Bebe traduction Français
51,543 traduction parallèle
Çünkü senin için de, bebek için de çok riskli.
Parce que c'est vraiment risqué pour vous, pour le bébé.
Bu bebeğin çok hoşuna gidiyor.
Et le bébé trouve que c'est si drôle.
Bu bebeğimin yaşaması için tek şans ise garanti vermenize gerek yok.
Si c'est la seule chance qu'a mon bébé de survivre, Je ne cherche pas une garantie.
Bir bebeğim vardı.
J'ai eu un bébé.
Bir bebek mi?
Un bébé?
Bebeği yerine koymanı öneririm.
Je suggère que tu poses le bébé.
Bu bebeğe zarar vermene izin vermeyeceğim.
Je te laisserai pas faire du mal à ce bébé.
Ne yazık ki bu bebeği almana izin veremem.
Je crains de pouvoir te laisser mettre la main sur ce bébé.
Hasta korkunç bir karın ağrısıyla acile geldi. İçinde uzaylı bebek olduğunu ve kendisini yemeye başladığını iddia ediyordu.
Ce type est arrivé aux urgences avec d'énormes douleurs abdominales... en disant qu'un bébé alien était à l'intérieur, en train de le dévorer pour sortir.
"Resmen bebeği tokatladın az önce" dedim. Tabi takdir edersiniz ki bu konuşma çok yardımcı oldu.
Andy pleurait, le bébé aussi, la baby-sitter aussi.
Bebeği kaybettiğin bölümü çok sevmiştim.
Je me souviens de m'être dit : "Ce type est bon." J'adore celui où vous perdez le bébé.
Bir bebeğini kaybetti, Jack. Onu öylece görmezden gelemezsin.
Elle a perdu un bébé.
Bebek buranın eseri değil.
Le bébé ne pouvait pas venir ici.
Bebeğin adını ne koydunuz?
Comment avez-vous appelé le bébé?
Ben... doğum sırasında bir tanesini kaybettim. Ama senin bebeğin aynı sabah, hastanede birden karşımıza çıktı.
J'ai perdu un des bébés pendant le travail, mais votre bébé est arrivé à l'hôpital le même matin.
Bebekle bir bağ kuramıyorum.
Je n'ai aucun lien avec le bébé.
Bir gün bebeğin olup berbat bir anne olacağın aklına gelmez.
Tu n'as pas un bébé en pensant que tu vas devenir un mauvais parent.
Bebeğime, kocama, aileme daha yeni kavuştum.
Je viens juste de retrouver mon bébé, mon mari, ma famille.
Bebeğin diş çıkarıyor mu?
Le bébé fait ses dents?
Randall'ın bebekliğinden beri, yanında olan şiir kitabından.
C'est dans le recueil de poèmes que possède Randall depuis qu'il est bébé.
Biliyorum bebeğim, biliyorum.ancak her şey düzelecek.
Je sais, bébé, tout va bien se passer.
Bebeğim, dekorasyondaki tüm ağır işleri senin yapacağını biliyorum...
Bébé, je sais que tu as prévu de faire tous les travaux lourds
Köpek yavrusu bebek gibi gülebilir mi?
Un chiot peut-il faire rire un bébé?
Biliyor musun bebekken seni neredeyse köpek barınağında bir köpekle takas etmediğime pişman olacağım.
Tu vois, je regrette presque quand tu étais bébé, et que je t'ai emmené à la fourrière pour t'échanger contre un chien.
Çünkü çok saçlı bir bebektin.
T'étais très poilu pour un bébé.
Bebekliğinden itibaren sen büyütmüşsün, onu da biliyorum.
Vous l'avez élevée depuis qu'elle était bébé.
20 yaşından önce bebeğin olursa anne, bebeği neredeyse hiç göremez.
Quand on a un bébé avant ses 20 ans, la mère... ne voit presque pas son enfant.
Bebek iyi mi?
Le bébé va bien?
Bu bebek sifakanın önünde zorlu bir yaşam var.
Ce bébé Sifaka a une vie dure qui l'attend.
Düz zeminde bir bebek iguana boyunduruklu yılandan kaçabilir.
Sur terrain plat, un bébé iguane peut distancer un serpent.
Bebeğimin kalbi altındanmış.
Mon bébé à un coeur en or.
Bebek kıyafetlerine bakıyordum ve aklıma çok üzücü bir şey geldi.
Je fouillais mes anciens habits de bébé, et j'ai réalisé quelque chose qui m'a rendue triste.
Bebeğimin büyükannesi olmayacak.
Mon bébé n'aura jamais de grand-mère.
Her neyse, düşünüyordum da, acaba bebeğimin büyükannesi sen olsan.
Bref, je me demandais si tu avais déjà considéré d'être la grand-mère de mon bébé.
- Bebeğinin üzerine yemin et.
- Jure-le sur la vie de ton bébé.
Ve sonra da dedim ki,
"Andy, tu viens de gifler un bébé."
Önceki bölümlerde "This Is Us"...
On a perdu le troisième bébé. Je suis vraiment désolé.
Bazı insanlar en korkutucu anın buraya gelip doğum yapmak olduğunu düşünür.
La partie la plus effrayante est de quitter l'hôpital avec le bébé.
Tamam mı?
C'est notre bébé.
İlk büyük sahne almana doğru yol alıyoruz.
C'est ton jour, bébé.
Kaybettiğimiz bir haftayı düşünmeden edemiyorum, Jack.
Je n'arrête pas de penser au bébé que nous avons perdu, Jack.
Mesanemde bir çocuk var.
J'ai un bébé qui appuie sur ma vessie.
Sorun değil bebeğim.
Ah, c'est bon, bébé.
Rebecca Randall'ın tüm hayatı boyunca seni tanıyor muydu?
Rebecca vous connait depuis que Randall est bébé?
William ve sen Randal'ın hayatı boyunca birbirinizi biliyordunuz, ve bunu ondan sakladınız mı?
William et vous vous connaissiez depuis que Randall était bébé, et vous lui avez caché?
- Tatlım.Lütfen, okay? - Hmm.
Bébé, s'il te plait.
Bir çocuk daha yapmak istiyoruz ve o yumurtlama döneminde.
On essaye d'avoir un autre bébé et là, elle ovule.
Tanrım lütfen bebeğime sahip çık, lütfen.
Pitié, Dieu, veillez sur mon bébé.
Bu dişinin yavrusu var ve yavru onu terk edene kadar çiftleşmeyecek. Yani yaklaşık altı ay sonraya dek.
Elle a déjà un bébé et se ré-accouplera seulement quand il la quittera d'ici 6 mois...
Genç ve güzel bir kadın ile küçük kızını tehlikeye attı.
Il a mis une jolie jeune femme et son bébé en grand danger...
Senden çocuk yapmaya hazırım!
Prête à faire un bébé avec toi!
bebeğim 2704
bebegim 18
bebek 1147
bebek geliyor 31
bebeğim benim 29
bebeklerim 28
bebekler 60
bebek mi 61
bebeğim nerede 19
bebek gibi 18
bebegim 18
bebek 1147
bebek geliyor 31
bebeğim benim 29
bebeklerim 28
bebekler 60
bebek mi 61
bebeğim nerede 19
bebek gibi 18