English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ B ] / Blunt

Blunt traduction Français

242 traduction parallèle
Çok fazla sinemaya gitmem. Ama "Patavatsız ve Kronik" tek kelimeyle harikaydı.
Je ne vais pas souvent au cinéma, mais'Bluntman et Chronic'c'est'blunt-tastique'
Blunt Ryddim Kidz hipodromu.
C'est le quartier des Blunt Ryddim Kidz.
Eli, rahibi gördüğünde lütfen kendini kaybetme.
C'est pour ça... Contrôle-toi avec le Révérend Blunt.
- Size katılıyorum rahip Blunt ve bu konu hakkında birşeyler yapmak, organizasyon istiyoruz.
Parfaitement Révérend et nous voulons tenter quelque chose.
Bizde sanatçılar var, yıldızlarımız var Blunt. Yıldızlar, İlgiyi çekenler onlar.
Nous avons des artistes, des stars, Révérend.
- Blunt burada, onu mutfağa koydum.
II arrive. J'ai mis Blunt dans les cuisines.
ve ayrıca rahip Blunt'un konuşmasını görmem gerekli. - Sen ne?
Et je veux voir son discours.
Bayanlar ve baylar. Sizlere rahip Liam Blunt ve Elliot Schrantsky'yi takdim ediyorum.
Je vous présente le Révérend Lyle Blunt et Elliot Sharansky.
Blunt " travma yaralanması hakkında bir şey.
Et d'un certain traumatisme contendant.
Bay Blunt seninle konuşmak istiyor.
M. Blunt veut vous parler.
O bir çocuk değil Bay Blunt.
Ce n'est pas un gamin, M. Blunt.
- Philly Blunts da var mı sende?
- Tu as des "philly blunt"?
Blunt neyi sever biliyor musun?
Vous savez ce que Blunt aime.
Taşaklarını emmemi sever.
Blunt aime que je lui suce les couilles.
James Blunt'tan "You're Beautiful." Ve insanlar beni kadın rolüne yakıştırıyor.
You're Beautiful de James Blunt. Et les gens pensent que je suis la femme.
Sen beni, James Blunt falan sanıyorsun değil mi?
Tu me prends pour un con, ou quoi? - Un oeuf?
Leydi Blount.
Lady Blunt.
Bayanlar, baylar. Şimdi bu anımızı James Blunt'la paylaşalım.
Mesdames et Messieurs, partageons quelques instants avec James Blunt.
- Bu sarma sigara.
- Un blunt.
- Sarma sigara. Severim.
- Un blunt, ça me plaît.
Şimdi şu sarma sigarayı çıkar.
Sors-moi ce blunt.
Ama bu sefer Blunt süpürülmüştü.
Cette fois, ce fut Brunt qui se fit rincer.
Blunt, Denman ve Kisker.
Blunt, Denman et Kisker.
Ve Bay Blunt, Bay Denman ve Bay Kisker'ın sağ olduğuna inanmak için yeterli sebebimiz var.
Et nous avons toutes les raisons de croire que M. Blunt, { \ pos ( 192,220 ) } - M. Denman et M. Kisker sont vivants.
Evet, onlar. Blunt, Denman ve Kisker.
C'est Blunt, Denman et Kisker.
Merhaba, Bay Blunt?
- M. Blunt?
Bay Blunt, beni duyabiliyor musunuz?
- Vous m'entendez? - On a perdu le contact.
Belki de...
Peut-être... M. Blunt...
Bay Blunt kurtarılmak istemiyor.
ne veut pas être secouru.
Blunt'ın, çökmeye isteyerek neden olduğunu mu düşünüyorsunuz.
Vous croyez que Blunt aurait causé volontairement l'effondrement?
Jered Blunt sizin için ne kadar çalıştı, Bay Warren?
Il a travaillé longtemps pour vous?
Blunt, içinde olduğu halde neden binayı sabote etsin ki?
Pourquoi saboter le bâtiment alors qu'il y était encore?
Blunt, patlayıcıları binayı havaya uçurmak için kullanmış olabilir.
Blunt a pu détruire l'immeuble avec les explosifs,
Dr. Lightman, bunu Blunt'ın yapıp yapmadığını çözebilir misiniz? Böylece, bu adamları göndermek için aşağısı güvenli mi öğrenmiş oluruz.
Dr Lightman, pouvez-vous trouver s'il l'a fait, qu'on voie si on peut les sortir?
Bu şekilde Blunt'dan hiçbir şey öğrenemeyiz.
On n'aura rien comme ça.
Valerie Blunt burada mı?
Valerie Blunt est-elle ici?
Bana tokat attığında, Valerie Blunt tiksindi ama korkmadı.
Elle était dégoûtée quand tu m'as giflé, mais pas effrayée.
Bay Blunt ile birlikte?
Avec Mme Blunt?
Valerie Blunt'a, kocası ve onun arasında problemler olup olmadığını sorduğunda bir şeyler saklıyordu, gözkapaklarını kırpıştırıyordu.
Valerie Blunt cachait un truc quand tu lui as demandé s'ils avaient des problèmes. Battements de paupières...
Yani, Warren Blunt'ın karısıyla yatıyor ve onu canlı canlı gömüyor mu?
Alors Warren couche avec la femme de Blunt et l'enterre vivant?
Ama siz ve Bayan Blunt arasında bir ilişki vardı, değil mi?
Mais vous et Mme Blunt avez une liaison?
Bir gece yemeğe çıktık, Blunt'dan bir telefon aldı yaklaşık beş dakika onunla konuştu ve restorandan kaçar gibi çıktı, bilmiyorum.
On était sorti dîner un soir, elle a reçu un appel de Blunt. Elle lui a parlé 5 minutes et elle a filé hors du restaurant. Je ne sais pas.
Ve Valerie Blunt hakkında konuşurken tebessümler ve mecazlar kullandı.
Il utilisait comparaisons et métaphores en parlant de Valerie.
Sence Blunt, kadının ona geri dönmesini sağlayacak ne söylemiş olabilir?
Qu'a-t-il dit pour qu'elle lui revienne?
Rahip Blunt'ın sahip olduğu gücü merak ediyoruz.
Nous nous interrogions sur le Révérend Blunt.
sahip Blunt'la beraber orada olun ve taraf olun.
Avec le Révérend Blunt et vous prendrez position.
- Carry, Blunt ve Schrantsky'yi buluşturman gerekiyor. - Oh, hayır, olmaz.
Tu vas présenter Blunt et Elliot.
Alan Blunt.
Voici Alan Blunt.
Amcam emniyet kemerini daima takardı, Bay Blunt.
Mon oncle mettait toujours sa ceinture, M. Blunt.
James Blunt!
Qui est-ce? James Blunt.
Size bir şey sorayım, Bay Blunt.
J'ai une question, M. Blunt.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]