Blair traduction Français
2,177 traduction parallèle
Victrola'da senin için dans eden Blair'i?
La Blair qui a dansé pour toi au Victrola?
Yüzüne telefonu kapamayan Blair'i? hayal kırıkları olmayan Blair'i?
La Blair sans aucune retenue, aucune frustration.
İşte o Blair tam burada.
- C'est elle que tu as devant toi.
Benim istediğim Blair değilsin.
Ce n'est pas la Blair que je veux.
Ve sen Blair Waldorf'sun.
Et tu es Blair Waldorf.
- Blair, sana anlatmış.
Blair t'a dit pour Rachel et moi.
Blair'le neler oldu?
Que s'est-il passé avec Blair?
- Bayan Blair uyuyor.
Mlle Blair dort.
Howard Bamboo'ya işte, her yarım saatte bir yaptığım Linda Blair benzetmelerimi sormalısın.
Demande à Howard Bamboo. Il te parlera de mes imitations de Linda Blair, chaque demi-heure, au travail.
Biz... FBI, Austin Blair adında biriyle, konuşmak istiyor. Ancak yerini bulamıyoruz, yani...
Le FBI doit interroger un certain Austin Blair, et on ignore où il se trouve.
Austin Blair'de kim?
- Qui est Austin Blair?
Austin Blair'e olan ani ilginiz onları meraklandırdı.
Le service des disparus se demande pourquoi vous vous intéressez à lui.
Komiser Flynn, lütfen Austin Blair adına bir dosya açabilir misin?
Lieutenant Flynn, pouvez-vous faire une recherche sur Austin Blair? Mais restez discret.
Neden Austin Blair'le ilgilendiğimizi bilen var mı?
Vous savez pourquoi on recherche ce gars?
Dedektif Sanchez... Austin Blair'le ilgili ne söyleyebilirsin?
Inspecteur Sanchez, que pouvez-vous me dire sur Austin Blair?
Çavuş Gabriel, biz morga gidelim, geri kalanlar da Austin Blair'le ilgili biraz daha araştırma yapsın.
Sergent Gabriel, accompagnez-moi donc à la morgue. Vous autres, continuez vos recherches sur Austin Blair, sans que ça s'ébruite, je vous prie.
Kayıp kişiler bölümünden biri... Austin Blair'e olan ani ilgimizin nedenini öğrenmek için aramış.
Quelqu'un des personnes disparues a appelé un peu partout pour savoir pourquoi vous vous intéressiez à Austin Blair.
Austin Blair'i Los Angeles Polisi buldu.
Nous avons retrouvé Austin Blair.
Bir kez dâhil olunca bize olup biteni anlatmak zorundalar. Austin Blair ve neden birden problemimiz olduğunu.
Quand nous serons acceptés, ils nous diront ce qui est arrivé à Austin Blair, et pourquoi cela nous concerne.
- Evet. Austin Blair nasıl öldü?
Comment Austin Blair est-il mort?
Dr. Blair, geldiğiniz için çok teşekkür ederim.
Dr Blair, merci d'être venu.
Dr. Blair, lütfen bekleyin!
- Dr Blair, attendez.
... ve Austin Blair cinayetinden tutukluyoruz.
- et pour le meurtre d'Austin Blair.
FBI'n bulmanı istediği şu Austin Blair hani uyuşturucu satıcısı olan kocanın kartvizitinin olduğu adam.
Le FBI te demande de retrouver Austin Blair, un dealer de drogue décédé, qui a la carte de ton mari.
Onu kaybettiğimiz gece... Austin Blair'in üzerinde dinleme cihazı vardı.
Le soir où il a disparu, Austin Blair avait un mouchard.
Austin Blair'le olan ilişkinizi tanımlayabilir misiniz?
Quelle était votre relation avec le défunt, Austin Blair?
Austin Blair'i kaybolduğu akşam Hell-A partisinden çıkarken gördünüz mü?
Avez-vous vu Austin Blair quitter la soirée - le soir de sa disparition?
Austin Blair bunlardan biri olabilir mi?
Austin Blair en faisait-il partie?
Austin Blair baygın bir haldeyken Hell-A çalışanları tarafından ara sokağa sürüklendiğini gören üç tanığım var.
J'ai trois témoins qui ont vu des gens d'Hell-A trainer Austin Blair, inconscient, dans une allée.
Austin Blair'in sürüklendiğini gören üç tanığın var mı?
Hé, attends. Tu as vraiment trois témoins qui ont vu Blair se faire trainer?
LAE göre Austin Blair cinayete kurban gitmiştir.
À partir de maintenant, on considère qu'Austin a été assassiné.
Dr. Blair, bu bir arama izni.
J'ai un mandat de perquisition, Dr Blair.
Dr. Blair, bu büyük bir zevkti.
Dr Blair, ce fut un plaisir.
Dr. Dennis Blair... Uyuşturucu madde imal ve temin etmek vergi kaçırmak, şantaj ve cinayet işleme amaçlı komplo kurma suçundan tutuklusunuz.
Dr Dennis Blair, vous êtes en état d'arrestation pour fabrication et distribution de stupéfiants, fraude fiscale, racket et complicité de meurtre.
Blair, açıklayabilirim.
Blair... Je peux tout expliquer.
Blair'la alışverişe gideceğim.
Ok, je dois retrouver Blair pour faire du shopping.
Diyeceklerime kızmazsan... Bence Blair'ı çok iyi tanıyorum.
Enfin, je me permets de te le dire, car je connais assez bien Blair et...
Blair'ın sadece sen istediğin için oynamadığına emin misin?
Mais es-tu sûr que Blair ne joue pas pour te faire plaisir?
- Evet ve Nate'in ailesiyle öngördüğüm cinayet ya da intihar henüz gerçekleşmediyse Blair ve Chuck'ın da orada olacağına eminim.
- Oui, et celle de Nate, et je suis sûre que Blair et Chuck seront là, si le crime que j'ai prédit ne s'est pas encore passé.
Adem elmalı.
- La pomme d'Adam...! - Blair!
Ben Blair, mesajınızı bırakın.
C'est Blair, laissez un message.
Hey, Blair.
Salut Blair, c'est Dan.
Basılmaya değecek bir şey yapmayacağım. Gülümsemeyeceğim bile. Blair'ı bulmalıyım.
Je devrais rejoindre Blair.
Burada Blair Waldorf'tan uzak durmam gerektiği yazıyor.
Ça dit que je dois me tenir éloigné de Blair Waldorf.
Blair Waldorf oyundan çıktığı için bankta onun yerini almak için bekleyen birinin olduğunu öğrenirken görüldü.
Repérée, Blair Waldorf apprenant que ce n'est pas parce que l'on quitte le jeu que personne n'attend sur le banc pour prendre votre place.
Özür dilemek için eyalet değiştirdiğim halde beni Blair Waldorf için ekip yok oldun.
Et après avoir traversé un état en bus pour m'excuser, tu me lâches pour Blair Waldorf et disparaît complètement.
Blair'a gelince martini yudumlayıp ayakkabı alışverişi yapmıyorduk.
Quant à Blair, c'est pas comme si on allait faire du shopping ou siroter des Martinis.
Oda arkadaşım Blair Waldorf olsun istiyorum.
- J'aimerais demander une colocataire... Blair Waldorf.
Orası Constance değil Blair.
Ce n'est pas Constance, Blair.
B, üniversiteye başlamak üzereyiz.
Blair, c'est bientôt la rentrée.
Blair?
Blair?