English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ B ] / Bağışlayın

Bağışlayın traduction Français

2,604 traduction parallèle
Nasıl yapabilirler ki? Bağışlayın beni.
Comment pourraient-ils me pardonner?
Leydim, beni bağışlayın... Dover'dan gelen cellat gecikmiş. İdaminiz saat 12'ye ertelendi.
- Je suis navré, madame, le bourreau a été retardé sur la route depuis Douvres, et votre exécution a été repoussée à 12 h.
Madam, yapacaklarım için beni bağışlayın.
Madame, pardonnez-moi de faire mon devoir.
Benim günlü yüce efendim, aşırılıklarınızı kınamak bana yakışmaz. Ah bağışlayın onlardan söz etmemi! Ülkenin gözbebeği olan yüksek kişiliğinizi böyle çoban kılığıyla gizlerken, beni, bu basit kızcağızı bir Tanrıça gibi süslediniz.
Mon aimable prince, vous l'objet illustre des regards de la contrée, vous vous êtes éclipsé sous l'humble habit d'un berger, et moi pauvre et simple fille, je suis parée comme une déesse.
Rahatsız ettiğim için bağışlayın bayan.
Désolé de vous avoir dérangée.
Tanrım, bağışlayın.
Oh, zut! Désolé!
Bağışlayın Bay Johnson. - Hepsi benim suçum. - Tanrı aşkına Lewis.
- Désolé, c'est ma faute.
Bu son yaşananlar, azmimi sarstığı için beni bağışlayın.
Cela n'est pas... Pardonne-moi si les récents évènements ont ébranlé ma détermination.
Beni bağışlayın, kafam çok meşgul.
Excusez-moi je suis préoccupé.
Bizi bağışlayın, Dr. McNamara.
Nous sommes sincèrement désolés.
- Merakımı bağışlayın ama...
Je peux te poser une question?
Lütfen, beni bağışlayın.
S'il vous plaît, épargnez-moi.
Beni bağışlayın ama neredeyse iflas etmek üzereyiz.
Pitié! Nous allons faire faillite.
Bağışlayın, maalesef kafeteryayı daha fazla kullanamayacağız. Çünkü peynirli makarna yapan hanımlar fazlasıyla mıntıkacıymış.
Désolé, le Collationarium n'est malheureusement plus disponible, car les dames qui préparent le macaroni au fromage protègent leur territoire.
Bayan Draper, içerisinin soğukluğunu bağışlayın lütfen, maalesef karım elektrikli sobayı yukarıya almış.
Désolé pour le froid, ma femme a mis le radiateur en haut.
- Bağışlayın beni.
- Excusez-moi.
Bağışlayın beni majesteleri, ama bana söyleyen sizdiniz. Bir kral kendisine uyan yasaları seçtiğinde kendi otoritesi tarafından bozulur.
Pardonnez-moi, mais vous m'avez appris qu'un roi qui ne suit les lois qu'à sa guise a été corrompu par son propre pouvoir.
Beni bağışlayın ama belki de bir varis için daha fazla çaba göstermelisiniz.
Avec tout le respect que je vous dois, Sire... Vous devriez sans doute consacrer davantage d'efforts à un futur héritier...
Beni bağışlayın, efendim.
Pardonnez-moi, Sire.
Bağışlayın beni, efendim.
Pardonnez-moi, Sire.
Lütfen beni bağışlayın, ama bu sizinkinden daha iyi bir at olabilir.
Veuillez me permettre, Sire, mais il me semble que cette monture est supérieure à la vôtre.
Bağışlayın, efendim.
Pardonnez-moi, Sire.
Onu bağışlayın, efendim!
Pardonnez-lui, Sire!
Onu bağışlayın, lütfen!
Pardonnez-lui, je vous en prie!
- Beni bağışlayın, efendim!
- Pardonnez-lui, Sire!
Bizi bağışlayın.
Pardonnez-nous.
Beni bağışlayın..
Pardonnez-moi...
Beni bağışlayın, Allison Dubois'ı aradım.
Excusez-moi je cherche Allison Dubois.
Bağışlayın efendim, misafirlerim var.
Excusez-moi, monsieur, j'ai des invités.
Kabalığımı bağışlayın ama siz kimsiniz?
Excusez ma grossièreté, mais qui êtes vous?
Lütfen babamın hayatını bağışlayın!
Épargnez mon père.
Lütfen beni bağışlayın.
Pardonnez-moi.
Beni bağışlayın.. Bir resmi var mı?
Pardonnez-moi.
Ne isterseniz alın ama lütfen hayatımı bağışlayın!
Prenez ce que vous voulez. Mais s'il vous plaît, épargnez ma vie!
Beni bağışlayın.
Excusez-moi.
Bağışlayın, siz kimsiniz söyler misiniz?
Pardonnez-moi, mais qui êtes-vous?
O zaman ganimeti Gethin'e verin ve bu kavga için birbirinizi bağışlayın.
Alors, donnez-le à Gethin, et pardonnez-vous pour cette querelle.
Yardımcı olamadığım için beni bağışlayın, Ajan Dunham ama bahsettiğiniz çalışmalarım yıllar önce son buldu.
Désolé de ne pas être plus coopératif, agent Dunham, mais le travail dont vous parlez s'est terminé il y a longtemps.
Bay Jefferson'un taç giyme törenini şereflendirmeyeceğim için beni bağışlayın.
Vous me pardonnerez de ne pas vouloir savourer le couronnement de M. Jefferson.
Yaptıklarım için beni bağışlayın, Bana güvenen askerlerime ihanet ettiğim için.
Je suis désolé pour ce que j'ai fait, pour ce que j'ai fait à l'homme que j'ai trahi.
Dağınıklık için beni bağışlayın.
Excusez-moi pour tout ce bazar.
Kalkamazsam beni bağışlayın.
Pardonnez-moi si je ne me lève pas.
Teşekkür ederim Betty. Bağışlayın arkadaşlar, zamanım bu kadar.
Navré, les enfants, ce sera tout.
Kabalığımı bağışlayın.
Je suis impolie.
Ve biz senin bağışlayıcılığına sığınıyoruz mehametli Babamız bugünden önce ışığı görememiştik.
Et nous implorons Ton pardon, Dieu miséricordieux... Pour n'avoir pas vu la lumière avant ce jour.
Tanrının çok bağışlayıcı olduğuna inanıyorum.
Je pense que Dieu est tolérant.
Los Angeles, otuziki yaşındaki bir kadın için hiç bağışlayıcı bir yer değil.
Los Angeles est un endroit vraiment, vraiment impardonnable pour une jeune femme de 32 ans.
Bağışlayıcı Jabba'nın ufak bir şartı daha var.
Sa grâce, le grand Jabba pose une petite condition supplémentaire.
Lütfen beni bağışlayın.
Veuillez, s'il vous plaît, me pardonner.
Kabalığımı bağışlayın.
Quel impoli je suis!
Tanrı'mızın bağışlayıcılığının tadını çıkarmak için ne kadar da olağanüstü bir gün.
Quelle belle journée pour apprécier le pardon de notre Seigneur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]