Bitmek üzere traduction Français
1,304 traduction parallèle
Şanslısın koçum. İşin bitmek üzere.
Il est sérieusement blessé à l'arcade sourcilière.
Bitmek üzere.
On y est presque.
Bitmek üzere.
Suffisamment proche!
- Dr. Weaver'ın işi bitmek üzere.
- Le Dr Weaver a presque fini.
- Bitmek üzere. - Atın dedim!
- Elle est presque terminée.
Bitmek üzere.
- Je viens de le finir.
Neyse ki bitmek üzere.
Heureusement, c'est bientôt fini.
Bize gelince, ikinci yılımız bitmek üzere ve her gün birbirinin aynısı gibi gelmeye başladı.
Nous, on finissait notre 2e année, et les jours se ressemblaient de plus en plus.
Striptizciyi korkuttunuz, içkimiz bitmek üzere...
Tu as fait peur à la strip-teaseuse. On n'a plus d'alcool.
Krallık Hastanesi'deki vaktimiz neredeyse bitmek üzere.
Notre séjour au Kingdom Hospital arrive bientôt à sa fin.
Oksijenimiz bitmek üzere!
Je n'ai plus d'air!
- Salam neredeyse bitmek üzere.
- On va manquer de salami.
Ziyaret saati bitmek üzere.
L'heure de la visite est presque passée.
İşim bitmek üzere.
Presque fini.
Pekala, çocukla ilgileneceğim. Bitmek üzere. Menü ile ilgilenebilirsin.
J'ai presque fini le dossier, tu t'occupes du menu?
Üzgünüm arkadaşlar, yakıtımız bitmek üzere.
Désolé, messieurs, mais nous allons bientôt manquer de pétrole.
Yaz bitmek üzere.Ne yapacaksınız?
L'été s'achève bientôt. Que ferez-vous?
Hey, hey, dinle, bu telefonda bir ölüm kalım meselesini var. Pilim bitmek üzere.
C'est une question de vie ou de mort, j'ai un appel sur ce téléphone et plus de batterie.
Bitmek üzere.
J'ai presque fini.
O dua ile mi meşgul. Benim hayatım bitmek üzere.
J'ai trouvé juste quatre vestes à l'épreuve des balles, le reste est déjà en service
Seninle işim bitmek üzere.
Plein le dos de toi!
- Şu anlarda bitmek üzere.
Evidemment. Elle est en cours.
Benzin de bitmek üzere.
Et on a presque fini l'essence.
- İşimiz bitmek üzere. - Tekrar söylesene?
Répète!
Demek neredeyse bitmek üzere.
Alors c'est presque fini.
Bitmek üzere.
- J'ai presque fini.
Rüya bitmek üzere.
Le rêve va bientôt s'achever.
Anti-radyasyon ilacımız bitmek üzere.
Il ne nous reste plus beaucoup de sérum anti-radiation.
Kurdela bitmek üzere.
-... uh-oh, déjà plus de ruban.
Radyatörünüzün işi bitmek üzere küçük hanım.
J'ai presque terminé avec votre radiateur, jeune demoiselle Prenez votre temps
Problem değil, benim de işim bitmek üzere.
C'est rien, je viens de finir.
Yeni yazılımın düşük seviye hat tespiti bitmek üzere.
Je termine un diagnostic du nouveau logiciel.
Antenlere yerleştirdiğim güç kaynakları bitmek üzere.
Les piles que j'ai collées sur les antennes sont sèches.
Hazine Sandığı'yla sözleşme sürem neredeyse bitmek üzere,... ve birçok insan ne yapmayı düşündüğümü sorup duruyor.
Mon contrat se termine et on veut connaître mes projets.
Hazırlıklar bitmek üzere.
On vient d'arriver.
Ayrıca bitmek üzere.
En plus, j'y suis presque.
İşim bitmek üzere.
On a presque fini maintenant.
Ama biraz fazla geç olabilir, çünkü Masonboro beş sayı önde. Dördüncü çeyrek bitmek üzere.
Masonboro a toujours cinq points d'avance et le match touche à sa fin.
Dan Scott faul yapmayın diyor, ama süre bitmek üzere.
Dan Scott ne veut pas de faute.
Şampanyamız bitmek üzere, Ted.
On n'a presque plus de champagne, Ted.
Kahvemiz bitmek üzere.
On est presque à court de café.
Tru, lise neredeyse bitmek üzere ve herkes biliyor ki lise arkadaşlığı sürmez.
On va quitter le lycée et notre amitié ne durera pas
- Sigortası bitmek üzere, yani...
Son assurance-maladie est...
Pekala, bitmek üzere mi?
Je suis un génie. On a bientôt fini?
Beyazların arasındaki savaş bitmek üzere.
La guerre des Blancs tire à sa fin.
Kış bitmek üzere. Ve yüz yıldır ortada olmayınca işler birikiyor.
L'hiver est presque fini, et les choses s'entassent quand on s'absente 100 ans.
Kış... Bitmek üzere dedi.
Il a dit que l'hiver était presque fini.
Büyü bitmek üzere.
Le sort est presque terminé.
- Bitmek üzere.
- C'est prévu.
İçerideki hava bitmek üzere.
On a presque plus d'air.
Bitmek üzere.
Presque.