English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ B ] / Belly

Belly traduction Français

167 traduction parallèle
Yani, şu konuştuğumuz baş ağrısı problemin için belki Belly Button ( Göbek Düğmesi )'a gidebilirsin.
la migraine dont vous parliez. - II faudrait essayer le Nombril.
Kasabanın dışında Belly Button adında bir gece kulübü var.
Un club en sortie de ville qui s'appelle le Nombril.
Kadın bulmak için Belly Button'a gidecek.
Il va aller au Nombril chercher des filles. Attends.
Neden Belly Button'a gidecek ki?
Pourquoi devrait-il y aller?
Neden biz Belly Button'ı buraya getirmiyoruz?
On pourrait amener le Nombril ici?
Çünkü ben Belly Button'a şu kızı almaya gidiyorum.
Je vais au Nombril, chercher la dame.
Belly Button ( Göbek Düğmesi ) hakkındaki sözlerimden dolayı beni affedin bayanlar.
que les dames m'excusent... Le Nombril.
Biliyorsun, eğer Belly Button'ı kapatırlarsa bu kasaba çok sıkıcı bir yer olacak.
Cette ville ne sera plus la même s'ils ferment le Nombril.
Bütün o geceler, sen beni koro provasında, bowlingte veya Pringle's'ın orada renkli televizyon seyrettiğimi zannederken ben gerçekte Belly Button'daydım.
Ces nuits, quand tu pensais que j'étais à la chorale... ou que je regardais la télé devant Pringle... j'étais en fait au Nombril.
İşte bu yüzden Belly Button'daki işi kabul ettim. Başka bir araba almak için para biriktireceğim.
C'est pourquoi je travaille au Nombril... pour gagner assez pour acheter une autre voiture.
Eğer hareket istiyorsan, ahbap, Belly Button'a git. Ama sakın bizim mutlu evimize bulaşma.
Pour la galipette, y a le Nombril... mais n'essayez pas de détruire un foyer heureux.
Belly Button.
Le Nombril.
Geçen gün Melvin Belly'e dediğim gibi :
Comme je disais l'autre jour au bâtonnier :
Göbeğimde ikinci geçiş
On my belly the seconds pass
Push her belly, she'd piss all over herself.
On lui presse le ventre et elle se pisse dessus.
Jelly Belly.
Jelly Belly.
Sen bir Jagra... belly değilsin.
Vous n'êtes pas un Jagra... belly...
Harika. Sana iyiliğe ihtiyacım olduğunu söylüyorum. Onun yerine şikayet odasında ön masadan yer alıyorum.
Génial, je te demande une faveur, et à la place j'obtiens une table au premier rang du Belly Room.
Tako gobeginden sakinin!
Gare au "Taco Belly"!
- "Belly Button Rock" mı?
"Belly Button Rock"? Ouais, celle-là.
~ But you can't make him drink You got the belly of a sinner ~ nbsp ~ And the panties of a saint You got a stitch in time ~ nbsp
# # Et le pantalon d'un saint Tu as un point à temps # #
Giggle Belly'e bile gülmedi.
Le Bidou Marrant ne l'a même pas fait sourire.
Kapa çeneni, Giggle Belly.
Tais-toi, Bidou Marrant.
Sanırım yaptığım şeyleri tam anlamıyla bilen tek kişi Belly'ydi.
Le seul qui savait vraiment ce que je faisais était Belly.
Kim?
- Qui? - Belly.
- Belly. William Bell.
William Bell.
Merhaba, Ben Reginald von Belly Button.
Bonjour, je suis Reginald von Nombrilville.
- Belly Peyote ezmesi yaparken...
Je revois Belly, battant une purée de peyotl...
Kelly-Kelly.
Kelly, Kelly Bo Belly.
Belly ve ben bazen bu şeyi tartışırdık.
Belly et moi débattions souvent de cette question précise.
Belly ve ben gençken düzenli olarak yüksek miktarda LSD kullanırdık.
Quand Belly et moi étions plus jeunes, on prenait régulièrement de grandes quantités de LSD.
Belly ve ben halüsinojeniklerle bunu uzatabiliyorduk.
Et Belly et moi pouvions prolonger ça avec des hallucinogènes.
Bildiğin gibi Belly, küçük çocukların diğer dünyaları doğal bir şekilde görebilme yeteneklerinin olduğu teorisini ortaya attı.
Belly a émis la théorie que les jeunes enfants ont la capacité de voir les autres mondes naturellement.
Bu Belly'yle beraber yaptığımız bir deney.
Voici une expérience menée avec Belly.
Şöyle ki, Ajan Dunham, Belly ile birlikte yaptığımız bir deneyi hatırladım.
Je me suis souvenu d'une expérience menée avec Belly.
Bu Belly'nin fikriydi.
C'était l'idée de Belly.
Belly'le bu deneyi ilk yaptığımızda 36 saat boyunca hazırlanmıştık.
Quand Belly et moi avons fait ça, on l'a préparée pendant 36 heures.
İlerlemelerini hayranlıkla izlemişimdir.
Avec Belly, leurs avancées nous ont toujours étonnés.
Rüyamızdı... İkimiz bir gün beraber bir şirket kuracaktık.
C'était son idée à elle, qu'un jour, Belly et moi créions ensemble une compagnie.
Korkuyorum Belly.
Je suis terrifié, Belly.
Billy ve ben, ilk kalıcı kapı yaratma girişimimizde deneğimiz bir arabaydı. Billy'nin eski Monte Carlo'suydu. Ama işler iyi gitmedi.
Nous essayions de créer un portail stable entre les 2 univers, notre premier test portait sur une voiture, la Monte Carlo de Belly.
Billy ve benim deneylerden öğrendiğimiz bir şey varsa o da, diğer taraftan buraya gelen nesnenin enerjisi olduğudur.
Belly et moi avons appris de cette expérience que lorsque des objets de l'autre univers viennent dans le nôtre, ils transportent de l'énergie.
İlk Cortexiphan deneylerini yaptığımız Jacksonville'deki laboratuara gitmem gerek. Çocukken kaldığın bir yuvaydı.
Il faut se rendre à Jacksonville, dans le laboratoire où Belly et moi étudiions le Cortexiphan, dans votre centre de loisirs.
Her zaman aynı kombinasyonu kullanırım. Ama nedenini hatırlamıyorum.
Belly avait toujours le même code, mais j'en ai oublié la signification.
Bu yüzden Billy ve ben uçlarda hissedilen duyguların algıyı uyaracağını düşündük.
Belly et moi-même avons déduit que des émotions extrêmes stimulaient la perception.
ve eğer Belly yaptıysa, hiç görmedim.
En ce qui me concerne, non. Et si Belly l'a fait, comment aurais-je pu le savoir?
Şunun göbeğine soğuk havlu koyun!
@ @ @ Get a cold towel on that pink belly! @ @ @
Kehânet...
C'est la machine à écrire de Belly.
Onlar Bell'indi.
Ceux de Belly. C'était ses tests.
Belly aşağıdaki blokta yaşıyordu.
Dans le quartier où Belly habitait.
Yani, Bell ile o sıralarda çalışmaya başladı.
Elle a commencé à travailler avec Belly en même temps

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]