğuş ve yaratım gücüdür. Bu güç bazı erkekleri huşu içinde diz çöktürürmüş. Ve kraliçe adına armağanlar verdirtirmiş.
Le pouvoir de notre reine, qui est celui de toutes les femmes, le pouvoir de renaissance, de création... poussait certains hommes à s'agenouiller, admiratifs, et à faire des offrandes, mais en mettait d'autres en colère.
Bazı İsa Mesihler'den biri.
Un Jésus. Quelques Jésus.
Yani acının çoğu bazı şeylerin yokluğundan kaynaklanıyor.
Ce qui fait mal, surtout, c'est l'absence des choses.
- Bazıları, yabancıların akıllarını kurcalamasını istemeyebiliyor.
Certains n'aiment pas qu'on joue dans leur tête.
Bu işi epeydir yapıyorum bazıları kadar çok değil ama bir şeyler görmüşlüğüm vardır.
Je suis à ce temps, pas aussi longtemps que certains, mais je l'ai vu des choses.
Babam bazı şeyleri değiştirmek istedi.
Papa a dit qu'il voulait changer les choses.
İşin aslı, bazı şeyleri sığdırmak için daha çok yer gerekiyordu.
En fait, il nous fallait beaucoup plus de place pour ranger les choses.
Bazıları iki veya üç kez intihara kalkıştıktan sonra buraya geldi.
Certains sont arrivés après deux ou trois tentatives de suicide.
Sadece bazılarının bunu pek hoş karşılamayacağından endişe ediyorum.
J'ai peur que ce soit perçu négativement par certains.
Bazılarınız, diğerlerinden daha yeni ama yaptığım şeyi gerçekten anlayabilecek seçme bir grup oluşturmak istedim.
Certains ici sont nouveaux, mais je voulais créer un groupe restreint qui verrait ce que j'ai construit.
Daha uzun zamandır burada olan bazı kişiler çağrılmamıştı.
Certains qui sont ici depuis longtemps ne l'ont pas été.
Birkaç güzel çıplak film prömiyerine çağırıldım, ve bazı etkinliklere.
Je me souviens avoir été invitée à aller à quelques premières de films de nus, à quelques événements.
Bazı kızlar şöyle düşünüyor, "Bir kaç sene çalışır, biraz para biriktirir, sonra da başka bir şey yaparım."
Certaines filles pensent : "Je vais travailler pendant un an ou deux, faire de l'argent, le mettre de côté, puis faire autre chose."
"Bana söylendiğine göre, yönetim kurulu üyelerinden bazıları yaptığın o filmlerden haberdarmış." dedi.
Il m'a dit : "On m'a informé que certains directeurs savent que tu fais ce genre de films."
Puerto Rico'dayken orada bazı denizcilerle tanıştım çünkü tam yanlarında eğitim kampımız vardı.
À Puerto Rico, j'ai rencontré des membres de la Navy SEAL, car on s'entraînait à côté de ces gars.
Porno, o dünyalardan biri. Sürekli değişiyor, yeni teknolojiler bulunuyor, bazısı geliyor, bazısı gidiyor.
Ça évolue tout le temps, il y a toujours de nouvelles technologies qui vont et viennent.
Bazı kulüpler paranızın yarısını almak istiyor.
Certains clubs veulent la moitié de votre argent.
Bazı şeylerin basit açıklamaları yok, öyle değil mi?
Certaines choses n'ont pas d'explication logique, n'est-ce pas?
Bence bazı fikirleri iyiydi.
Je trouve qu'elle avait de bonnes idées.
Babamın bazı kasetleri vardı.
Mon père avait des cassettes.
Çünkü bazıları fındık sevmiyor.
Parce que certains n'aiment pas ça.
Bazılarının da alerjisi var.
Et certains sont allergiques.
Bazılarının hayatı trajedi.
Certains sont tragiques.
Bazı eşyaları, fotoğrafları, notları var.
J'ai des choses à elle, des photos, et des petits mots.
Bazı erkekler daha çok bakmıştır.
Certains mecs, sûrement plus d'une fois.
Bazıları her zaman pisliktir.
Certains sont cons tout le temps.
Başına gelenler var ya bence bazılarına kendin neden oluyorsun.
Tout ce qui t'arrive, je crois que tu le cherches un peu.
Eğer duyduysan annenle ben bazı konularda anlaşamıyoruz.
Eh bien, au cas où, ta mère et moi... on n'est pas d'accord sur tout.
Bazı sorunlar yaşıyor.
Il vit un truc difficile.
Bazı kızlar birbirlerinin şarkılarının tüm sözlerini bilir.
Certaines filles connaissent les paroles des chansons des autres.
O yüzden ya gelecek yıl bazı değişiklikler yapacaksın ya da hedefini düşüreceksin.
Il va falloir faire des changements l'an prochain, ou bien viser plus bas.
Bazı seçenekler bulmasına yardım etmeye çalışmıştım.
Et j'ai essayé de l'aider à trouver d'autres options.
Bu bölüm, bazı izleyicileri rahatsız edebilecek ve / veya küçük yaşta izleyiciler için uygun olmayabilecek tecavüz ve cinsel saldırı sahneleri içermektedir.
Cet épisode contient des scènes pouvant heurter la sensibilité de certains téléspectateurs et peut ne pas être adapté à un jeune public.
Bazılarını mı karıştırayım?
Des trucs précis mélangés?
Bazı sıkıntılarını aşmaya çalışıyor.
Il a des choses à régler.