Cama traduction Français
646 traduction parallèle
Bir yüzükle cama kazınmış harfler bunlar.
Des lettres... gravées dans le verre.
Bakalım o cama adını kazıttıracak ne işler yapmış.
On va voir ce qu'il fait sur cette vitre.
Cama bir ilan asmışlar, "Kendi bohçanızı getirin, % 20 kazanın."
Ils ont un panneau : "Ici, économisez 20 %."
Cama çakıl taşı atarsan insanlar dolu yağdığını düşünür ve pencerelerini kapatmaya gelir.
Si je jette du gravier contre sa fenêtre, il pensera qu'il grêle et viendra la fermer.
Şu cama bakın.
Regardez cette fenêtre.
Cama vurunca pencereyi aç.
Quand je frapperai à la fenêtre, ouvre.
Bir sürü ağaç dallarını uzatıp cama vuruyorlar içeri girmeye çalışıyorlar.
Trop d'arbres. Ils étendent leurs branches, frappent aux fenêtres, essayent d'entrer.
Ve cama çarpan yağmurun sesi insanı orada bulunduğuna memnun ediyordu. Yakala.
La pluie battante vous faisait vous sentir bien.
Sadece bir böcek. Cama yapışmış.
Non, ce n'est qu'un insecte, écrasé sur le pare-brise.
Ön cama St. Christopher madalyası asıyoruz.
Christophe sur le pare-brise.
Parmağıyla cama bir isim yazıyordu.
Il a écrit un nom dessus avec son doigt, comme ça.
Bu akşam cama bak öyleyse.
Regardez la fenêtre ce soir.
- Cama bakacağım!
- Je regarderai la fenêtre!
Cama bakaca...
Je regarderai la fenê...
Cama bakacağım!
Je vais regarder à la fenêtre!
Vitray cama odaklan kamera 2.
Restez sur le vitrail caméra 2.
Bir parça renkli cama bakmak gibi.
Comme dans un miroir.
Bir de cama yapışmanıza gerek yok!
Ne collez pas à la vitre!
Sence kum cama mı dönmüş?
Pensez-vous que le sable s'est transformé en verre?
Mazgallarda duranların hedefi yok. Ön cama gelip kuzey duvarına destek versinler.
Que les hommes de l'infirmerie... se postent aux fenêtres pour soutenir le rempart nord.
Sen bana bakıyor ve parmağınla cama vuruyordun.
Toi tu regardes tranquillement, à présent tu toques au carreau.
Bu cama geç. Açma.
Mets-toi à cette fenêtre.
Bu elfenerim vardı ve onu cama vurdum.
A l'aide de la torche que j'avais sur moi.
Cama dikkat.
Il y a du verre ici.
Elimi cama kestirmiştim.
Je me suis coupé avec un verre.
Tabii ki silah sağ elindeydi, ama sol elini cama yaslamıştı.
La droite tenait le revolver. La gauche reposait sur le dossier du siège avant.
Güneşin geçtiği, bir cama sahip olacağız.
Viens à l'ombre, on va prendre un verre ensemble.
Sonra kulaklarını cama dayamış ama yine bir şey duyamamış.
" L'oreille à la fenêtre, il n'entendait toujours rien.
Kurbağalar cama saldırıyor... yılanlar avizelerde.
Des grenouilles attaquant les fenêtres... des serpents dans les lustres...
Cama biraz kumaş parçası takılması gibi mesela?
Un bout de pantalon accroché à la fenêtre?
Çerçeveyi cama uydurmaya çalışmak yerine camı çerçeveye uydurdum.
Au lieu d'ajuster la monture au verre, j'ajuste le verre à la monture.
Ellerini ön cama koy ve kımıldama!
Mains sur le pare-brise. Pas un geste!
Elelrini cama koy. Çabuk!
Mettez vos mains sur le pare-brise.
Ondan beri yaşıyordum çan biçiminde kavanozun altında ve bozulan şuurum cama buğu yaptı.
Depuis, je vis sous une cloche de verre et je laisse ma conscience pourrissante embuer le verre.
Başımı cama çarptım.
Un morceau de verre m'est tombé sur la tête.
Camdan cama, arka bahçemizin karşısında.
D'une fenêtre à l'autre, par-dessus nos arrière-cours.
Cama bir ilan asacağım. Peki, ne diyeceksin?
Je vais accrocher un écriteau.
Tabii, herkes cama sıkışabilir.
Dans la fenêtre?
Üstüme margarin döktüm. Kıyafetlerim şu an yıkanıyor. Cama sıkıştım.
J'ai sali mes vêtements, je me suis enfermée dans la buanderie...
Ancak belli bir açıyla cama çarptığında ışık yavaşlar ve yön değiştirir.
Mais quand elle heurte du verre avec un angle, La lumière ralentit et change de direction.
Cama ne oldu?
Et ton pare-brise?
Kırık ön cama... - yepyeni silecekleri takmış.
De nouveaux essuie-glaces, sur un pare-brise cassé.
Yüzünü cama dayamıştı.
Son visage était collé au carreau.
Şimdi beni cama doğru çevir.
Et tourne-moi vers la fenêtre.
Bak. Cama bir ayna tuttuğunda
Si tu mets un miroir contre la vitre,
Yerinde olsam cama yaklaşmam.
Ne restez pas près des fenêtres.
- Bu çama ne dersiniz, Bayan Scott?
- Et celui-ci, Madame Scott?
Tanrıçama hizmet yollarını bulmak zorundayım.
Je trouverai un moyen de servir ma déesse.
Bak bana.. biliyorum benim tanrıçama verdiğin şeyin.. karşılığını alacaksın.
Regarde-moi, et sache que ce que tu offres à ma déesse n'est rien en comparaison de ce que tu recevras en retour.
Ön cama da bir bakar mısınız lütfen?
Et le pare-brise, s.v.p.?
Maytag çam... çama... çamaşır mak... maki... Makineleri. "
la... la... laver. "