English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ B ] / Brüle

Brüle traduction Français

25 traduction parallèle
Bu bebeği yaşlı adamın suratına dayamak için sabırsızlanıyorum.
Je brüle de lui envoyer en pleine poire, au vieux!
Anne, popom yanıyor.
Maman, ça brüle.
Yanıyorum!
Je brüle!
Taze kuşkonmaz ve kuşbaşı ardından krem brüle'li yeni çıkmış patatesler. Lütfen.
Asperges fraîches, et poivrons farcis, gâteaux avec crème Brullée, suivis de s'il vous plait.
Tatlı olarak da "krem brüle".
Puis "crème brûlée".
Size tatlı getirdim, krem brüle.
Je vous ai apporté de la crème brûlée.
Gece yarısından az önce oda servisinden krem brüle istenmiş.
Ils ont une facture du room-service... crème brûlée juste avant minuit.
Biraz krem brüle'den konuşalım.
Parlons de crème brûlée.
Krem brüle'yi bu odaya getirdim.
Voilà la chambre. C'est ici que j'ai apporté la crème brûlée.
Krem brüle zamanı olmadığını düşündüm. Döndüm. Daha sonra tekrar gittim.
J'ai compris que c'était un mauvais moment pour apporter la crème brûlée, donc je suis parti et je suis revenu plus tard.
Bir sporcunun krem brüle yapabileceği bir yer.
Où un athlète peut cuisiner une crème brûlée sublime.
- Travma 3'teki adam krem brüle yaparken parmaklarını yakmış.
- Le type en 3 s'est brûlé les doigts en faisant une crème brûlée.
Julia, cilt kanseri, krem brüle ve Diyabetik Ketoasidoz, Chaz... bir grup potansiyel tıp öğrencisi bugün mülakatlar için geliyor, Dr. Anspaugh benden onlara etrafı göstermemi istedi, ama hem ben bunu hiç istemediğimden... hem de sen buranın marka yüzü olduğun için, sen seçildin.
Julia, leucémie cutanée, crème brûlée, et l'ACD, Chaz... de futurs étudiants en médecine viennent pour leurs entretiens, et le Dr Anspaugh m'a demandé de les faire visiter, mais comme j'y tiens pas
Bütanı neden krem brüle için harcadım ki? Zoe, biraz daha fişek var mı arka tarafa bakar mısın lütfen?
On pourrait peut-être inverser le courant neuronal...
- Yüreğimde, yüreğimde!
C'est mon coeur qui brüle, voyons!
Ağlayankaya, tütsüyü yak!
Roche Pleureuse, brüle l'encens.
Garson, şeker kaplı ördek ve Rocco Dispirito'nun kabaklı gnocchi'sini getirmek üzereydi. Langoustine ve lavantalı krem brüle de cabası.
{ \ pos ( 192,220 ) } Le serveur allait apporter le confit de canard en croûte, les gnocchis au potiron, sans oublier la langoustine et la crème brulée à la lavande.
Ya da bir omlet gibi yenebileceksin ya da krem brüle gibi.
Ou te manger, comme une omelette ou une crème brûlée.
Krem brüle zamanı.
C'est l'heure de la crème brulée!
Krem brüle servis etmiyoruz diye ki bu arada, hiç de güzel değildi.
Ce n'est pas parce qu'on ne sert de crème brulée qui d'ailleurs n'était pas si bonne
- Midem yanıyor.
- Ça me brüle.
Diğerleri Fesleğenli Kivili Zeytinyağlı, Krem Brüle...
On a... Kiwi, huile d'olive et basilic déshydraté.
Yanmış ağaç.!
L'arbre brülé!
Yanmadın, değil mi?
Tu n'es pas brülé?
Bombaların ikinci kuyrukluyıldızı paramparça ettiğini milyonlarca küçük buz ve kaya parçasının atmosferimizde zararsızca yandığını ve gökyüzünü bir saat aydınlattığını seyrettik.
Nous avons vu la seconde comète exploser en millions de débris de roches qui ont brülé dans l'atmosphère illuminant le ciel pendant une heure.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]