Bilseydim traduction Français
2,604 traduction parallèle
Böyle etkileyici bir şekilde karşılaşacağımızı bilseydim o geleneksel sürpriz buluşmaya gerek duymazdık.
nos débuts n'auraient pas eu besoin d'être planifiés.
Olayların böyle gelişeceğini bilseydim daha sabırlı olurdum.
je me serais retenue.
Daha çok öderdim seni geçindirdiklerini bilseydim.
J'aurais dû payer plus. Si je savais que je t'élevais.
Açıkçası, Hamile olduğunu bilseydim, Onu öldürürdüm.
Franchement, si j'avais su que cette pute était enceinte, je l'aurais tué juste après sur place.
Böyle olacağını bilseydim, seni Amerika'ya hiç göndermezdim.
je ne t'aurais pas envoyé en Amérique.
Benden önceki çocuk gittiği için herkesin tekrar bana kalplerini açacak olmasının zor olduğunu bildiğim için bekledim. O zaman hiç kimsenin beni sevmeyeceğini bilseydim benim için şimdi daha kolay olurdu.
pensant que c'était difficile pour chacun... mais... si j'avais su alors que personne ne pouvait m'aimer...
Eğer sevişeceğimizi bilseydim, küçük haylazın üzerine bir yara bandı * yapıştırırdım.
En sachant qu'on ferait l'amour, j'ai mis un pansement sur mon oignon.
Keşke cevapları bilseydim.
J'aimerais avoir les réponses.
Keşke bilseydim.
Si seulement j'avais su!
Bu sorunun anlamını bilseydim, cevap vermeye çalışabilirdim.
Si la question avait un sens, j'y répondrais.
Bilseydim...
Si j'avais su...
Sadece keske neden oldugunu bilseydim.
- Je voudrais juste savoir pourquoi.
Eğer Savannah'ın seninle gerçekten beraber olacağını bilseydim sana o şekilde davranmazdım.
Si j'avais su que Savannah resterait avec toi, je ne t'aurais pas traité ainsi.
Şimdi bildiklerimi o zaman bilseydim, ben -
Si j'avais su ce que je sais aujourd'hui
Bu yerde olduğunu bilseydim...
Si j'avais su que tu étais dans un endroit pareil...
Keşke geleceğini bilseydim.
Tu aurais dû me dire que tu venais.
Keşke bilseydim bunları sorun olmazdı seni vurmazdım
J'aurais préféré savoir avant ce qu'en pensait ma fille, ça m'aurait au moins évité de te tuer.
Keşke kim olduğunu bilseydim. Aslında tuhaf olan benim de bilmiyor olmam.
J'aimerais savoir qui il est, et le fait de ne pas le savoir est très étrange.
Geleceğinizi bilseydim evi temizler, kar temizleme makinesini çalıştırırdım.
Si j'avais su que vous veniez, j'aurais nettoyé cette pièce, et allumé le vieux Zamboni.
Eğer annenle tekrar bir araya geleceğimi bilseydim asla yapmazdım.
Je ne l'aurais jamais fait si je pensais que ta mère et moi allaient être réconciliés.
Yüzümün nerede olduğunu bilseydim sana bir yumruk sandviçi verirdim!
Je te frapperais avec mes jointures si je savais où mes jointures étaient!
Yokluğumun sizde bu kadar özlem yaratacağını bilseydim, majesteleri çok daha önce dönerdim.
Si j'avais su que mon absence vous causerait une telle mélancolie, je serais rentré bien, bien plus tôt.
Hayır, bunu hiç düşünmemiştim. Bilseydim 31 çekerdim de jübilemi öyle yapardım, değil mi?
Non, c'est juste que je croyais pas que je pourrais... je pensais pas que j'allais tirer un coup et que ça serait mon chant du cygne?
Baştan bu kadar korkunç olacağını bilseydim, hiç yapmazdım.
Si j'avais su à l'avance que ça faisait aussi peur, j'aurais jamais accepté.
Yerini bilseydim bile sana söylemezdim.
Si je savais où il était, je dirais rien.
200 dolar olduğunu bilseydim asla almazdım.
Je ne l'aurais jamais acheté si j'avais vu que c'était 200 $.
Keşke daha fazlasını bilseydim ama sadece telefonu yanıtladım.
J'aimerais en savoir plus, mais je n'ai fait que répondre au téléphone.
Eğer bu kadar uzun düşeceğimizi bilseydim dağcılık malzemelerimi getirirdim.
Si j'avais su pour la chute, je serais venu avec mon équipement.
Eğer buraya gelme uyarımı dinlemeyeceğini bilseydim sana onları getirmeni söylerdim!
Si j'avais su que tu n'écouterais pas, je t'aurais dit de le prendre. Je sais ce que je fais.
Aksi şeytan, keşke daha önce bilseydim...
Bordel, si j'avais su ça avant...
Zamanında şirketin satışa çıkarılacağını bilseydim onu ucuza alır, parçalara ayırır ve bir * yangın satışı düzenlerdim.
Si j'avais su que sa compagnie se vendait, je l'aurais achetée pour rien, divisée en parts, et organisé des soldes pour la revendre.
Konuşmanı bir bu sağlayacağını bilseydim...
Si j'avais su que ça suffisait...
Geleceğini önceden bilseydim, tanıştırırdım.
Si j'aurais su, je te l'aurais présentée.
Evet. Yüzüğümün nerede olduğunu bilseydim tiksinti içinde çıkarırdım.
Si je savais où est mon alliance, je l'aurais enlevée par dégoût.
Bu olayın bu şekilde gelişeceğini bilseydim -
Si j'avais su que ça arriverait...
Eğer bilseydim, sana söylemek zorunda olur muydum?
Si c'était le cas, je serais obligé de te le dire?
Başka bir şey bilseydim, söylerdim.
Si j'en savais plus, je te le dirais.
Geleceğinizi bilseydim etrafı toparlardım.
Si j'avais su que vous veniez, j'aurais rangé.
- Keşke bilseydim.
J'aimerais le savoir.
Bütün sırlarını bilseydim hoşuna gider miydi?
Tu aimerais que je sache tous tes secrets?
Ben de bu koltuğun seni baştan çıkarmaya yaramayacağını bilseydim ayakta beklerdim.
Et si j'avais su qu'il serait si compliqué de te séduire depuis ce fauteuil, je serais restée debout.
Keşke bilseydim de söyleseydim.
je l'aurais fait si je l'avais su
Bilseydim, asla gitmezdim.
Si j'avais su, je n'y serais pas allée.
Bilseydim, daha iyi bir planlama yapardım.
- Fait chier! Si je planifiais un peu mieux les choses.
Wow, Eğer Tom'un bu kadar yakışıklı adamlarla çalıştığını bilseydim,
Tom travaille avec plein de beaux mecs riches.
Bunun sırrını bilseydim, şişeleyip satardım.
Si je connaissais son secret, je l'enfermerais et je le vendrais.
Keşke bunu bilseydim.
J'aurais aimé savoir.
Nerede olduğunu bilseydim size söylerdim... ama bilmiyorum.
Si je savais où il est, je vous le dirais. Mais non.
Eğer bunun nasıl parçalanıp döküleceğini bilseydim işleri daha farklı hallederdim.
Si j'avais su comment ça allait tourner... j'aurais pu faire les choses différemment.
- Baba, ziyaret edeceğini bilseydim...
Si j'avais su que vous veniez...
Eğer sen bana o mükemmel çocuktan bahsettiğinde ben onun o olduğunu bilseydim seni asla cesaretlendirmezdim.
- Jamais! Si j'avais su que c'était lui, le super type dont tu parlais, je t'aurais pas encouragée.