Blonde traduction Français
3,337 traduction parallèle
Şarışın, kuzeyli alnı ve, sevimli akdenizli gözleri.
Blonde, front nordique, et de jolis yeux méditerranéens.
- Sarışın mıyım? - Evet.
- Suis-je blonde?
Durum bu. Hadi, iki adım sola.
Alors pourquoi me choisir alors que tu peux choisir cette belle blonde qui mesure 1 m 60?
Bana sadece sarışın olduğunu ve kırmızı mini etek giyeceğini söylemiştin.
Tout ce que tu m'as dit c'est qu'elle était blonde avec une jupe rouge.
Bu hafta bir sarışını yatağa atmadın mı?
T'as pas baisé de blonde, cette semaine?
En azından onu adıyla çağırıyorsun, "Sarışın" olarak değil.
Au moins, tu utilises son prénom, et pas "La blonde".
Sarışın olan kadar nazik değilsin, öyle değil mi?
Vous êtes pas aussi sympa que la version blonde.
Sana onun sarışın, solgun benizli, mükemmel ve güzel ve mükemmel olduğunu söylemiştim.
Elle est blonde, pâle, parfaite, belle et parfaite.
Ve sarışın.
Et blonde.
Ama o sarışın, ve saçları çok parlak,... iş için gayet iyi.
Mais elle est blonde, les cheveux brillants, c'est bon pour les affaires.
Şu sarışın kız mı?
Cette fille blonde?
Lisede saçınız sarı mıydı?
- Vous étiez blonde au lycée?
Stefan nereye giderse bizim sarışın atkuyruğu onu takip ediyor.
la queue de cheval blonde le suit.
Yan tarafa taşınan sarışın kız, Blake'lerin evine... Kısa, üzgün.
Il m'a parlé de cette fille blonde qui avait emmenagé à côté de chez lui dans la maison des Blake... petite, triste.
Şimdiye kadar söylemediğim için üzgünüm ve uzun boylu, güzel bir sarışının gelip, seni kapmasına izin verdiğim için üzgünüm ama şimdi söylüyorum, eğer benim için ne kadar değerli olduğunu kanıtlamak için Afrika antilobu kaldırmam gerekiyorsa, yaparım.
Je suis désolé de te le dire maintenant et je suis désolé d'avoir laissé une grande et jolie blonde s'abbatre et te tomber dessus comme ça. Mais je te le dis maintenant si je devais faire faire un développé-couché à un gnou. Juste pour te prouver ce que tu signifies pour moi.
Tam olarak değil de, o profile uyuyor- - genç, sarışın.
Pas de mobile direct, elle correspond juste à son type. Jeune et blonde.
Kadın uzun boylu sarışın çok güzel biriydi.
Elle était grande, blonde, superbe.
Beyaz tenli, 20'li yaşlarda, sarı saçlı, mavi-yeşil gözlü.
Elle est blanche, la vingtaine, blonde, yeux bleus ou verts.
- Evet, sarışın, okul çağında çocuğu olan bir anneyi gördüm.
- Yeah, J'ai une vision, uh... D'une femme blonde--attirante habillée style mère de footballeur,
Bir kaç umutsuz sarışın ev kadınını yatağa atmaya çalışan bir tipe mi benziyorum?
Est ce que je ressemble à quelqu'un essayant de mettre dans son lit des femmes type mère au foyer blonde?
Telefonda resmi olan o sarışın kadın bu.
Cette blonde est la femme sur les photos du téléphone.
Sarışın, 57 kilo.
"Blonde, 1,70 m, 57 kg."
Claudia Ward 1,70 boyundaa, sarışın, yeşil gözlü, sol kol bileğinde bir kelebek dövmesi var.
Claudia Ward, 1m75, blonde, des yeux verts, porte un tatouage en forme de papillon sur son poignet gauche.
Peki, elimizde yirmili yaşlarda, bir sarışın var.
Ok, nous avons une femme d'une vingtaine d'années, blonde.
- Doğal sarışınmış.
- Elle était blonde naturelle.
Batının masum, sarışın hanımı.
La veuve blonde de l'ouest.
Dere tepe gezip batının masum sarışınını arıyorduk.
On a cherché par monts et vallées la jeune femme blonde de l'ouest.
Demek batının masum, sarışın hanımı sizsiniz.
Vous êtes la fameuse veuve blonde?
Batının masum, sarışın hanımının şerefine kadeh kaldırmayı öneriyorum.
220 ) } Un toast en l'honneur de la veuve blonde de l'Ouest.
Batının masum, sarışın hanımıymış...
La veuve blonde de l'Ouest.
İşte batının masum, sarışın hanımı böyle birisi.
La voilà votre veuve blonde de l'Ouest.
Tanrım, Al. Bunu o kocaman, sarı, boş kafana nasıI sokacağız bilmiyorum ama... Ben geyim.
Je sais pas comment faire comprendre ça à ta tête de poupée blonde géante mais je suis gay.
Sanırım o hafif bira, değil mi?
Je pense que c'est une bière blonde, non?
İnternetteki resimlerinde sarışındı.
Sur toutes les photos en ligne, elle est blonde.
Kısa bir süre önce olsa, vakit kaybetmeden sarışın bir kaşar bulursun diye seni yalnız bırakacağım için endişelenirdim.
Vous savez, il n'y a pas si longtemps, j'aurais été inquiète de te laisser seul, tu n'aurais pas été à ton aise avec une bimbo blonde écervelée.
Sen, ben ve oradaki ateşli sarışın zürafa.
Toi, moi et la girafe blonde sexy.
Çok sarışınsın yahu.
Tu es tellement blonde.
Ya bu sarışın, sıska sürtük kim?
Et c'est qui la pétasse blonde toute maigre?
Nick'in oynastigi sarisin tavsan hakkinda ne buluyorsan getir.
Trouve moi tout ce que tu peux sur la Bunny blonde, Nick tourne autour.
Kendisi uzun ve sarışındır.
Elle est grande et blonde.
Oraya doğru git ama sarışına odaklan.
Intéressant. Approche-toi, mais attaque-toi à la blonde.
At hikâyesini dene. Sarışın kıza ama.
Tente l'histoire du cheval avec la blonde.
- Seni ise tanımıyorum.
Oublie pas la blonde. Mais toi, je te connais pas.
Asyalı. Sarışın.
Une asiatique... blonde.
Kasası sağlam sarışın Asyalı.
Une blonde asiatique avec "junk in the trunk"
Duydum ki aradıkları şey bir sarışınmış.
J'ai entendu qu'il leur manquait une blonde pour leur mix des ethnies
Ve ben de bir sarışınım, bebeğim!
Et je suis blonde baby!
Duyduğum kadarıyla etnik grupta sarışınları eksikmiş.
J'ai entendu que leur mélange ethnique est à court de blonde.
Ve ben sarışınım, bebeğim!
Et je suis blonde, bébé!
Kırmızı mini etekli bir sarışın olduğu.
Parfois, tout ce qu'on a, c'est quelques détails mini-jupe rouge, blonde.
Hangisi?
La blonde?