Brança traduction Français
51 traduction parallèle
Brança geç kalacağız.
On va arriver en retard pour le brunch.
Sanatçı dostlarınla çıkacak, brança mı gideceğim?
Sortir avec tes amis artistes? Bruncher?
Michael, Sally Sitwell'le brança çıkmıştı.
Michael prenait un brunch avec Sally Sitwell.
Ben de tam brança gidiyordum ve bu kağıt işlerini sana bırakırım diye düşündüm.
J'allais à un brunch et j'en profite pour déposer ceci
Mike'la biz tam barbekücüyüz. Brança bayılırız.
Mike et moi, on n'est pas trop barbecue, on préfère les brunchs.
- Hadi branç için bir yerlere gidelim. - Bayılırım brança.
- On brunche à l'Entrepôt.
Onu bizimle brança çağırarak cesur bir adım attım.
J'ai eu l'audace de l'inviter à déjeuner.
Beni brança çağırdığınız için gerçekten teşekkür etmek istiyorum.
Merci de m'avoir emmenée à un brunch.
Normal insanlar gibi normal şeyler yapamaz mıyız? Mesela brança gitsek?
On peut pas faire un truc normal comme les gens normaux genre allez prendre un brunch?
Bunu söyleyince çok zoruma gidiyor çünkü böyle deyince birlikte brança gitmek isteyen kızlara benziyorum.
Et ça me fait sentir très stupide de te dire ça, parce qu'on dirait une fille qui veut, genre, allez bruncher.
Brança gitmeyi gerçekten istemiyorum. Alışveriş yaparken yanımda beklemeni ya da arkadaşlarımla tanışmanı istemiyorum.
Et je ne veux vraiment pas aller bruncher, et je ne veux pas que, genre, tu restes assis sur le canapé quand je fais du shopping ou, genre, même rencontrer mes amis.
Ve biz bunu, bir brança gidip benim yeni sex yanlısı hayat tarzımı konuşarak kutlayacağız.
Et célébrons ça en allant bruncher et parler de ma nouvelle vie sexuelle positive.
İnsanların brança gittiği ve sırlarını saklamak için öldürmediği normal bir hayatım var.
C'est une existence normale, où les gens brunchent et ils ne tuent personne pour garder leurs secrets!
Pazar günü brança gidelim diyorduk ya...
On devait aller à ce brunch dimanche...
O yüzden brança gideceğiz sonraysa ben doğruca spaya gideceğim.
On va donc aller bruncher, puis j'irai directement au spa.
Bir seferinde, mesaj attı bana "N'aber kızım, brança gidelim mi" diye.
Une fois elle m'a envoyer un sms, "Yo meuf, tu veux aller manger?"
Branca Adası'yla ana kara arasındaki kanala doğru yol alıyoruz.
Nous sommes à l'entrée du channel qui sépare le continent de l'île de Baranka
Biliyorum efendim, ancak... Branca Adası size bir şey ifade etmiyor mu?
- Je le sais bien, Monsieur, mais cette île de Baranka ne vous dit rien?
Karşınızda Zaroff, piyano kralı Branca adasından sesleniyor.
Et voici Zaroff, le roi du clavier! En direct de son île de Baranka
Bay Branca geldi mi?
M. Branca est là?
Bay Branca, yıllardır görüşmedik.
M. Branca, on ne vous voit plus.
Branca, Bill Fallon'u tutmuş.
Branca a pris Bill Fallon.
Buzlu bir Fernet Branca alacağım.
Je voudrai une Fernet Branca sur glace.
Diego Emanuel, yaş : 13, anne adı : Marcelino dos Anjos, baba adı : bilinmiyor.
Diego Emanuel, 13 ans, père inconnu, parc Agua Branca, exact?
Lavabonun yanındaki mutfak dolabında bir şişe Fernet-Branca ( bir italyan içkisi ) olacaktı. Bir yudum alsam.
- Dans le petit placard de la cuisine à côté de l'évier il y a une bouteille de Fernet-Branca.
Bana bir içki ısmarlar mısınız?
Vous me payez un Fernet-Branca?
Ralf Brenka'yı hatırlıyor musun?
- Carl Erskine était un dur à cuire. - Et Ralph Branca?
Eve gidip Branca Amcayı aramanı istiyorum.
Va chez moi, appelle Oncle Branca.
Sara, Branca bizi koruyacak.
Branca s'occupera de nous.
Ona ne olduğunu bilmiyoruz Branca.
On ignore ce qui lui est arrivé.
Branca tepede.
Et une lancée Branca.
Kayıtsız bir şekilde eski oyun alanlarının yıkılışını seyrediyorlar.
Tommy Holmes, Ralph Branca et Carl Erskine, assistent, stoiques, à la démolition de leur cour de récré.
Ben "Fernet" içiyordum.
Je bois un peu de Fernet-Branca, ça requinque.
- Branca.
- Salut, Branca.
Bronco nerede?
Où est Branca?
- Seni gördüğüme sevindim.
Content de te voir. Voici Branca.
- Bu Branca. Lisanslı hemşiredir.
C'est une infirmière agréée.
Fernet Branca.
Fernet Branca.
Fernet Branca'n var mı?
T'as du fernet-Branca?
- Fernet Branca. Yeni bir şişe almam lazım.
- Du Fernet-Branca, il m'en faudrait une bouteille.
- Bu yaşlı kız bir Fernet Branca.
- C'est le fernet-Branca de la vieille.
Kahretsin, Fernet Branca!
Oh merde, la bouteille de Fernet-Branca.
Fernet Branca'nızla beraber yarın yine geleceğim.
Alors voilà Lucienne, on va se revoir demain parce que demain on va vous apporter la bouteille de fernet-Branca.
Fernet Branca benim sana ikramım olsun.
Ben tenez, la bouteille de fernet-Branca ben, je vous l'offre.
Bak!
- Tu vas me goûter ça fernet Branca C'est quoi?
Branca atış yapıyor.
Branca lance.
Branca eğiliyor.
Branca lance.
Her akşam oraya gittim ve Fernet Branca sipariş ettim.
Chaque soir, je m'asseyais là et je commandais un Fernet Branca.
Burada da Tony Branca var.
Ah! Voici Tony Branca.