English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ B ] / Bu benim babam

Bu benim babam traduction Français

459 traduction parallèle
Bu benim babam... meşhur Joshua Farrelly.
Voilà mon pêre, le célèbre joshua farrelly.
Bu benim babam. Doktor Chung.
Voici mon père, le docteur Chung.
Bu benim babam.
C'est mon père.
Bu benim babam. Bu da...
Voici mon père, monsieur...
Aman Tanrım, bu benim babam.
Incroyable, on dirait mon père!
Marta, bu benim babam!
Marta, c'est mon papa!
Bu benim babam.
Cet homme est mon père.
Sahip Harvey, bu benim babam.
Missié Harvey, voici mon père.
Bu benim babam Sahip Brent. O özgür bir adam.
C'est mon père, missié Brent... c'est un homme libre.
Bu benim babam.
C'est papa.
Bu benim babam.
C'est mon papa.
Bruce, bu benim babam.
Bruce, je te présente mon père.
Bu benim babam.
Voici mon père.
Bu benim babam.
C'est mon père
Ve dedim ki, "Al, bu benim babam."
Et j'ai dit, Al, voilà mon père.
Bu benim babam... savaşta öldü...
Papa... est mort au champ de bataille.
Hayır, tamam. Bu benim babam.
Non, c'est O.K. C'est mon père.
Bu benim yatağım, ama burası ne tapınak ne de babamın sarayı.
C'est mon lit, mais ce n'est pas le temple ni le palace de mon père.
Bu benim tabutum, babam bunu benim için hazırlattı.
C'est mon cercueil, fabriqué par mon père en préparation de ma mort.
Babam şehir dışında, bu benim için bir fırsat.
Comme mon père est en voyage, c'est ma grande chance.
Bütün bu mobilyalar benim. Bu Çin porseleni ve danteller de. Babamın bana bıraktığı 50 altını unutmayalım.
Ce mobilier est à moi, ainsi que ces porcelaines, ce linge, 50 livres d'or que mon père m'a laissé, le voile de mariée de mon aïeule, ses peignes et ses boucles... et 30 autres livres en billets,
- Ama bu ancak benim büyük babam olur!
Oui, moi. Mais c'est un grand-père.
Ama babamın bir haftalık maaşıydı. Bu yüzden altın dansçı ile benim aramda her zaman kocaman bir vitrin camı oldu.
Mais elle coûtait une semaine du salaire paternel, donc Danseuse Dorée et moi étions toujours séparés par une grande vitrine.
Ama ona dedim ki "Anne, bak. Eğer Bay Blackwell'den bir sözleşme istersen iyi olur çünkü ben ağabeyim, ve biliyorsun Babam bu çiftliği benim almamı isterdi."
Mais je lui ai dit : "M'man, tu devrais obtenir un papier de ce M. Blackwell, parce que je suis l'aîné et tu sais que papa voulait que j'aie le ranch."
Uygun olmadığım işleri yaptığım için, bu benim cezamdır ve babamın işlerini ihmal ettiğim için.
C'est ma punition pour avoir fait ce qui dépasse mes compétences, et d'avoir négligé les affaires de mon père.
Uygun olmadığım işleri yaptığım için, bu benim cezamdır ve babamın işlerini ihmal ettiğim için.
C'est ma punition, pour avoir fait ce qui dépasse mes compétences, et avoir négligé les affaires de mon père.
Emir emirdir. Beni üzen, babamın benim yüzümden bu hallere düşmesi.
- Désolé, ce sont les ordres.
- Mary, bu da benim babam. - Memnun oldum, Bay Rutland.
Je te présente Mary Taylor.
Benim babam ağır siklet dünya şampiyonu, bu durumda baban ne yapabilir?
Il est champion du monde poids lourd. Il aurait bonne mine, ton père!
Benim babam işte bu.
J'ai pas d'autre papa!
- Bu da benim babam, sanırım.
Lui, c'est mon père.
Bu adam benim babam olabilirdi!
Cet homme est peut-être mon père!
Apollo, bu adam benim babam olabilirdi!
Apollo, cet homme est peut-être mon père!
Bu benim babam, bu da Emilio
C'est mon père, Emilio, c'est...
Bu, benim babamın samuray yaşamını bırakıp, bir şeytana dönüştüğü andı.
C'est ainsi que mon père abandonna sa vie de samouraï et devint un démon.
Eğer benim sevgili babam vasiyetine o garip şartı koymuş olmasaydı bu kötü durumda olmazdın.
Ma foi, s'il n'y avait pas eu ce cher papa et ses lubies testamentaires, tu n'en serais pas là.
Annemin habersiz oluşu bende şüphe uyandırdı. Bu kadının isminin ardında, babamın gizlediği benim bilmediğim bir şey vardı.
L'ignorance de ma mère me donna l'impression que derrière le nom de cette femme, mon père gardait quelque chose d'inconnu.
Onu az kalsın öldürecek olan babasını bu kadar önemsemesi beni şaşırtmıştı. Oysa üç yaşımdan beri bana fiske vurmayan babam benim umurumda bile değildi.
Comment pouvait-il se soucier autant de son père qui l'avait presque tué, moi qui ne me souciais pas du mien qui ne m'avait pas touché depuis tout petit.
Buna hakkı olduğunu söyledi çünkü o benim babam, ben de onun kızıymışım ayrıca karnımı doyurup, evinde barınmamı sağlamış bu yüzden de ne isterse yapabilirmiş.
Il avait le droit de voir parce qu'il était mon père, qu'il me nourrissait et que je vivais sous son toit. Il pouvait faire ce qu'il voulait.
Bu, benim babamın sesi.
Écoute, c'est la voix de mon père.
Benim büyük büyük vs. babam, bu grubu... 1812'in aralığında kurdu.
Mon arrière, arrière, etc., grand-père l'a créé en 1812, début décembre.
Diyelim ki babam adil bir karşılık... verdi, bu benim isteğime aykırıdır. Ben İngiltere'den anlaşmazlık dışında bir şey istemiyorum.
Dites-lui que si mon père accepte sa requête, c'est contre ma volonté... car je désire plus que tout une querelle avec l'Angleterre.
Bu benim annem. Bu da babam.
Ma maman, Mon papa,
Benim salak babam bana bu kısa dalga radyo setini aldı... böylece sadece doğudaki arkadaşlarımla konuşabilecektim.
Mon connard de père m'a offert cet émetteur radio... pour pouvoir parler à mes amis de la côte Est.
Bu zenci caddenin aşağısında babam ve benim karşımda oturuyor.
Ce nègre habite dans ma rue.
Benim babam parası olmayan insanlara para veriyor... sonra bu insanlar bu parayı kullanıyor... sonra başka para geri veriyorlar... ve ona aynı miktardaki parayı... babama geri veriyorlar.
Mon papa donne de l'argent aux gens qui n'ont pas d'argent. Les gens se servent de cet argent, puis ils rendent un autre argent - et ils remboursent la même somme d'argent à mon papa.
Böyle yapıyorum, çünkü bu benim tarzım. Babamın tarzı da buydu.
Je fais ce que je fais parce que je suis comme ça.
Bu inanılmaz bir rastlantı, fakat yanlışlıkla babanı öldüren avcı... Henry Pfaffenbach'dı, benim babam.
C'est une coïncidence incroyable... mais le chasseur qui a tué ton père par erreur... était Henry Pfaffenbach, mon père.
Bu bey de, benim babam.
Voici mon père!
Yazmayı öğreniyorum ama şimdilik bu mektubu, babam benim için yazıyor.
J'apprends à écrire mais papa écrit cette lettre pour moi.
Sadece bu değil. Ne olduğunu tam olarak söyleyemem ama o benim babam değil. Biliyorum kulağa delirmişim gibi geliyor, ama bu doğru.
Je n'arrive pas à mettre le doigt sur ce qui cloche, mais je sais que ce n'est pas mon père.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]