Cafer traduction Français
58 traduction parallèle
Ne bir işim, ne amacım ne de bir planım vardı. Baş vezirim Cafer her zaman halkımla aramdaydı.
J'étais sans projets, sans buts, car mon grand vizir Jaffar s'interposait entre moi et mon peuple.
Şu deli adama gelince, büyük sultanımız Cafer merhametli davrandı. Yalnızca kafası.
Quant au fou, notre sultan est généreux, seulement la tête.
Artık yeni kral var, Cafer.
Jaffar est le nouveau roi.
Cafer benim için ortalığı bu kadar velveleye vermez. Bütün muhafızlarını peşimden yollamaz.
Jaffar n'aurait jamais envoyé toute la garde pour moi tout seul.
Ertesi gün, hile ile tahta geçen Cafer, Basra sultanını ziyarete gelir.
Le lendemain, Jaffar l'usurpateur rendit visite au sultan de Bassora.
- Cafer!
Jaffar!
Her zaman Cafer.
Toujours et encore Jaffar.
- Onunla, Cafer'la gemide.
- Où est-elle?
Babab, Cafer'la Bağdat'a gitmek istemiyorum. - Ama tatlım -
Je ne veux pas aller à Bagdad avec Jaffar.
Peki sen kimsin? cafer.
- Et toi, qui es-tu?
El-hadi Cafer.
- Je m'appelle Kader, Saari Kader.
Cafer senin grevden yana olmadığını söyledi.
Djafar m'a dit que tu n'étais pas d'accord avec cette grève.
Cafer.
Djafar,
Git Cafer'e teslim olmasını söyle yoksa evi, içindeki herkesle beraber uçuracağız. Evinin uçmasını istemiyorsan onu ikna etmeye çalış.
Alors maintenant tu vas monter les escaliers et tu diras à Djafar que s'il ne se rend pas nous ferons sauter la maison et tous les gens avec, essaie de le convaincre, si tu veux garder ta maison.
Cafer! Zekiye yukarı geliyor! Yerinde olsaydım ateş etmezdim.
Djafar, fais bien attention, c'est Zakia qui va monter, à ta place j'éviterais de tirer.
Cafer.
Djafar!
Çaylar ne oldu Cafer Bey?
Où est le thé, serveur?
- Cafer olmalı.
- C'est Jafar.
Allah O'na bu sözleri ilettiğinde, sen orada mıydın Cafer?
Etais-tu présent, Jafar, quand Dieu lui a parlé?
Hani Muhammed'in mucizeleri nerede Cafer?
Où sont les miracles de Mahomet, Jafar?
Cafer.
Jaffer.
Nasılsın Cafer?
Comment vas-tu, Jaffer?
- Cafer'de. Kendisi uçakta.
- Jaffer, dans l'avion.
Cafer ibn-i Halil, "Dağları aşta gel!"
Jaffer Iben Khalil, "Descends de la montagne!"
Cafer ibn-i Halil.
Jaffer Iben Khalil.
Cafer ve kötülükleri yokken... Herkes mutlu...
Sans Jafar pour gâcher le palais, tous sont satisfaits.
YAPIMCI VE YÖNETMEN CAFER PANAHİ
Réalisation, montage et production
Cafer çok belalıydı.
Jafar déchirait bien.
Yasemin zorla Cafer ile evlendirilmeden önce.
Sinon Jasmine va épouser Jafar!
Cafer!
Jafaar!
Cafer. Beni de götürsene.
Jafaar... tu peux pas m'emmener?
Ama şimdi Cafer'in önünde diz çöküp af dileyeceksin.
Mais tu fais moins le malin maintenant devant Jafaar.
Cafer domuzlarınız olduğunu biliyor.
Jafaar sait que vous avez des cochons.
Cafer domuz kokusu alıyor.
Jafaar sent les cochons...
Cafer'in her şeyden haberi var.
Jafaar sait tout.
Benim adım Cafer.
Je suis Jafaar.
Cafer'in sana bir sürprizi var.
Super Jafaar a super surprise pour toi!
Dinle Cafer.
Jafaar...
Cafer mümkün değil böyle bir şey yapmaz.
Jafaar n'a pas pu commettre ça.
Çünkü onun dedesinin lakabı da Eşekçi Cafer'di.
Son grand-père était surnommé Cafer l'ânier, vous voyez.
- Ne Cafer?
- Cafer quoi?
- Eşekçi Cafer derlerdi.
- Cafer l'ânier.
- Biz buna "Sıçtı Cafer, bez getir!" durumu diyoruz.
D'où je viens, on dégage ses fesses fissa. Ah vraiment?
Cafer.
Jafar.
Kusura bakma Cafer, seni içeri davet edemedim.
Pardon de ne pas t'avoir proposé de monter.
Sadece bu yüzden değil Cafer.
Il n'y a pas que ça.
- Bu gece Cafer.
Ce soir, Jaffar. Ce soir, mon roi.
Cafer!
Jaffar!
- Evet. Cafer.
Oui, Jaffar.
Her zaman Cafer.
Encore Jaffar...
Sonra da Cafer.
Ensuite, Jafar.