Bozulmuş traduction Français
1,790 traduction parallèle
Bozulmuş olabilir.
Il est peut-être tout simplement fichu.
- Bozulmuş her halde.
- Merde!
- Kim ne bozulmuş?
- Qu'est-ce qu'il y a?
Bozulmuş.
C'est périmé.
Bozulmuş mu?
Elle est brisée?
Biz burada bozulmuş polisleri hoş karşılamayız.
Ici, on n'aime pas les policiers corrompus.
Bozulmuş mu?
Une panne?
Kapı zilin bozulmuş.
Ta sonnette, elle déconne.
Steve, beni bozulmuş süt gibi fırlatıp attı.
Steve m'a abandonné comme une vieille chaussette.
Tuvalet bozulmuş.
Les toilettes fuient.
- Stop lambanız bozulmuş.
- Votre feu arrière ne marche pas.
Az önce Owen aradı. Kombi bozulmuş.
Owen vient de m'appeler.
Barut bir tür yağla bozulmuş.
La poudre était dégradée par une sorte d'huile.
Tuvalet... bozulmuş da.
Les toilettes ne marchaient pas bien.
- Yangın söndürme cihazı bozulmuş, etrafı batırdı.
Un extincteur s'est déclenché et a tout arrosé. Ils nous ont tous renvoyés à la maison.
Buck böyle, sanki bozulmuş, şımartılmış bir köpek.
Buck, est un... un chien gâté et dorloté qui passe une belle vie dans une grande maison, en Californie.
Dünya çok bozulmuş değil mi?
Le monde est vraiment fou.
- Hayır. Anatomisi çok bozulmuş.
- Non, non, anatomie trop déformée.
- Bu mu? - Evet, alım sırasında tamamen bozulmuş.
Ca a été endommagé lors de l'interception des données.
O süt bozulmuş.
Euh, ce lait est pourri.
Neden bozulmuş olabileceğini merak ediyorum Christine.
Je me demande pourquoi elle serait contrariée, Christine.
Genç yetişkin erkek, kimlik doğrulamak için ceset çok bozulmuş.
Homme jeune adulte, un corps trop décomposé pour avoir une identité correct.
Şu ana kadar böylesine az bozulmuş ya da ölüm saatine bu kadar yakın kalıntılar bulunamamıştı.
Jusque-là, on n'avait pas retrouvé de restes si intacts ou proches du moment du décès.
- İmparator Klodiyüs bir tabak bozulmuş mantar yediği için ölmüştü.
Je vois. L'empereur Claudius est mort de champignons peints.
Sesin bozulmuş.
Ca a massacré ta voix.
Bu bira bozulmuş.
Non, cette bière pue.
Michelle'e her ne yaptıysan, konuşamayacak kadar siniri bozulmuş durumda umarım yaptığından utanıyorsundur.
Peu importe ce que tu as fait pour que Michelle t'en veuille, j'espère que tu as honte de toi.
Ama sonra kendimi bozulmuş hissetmeye başlıyorum çünkü çünkü ben bundan daha fazlasıyım.
Mais là... Je commence à avoir l'impression qu'on a une vision déformée de moi. Parce que je suis plus que ça.
Bu sikimin aptal, bozulmuş dünyası.
On vit dans un monde pourri.
- Sistem bozulmuş, Lee.
- Le système est détraqué, Lee.
Aslında şu soyu bozulmuş Siyahlar öldürdü.
D'un point de vue pratique, il l'a été par ces dégénérés de la Cour Noire que tu as rémunérés en 3e Œil.
Tavuğun tadı bozulmuş. Geri gönderttim.
Le poulet est pas cuit, je l'ai renvoyé.
Babası bir anda dört haftalığına buraya bırakıverdi Böylece doktorlarıyla ayak bağı olmadan hoşça vakit geçirebilecek. Ve bozulmuş damak tadını Kenya'da düzeltebilecek.
Son père le laisse quatre semaines pour aller avec ses potes de Médecins sans Frontières opérer des palais fendus au Kenya.
Bu bir ülke dolusu bozulmuş küçük ateş canavarları için ne yapabilirsin ki?
Que veux-tu faire pour un pays de petits monstres pervers du Feu?
Mezuniyet balosu kıyafeti içinde bozulmuş bir arabada bekleyen hamile kız figürü, şehir efsanelerinin başlangıç noktası olur.
- Non, merci. Une fille enceinte en robe de bal et une voiture en panne, c'est ce qui lance une légende urbaine.
Bu eski ve rengi bozulmuş.
C'est vieux et décoloré.
Bozulmuş veya olayın farkında olmayan ruhların içine saklanmıştır.
Elle est soit enfouie dans l'âme de ceux qu'elle a corrompus, soit non encore parvenue à maturation.
Kapı zili yine mi bozulmuş?
Quoi, ma sonnette est encore en panne?
Presi bozulmuş.
La pression ne marche plus.
Gördüğün gibi, yaranın etrafındaki doku çok fazla bozulmuş.
Comme vous pouvez le voir, les tissus entourant la blessures étaient dégradés.
- Demek ki uçakta bozulmuş!
- Ils ont été abîmés dans l'avion!
Arabası bozulmuş bir herife yardım etmek için neden durayım ki?
Pourquoi j'irai aider le premier con en panne?
Madem sordunuz ; yaşlı midem gardiyanın getirdiği bozulmuş yiyeceklerle baş edemiyor.
Vous savez, mon vieil estomac supporte mal la nourriture fétide que m'apporte mon geôlier.
Keşişler ve birçok yer ahlaki yönden o kadar bozulmuş ki komisyon üyeleri, reform yapmak için umutlarını kaybetmişler.
Les moines, dans bien des endroits, sont si dépravés, si licencieux, si corrompus, que vos commissaires désespèrent d'obtenir une parfaite réformation.
Size katılıyorum. Katolik Kilisesi bozulmuş. Düzeltilemez durumda.
L'Église catholique est corrompue, ne peut être rachetée.
Beyler, kötü haberleri dağıtmaktan nefret ediyorum. Vites sistemi bozulmuş.
{ \ pos ( 192,235 ) } Je déteste annoncer les mauvaises nouvelles, mais elle est fichue.
Senin için onu düzelteceğiz çünkü bozulmuş.
On va juste le réparer, parce qu'il est cassé.
Bu kasabadaki herkesi tanırım o yüzden buraya gelip kütüphaneyi kullanıyorlarsa bunun tek sebebi kablonun bozulmuş olmasıdır.
Je connais tout le monde en ville et ils ne viennent à la bibliothèque que quand la télé est en panne.
Bozulmuş bir yiyecek gibi kokuyor.
Ça sent la nourriture pourrie, ou autre chose.
Alarm'ım bozulmuş, telefonumu da bulamadım.
Mon réveil est cassé et j'ai pas trouvé mon téléphone.
Morali bozulmuş bir arkadaşın gibi. Onu biraz neşelendirebilir misin?
Une amie un peu déprimée à qui tu montrerais ton soutien?