English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ B ] / Başlık

Başlık traduction Français

2,682 traduction parallèle
Artie burayı "Amerika'nın Çatı Katı" olarak görüyor ama o aslında Smithsonian'ın takma adı o yüzden yeni bir alt başlık lazım.
Artie appelle l'endroit le "Grenier de l'Amérique" mais c'est le nom du Smithsonian, il faut un autre nom.
"Çiftçi çocuk çetesi yine vurdu." Böyle başlık yok!
T'as qu'à voir la gueule que ça aurait sur les gros titres.
Filmde göreceğiniz bir başlık üzeri sponsoru var ki bu marka belli değil.
Dès le titre, on verra le sponsor de la marque X.
Sadece Marka X başlık spronsorumuz olmayacak, ayrıca filmdeki her kategoriyi satabilecek şekilde yapacağız.
En plus de la marque X, toutes les catégories possibles seront représentées.
Başlık üzeri sponsorluğunu, isim haklarını bir milyon dolara satmaya çalışıyoruz.
Un million de dollars pour votre nom au-dessus du titre.
Başlık üstü sponsorları, ve diğer ikisinin 30 saniyelik sahneleri olacak.
Le sponsor de l'affiche et deux supplémentaires.
Başlık üzeri sponsorluğu bir milyon dolara satmak istiyoruz.
Ce partenariat vous coûtera un million de dollars.
- Başlık uygulamaları açısından - bunlar kullanılabilir. - Evet.
Pour le titre, ces deux-là sont bien.
Belki başlık yüzündendir.
C'est peut-être le casque.
Çadırları çok severim oldum olası. "Kurt sesini kırmızı başlıklı kız'a benzetmişti."
"... et il se déguisa en Chaperon Rouge. "
- Başlık düşündün mü?
Tu as trouvé un titre?
Dostum, güzel başlık.
Pas mal, mon pote.
Bir, ve bu aslında açık olmalı, çalıştığımız şirkete hakaret içeren başlıklar yok.
On est comme Roméo et Juliette. Et ce bureau est le dragon qui les séparait.
Başlık takmayı reddetmiştin.
T'as refusé de porter un casque.
Başlık parası gibi düşün.
Fais comme si c'était ma pension.
Eğer mecbur kalırsam başlık paranı dilenir, borç alır bulurum.
S'il le fallait, j'irais emprunter, même mendier, pour payer ta pension.
Oradaki başlık...
Il y a un article...
Ama hep birinin ismi başlıkta çıkıyor sonra aklıma birsürü şey geliyor.
On met le nom de la personne en haut et on écrit tout ce qui nous vient à l'esprit.
Eserine bir başlık buldum.
J'ai le titre de votre doc,
Başlık kameraları açık.
Head cam s up.
Bunu raporunuza başlık yapmalısınız.
Faites-en le titre de votre rapport.
Süper bir başlık olacak ne dersin?
Ça fera un sacré article.
Şöyle bir başlık,
Que le titre annonce : "Étudlante de Boston Morte d'une Overdose sur la Route de la Plage"
- Onları kıskanmaya başlıyorum.
Ils vont finir par me rendre jalouse, ces petits vieux.
Kızmaya başlıyorum!
Je vais me fâcher! Arrêtez!
Astraeus görevinin mülakatları bugün başlıyor ve ben de genel sağlık muayenelerine hazırlanıyorum.
Je prépare les examens pour le futur équipage de l'Astraeus.
Kara kış şimdi başlıyor.
Le grand hiver commence maintenant.
Açlık ve yorgunluk kurbanlarını almaya başlıyor.
La faim et l'épuisement commence à faire des victimes.
Ama artık zayıf olanlar, volkanik arazide hayatlarını yem olarak noktalamaya ve etrafında yığılıp ölmeye başlıyorlar.
Mais maintenant, les plus faibles se mettent à mourir autour de lui finissant leurs vies comme repas dans un paysage volcanique.
Kafayı bulduğumda utangaçlık falan kalmıyor ama bu sefer de saçmalamaya başlıyorum.
Quand j'bois, je suis plus timide. Mais je dis n'importe quoi!
Ve başlıyorlar! Hepsi deli gibi bir çıkış yapıyor!
Voilà le peloton.
Kızma sınırını geçeli biraz oldu. Öfkelenmeye başlıyorum.
J'ai dépassé ce stade, je suis furax maintenant.
Çok dik başlı bir kızdı.
Elle était têtue.
Vatanen, yapılacak çok iş var. Asıl zor kısmı şimdi başlıyor.
Batanen, nous avons plein de choses à faire.
Doğayı en çok katleden ziyanın, yok oluşun ve kirliliğin başlıca kaynağı şiddetin, savaşın, suçun, yoksulluğun hayvan suistimalinin, gaddarlığın baş sorumlusu kişisel ve toplumsal nevrozların, ruhsal bozuklukların depresyonun, kaygıların baş yaratıcısı Buna ek olarak kişisel sağlık, küresel süreklilik ve gezegenimizin gelişmesine dair yeni yöntemlere yönelmemizi engelleyen sosyal felcin en büyük kaynağı - yozlaşmış bir Hükümet veya mevzuat değil bazı kızıl kuruluşlar ya da finans kartelleri değil insan doğasının bir defosu veya kusuru değil ve dünyayı kontrol eden gizli bir komplocu örgüt de değildir.
Le plus grand destructeur d'écologie... la plus grande source de déchets, d'épuisement et de pollution... le plus grand pourvoyeur de violence - de guerre - de crime - de pauvreté - de maltraitance envers les animaux et d'inhumanité... le plus grand générateur de névroses personnelles et sociales... de troubles mentaux - de dépression, d'anxiété... Sans oublier, la plus grande source de paralysie sociale nous empêchant d'avancer vers de nouvelles méthodologies pour la santé individuelle, la pérennité mondiale et le progrès sur cette planète - n'est pas une loi ou un gouvernement corrompu... n'est pas une compagnie d'escrocs ou un cartel bancaire n'est pas un vice de la nature humaine... et non plus une quelconque cabale secrète qui contrôle le monde.
Kızmaya başlıyordum.
J'allais m'énerver.
Ortalık daha da hareketlenmeye başlıyor.
Cela devient chaud.
Üniversiteye hazırlık konusunda sürekli başarılı olmamızın anahtarı, sınıfta başlıyor ki bu da seçkin üniversitelerden dereceyle mezun vermemizi sağlıyor.
La clef de notre succès durable en tant qu'école préparatoire, qui a mené de nombreux diplômés à l'Ivy League, commence en salle de classe.
Yoksa çıldırıp mobilyaları parçalamaya ve küçük kıçlarını halıda sürümeye başlıyorlar.
Sinon, elle perd la tête, elle mâchouille les meubles et se traîne le derrière sur la moquette.
Uzun süre ekip arabasında sıkışıp kalıyorlar ve osuruk kavgası yapan iki maymun gibi birbirlerine sataşmaya başlıyorlar.
Ils restent enfermés dans cette voiture trop longtemps et ils commencent à se battre comme deux singes en rut.
başlıyoruz.... erkekler ve kızlar.
D'accord, d'accord. C'est parti. Bienvenue mesdames et messieurs, les enfants.
Anlaşılan sabahın 4'ünde güne başlıyormuş. Bu yer 24 saat açık.
C'est le début de l'heure de pointe.
Kısacası, yarından itibaren tatiliniz başlıyor tutuklanmamaya çalışın.
Vous serez en vacances à partir de demain, S'il vous plait, évitez de vous faire arrêter.
Duyduk duymadık demeyin! Bayanlar Baylar! Gel ve Göster yarışması başlıyor.
Chers concitoyens, chers maîtres, daignez regarder par ici.
Genelde bal ve limonlu ılık suyla başlıyorum.
Coulisses de new directions meadowlands, nj Je commence avec une tasse d'eau tiède avec du citron et du miel.
Bu sandık başlıca Crystal cove'da yağmacılardan sonra hangi ilgili personel tarafından bulundu.
C'est surtout sur les conquistadores qui ont fondé Crystal Cove.
Kızmaya- - Bak kızmaya başlıyorum!
Je commence à être en colère!
Bak, Stan. Sen büyüdükçe eskiden sevdiğin şeyler artık bok gibi gelmeye başlıyor. Çocukken bok gibi gelen şeylerse artık öyle gelmemeye başlar.
En grandissant, des choses qu'on aimait deviennent de la merde, et d'autres choses semblent moins merdiques.
Norveç'te miyiz yoksa Danimarka'da mı bilmezdik şov kaçta başlıyor umursamazdık.
Rappelle-toi tes tournées. On ne savait jamais où on était.
Balık paneler böyle mi başlıyor?
C'est de là que viennent les poissons panés?
- Evet? Sinirlenmeye başlıyorum çünkü ben sadece kızımın diplomasını istiyorum, kızımın lise diploması.
Ça commence à m'énerver, car je veux le diplôme de ma fille, son diplôme de lycée.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]