English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ B ] / Buzzer

Buzzer traduction Français

104 traduction parallèle
Aptal deme onlara. Bay Buzzer seni sokar.
Ne les traite pas de débiles, sinon M. Buzzer va te piquer.
Bay Buzzer'a hedef göstermemek için.
Pas pour servir de cible à M. Buzzer.
Evet. Buzzer da yanında.
Oui, et Buzzer!
Winter, Chico, Buzzer, Burt ve Lydia... Herkes evine döndü. Hikâyenin bittiğini düşünüyorlardı.
Winter, Chico, Buzzer, Burt et Lydia rentrèrent tous, croyant l'histoire terminée.
Şaka aleti.
Le coup du buzzer.
Tanrım, onun yerine bir uyarı cihazı alamaz mıyız?
on pourrait pas la remplacer par un buzzer?
Baksana, gülme taklitleri, su fışkırtan çiçekler, aptalca!
J'veux dire, les buzzer, les fleurs qui éclabousse? ça craint. Ou est la base?
Ve onun, o sinyal yayan alet şeyi vardı.
Et il avait ce buzzer.
- Buzzer değil de Woodysek?
Pas des Buzz, des Woody.
Parmaklar düğmelerde.
Mains sur le buzzer.
Lucas Scott'ın üçlüğünde başarı var. Ve Tree Hill kuzgunları hâlâ yenilmez durumdalar.
Lucas Scott avec un tir à 3 points sur le buzzer, et les Tree Hill Ravens sont toujours invaincus!
O yüzden hazır olun, çünkü pazartesi geceleri bütün dünya bir erkeği, bir kadını ve bir düdüğü izleyecek!
Préparez-vous car lundi soir, le monde entier regardera un homme, une femme et un buzzer.
Şu vızıldayan şeyde bir leke vardı.
Il y avait une tache sur mon buzzer.
Orada öylece dikilip, zil sesini duyana kadar bir şeyler saçmaladı ama
Il restera là à tourner autour du pot et à bafouiller... jusqu'à ce que le buzzer le sauve.
Daha popüler, daha yakışıklı, - - sörften anlıyan birinin. Ve sizi geride kulaklarınızda maçın bitiş zili gibi çınlayan bir pişmanlıkla ve boş ellerle mi bırakacak?
Quelqu'un de plus populaire, de plus beau... si possible, un surfer... vous laissant vides et furieux avec ce buzzer final plein de regrets sonnant dans vos oreilles?
Daha kötüsü de olabilirdi eğer Paul bu kadar çabuk küfür sinyali vermeseydi.
Ça aurait pu être encore pire si Paul n'avait pas assuré avec le buzzer à insultes.
Son saniye basketi, oyunu kazandıran atış.
Le panier de la victoire sur le buzzer. - Ouais, ouais.
Evet, Buzzer-yenici ünvanını aldılar ve şampiyon oldular.
Ils ont gagné à la dernière seconde.
"Zili duyduğunda, bitişe on dakika kalmış demektir."
POUR SON PLAISIR ( À LUI ) "Et quand vous entendez le buzzer, il reste 10 minutes pour finir."
Şu elektrik çarpan şeylerden de kullandın mı?
Il avait pris la bague-buzzer, aussi?
Alarmı aklından bile geçirme.
Ne pensez même pas à propos du buzzer.
Alarmdan uzak dur, tamam mı?
Éloignez-vous de le buzzer putain, ça va.
Tam da zilin üzerine.
Pile au buzzer.
- Sen mi basıyorsun, Caspar?
- Vous appuyer sur le buzzer, Caspar?
Ve bu kelimelerden birini kullanırsan o zaman yanarsın.
et si vous dîtes un mot Taboo... - vous vous faites buzzer.
Brad, neden sen anneni kontrol etmiyorsun bende zamanı tutarım.
Brad, tu t'occupes du buzzer... - et je m'occupe du temps.
- Bu şekilde düğmeye basmak zorunda değilsin.
- Inutile de me buzzer comme ça, Brad.
Ben kontrol ederim.
Je fais le buzzer.
- Paula sen kontrol eder misin?
- Pollie, vous pouvez faire le buzzer?
Hepimiz bu lanet olası Youtube'ta görüneceğiz.
Ça va buzzer grave sur YouTube!
- Zımbırtı ötmedi.
- Le buzzer n'a pas buzzé.
Vızvız tanıtım anlamına geliyor. Çan sesi 40 yaşından fazla kadınlar. Islık koca memeliler için.
Le buzzer pour les images d'amateurs, le tintement pour les femmes mûres, le sifflet pour les gros seins et les cloches pour les ménagères sodomisées,
Eller butonun üzerinde, ilk soru geliyor.
Doigts sur le buzzer, voici la 1re série.
Bir kaç güzel dönüşle... ayağı muhtemelen bin parçaya bölünecek... şampiyonumuzun ayağı düzelecek ve elektrikli zili zamanında çalacak.
Juste quelques tours et sa cheville devrait exploser en mille morceaux, à moins que... notre champion... surmonte sa peur et appuie sur le buzzer à temps.
Bence bu oyunun sonundaki ikaz zili.
Je pense que c'est le buzzer à la fin de la partie.
Elektrik verici ile kaşıntı tozu arasında bir bağlantı var mı?
Il y a un lien entre le buzzer et le poil à gratter?
Sonra kaşıntı tozu, elektrik verici ve yüzü donan adam hepsi 3 km civarında.
La poudre à gratter, le buzzer électrique. Tous dans un rayon de 2 km.
Diş perisinin Belushi gibi olduğunu düşünüyor. Oyuncağın gerçekten elektrik çarpacağını sanıyor. Sonra birden oluveriyor.
Sa fée des dents ressemble à Belushi, le buzzer électrocute vraiment.
Adamın biri aradı ve o sana Can koç artık cennette dedi... ve bende cenneti Navi'de bulmak istedim, yani ziyarete gidebilirsin.
- Un homme a appelé. Ton ami le Coach Buzzer est au Paradis. Je cherchais le Paradis pour que tu ailles lui rendre visite.
Can koç babacığının hayatında önemli biriydi.
Le Coach Buzzer a beaucoup compté dans la vie de papa.
Şimdi cennetteki takımı yönetiyor.
Buzzer entraîne l'équipe du Paradis, maintenant.
Koç Robert Ferdinando, bir hizmetçiydi.
Le Coach Robert Ferdinando Buzzer était gardien de profession.
Hoşçakal, arkadaşım. Bilge insan. Son düdük çalıcısı.
Adieu... l'ami... le conseiller éclairé... l'homme-buzzer!
Son saniye burada, Denemesini isterdim.
Si le Buzzer était ici, il me dirait d'essayer.
Yine bir şeyler arıyor sanırım.
Elle tâtonne toujours pour le buzzer.
Geriye bir tek elektrik veren alet kaldı.
Il manque plus qu'un buzzer.
Kafasına göre öten bir makine işte.
Un buzzer aléatoire.
Bay Buzzer?
M. Buzzer?
Japonlara bağırmak!
"BUZZER À INSULTES" Hurler sur des Japs!
Koç bundan utanç duymalı.
- Le Buzzer aurait honte de moi.
Bucs kazandığında mukayese yapalım tamam mı?
a battu Jenkins au buzzer?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]