Cases traduction Français
240 traduction parallèle
Şimdi, birkaç boşluğu doldurabilir misiniz, lütfen?
Pouvez-vous m'aider à remplir les cases manquantes?
Barın arkasında üç gizli silah rafı olduğu doğru değil mi?
N'est-ce pas un fait qu'il y a trois cases á revolver dissimulées derrière le bar?
Barın arkasında gizli silah rafları var mı?
Y a-t-il des cases á revolver dissimulées derrière le bar?
Ve 25 daha eklersen 61 ve iki kutu eder.
Et 25 qui font 61 et deux cases.
Bunlar subay barakaları.
Ce sont les cases des officiers.
Herbie dedi ki, bir sahnesinde ekranı tam 32 parçaya bölmüşler.
Herbie dit qu'il y a une séquence où l'écran est séparé en 32 cases.
Öyle bir numara veriyorlar ki, buraya sığmıyor.
Ils vous donnent un numéro, ça rentre même pas dans les cases.
Kaldır kafanı, güzel konuş ve sürekli parmaklarını oynatmayı da bırak.
Le paysage ressemble aux cases d'un échiquier.
Yolun geçeceği yerdeki bütün kulübeler... yerle bir edildi.
Toutes les cases qui étaient sur le trajet de la route ont été rasées.
Zor günler yaşadın. Ama bence normal birisin.
Tu as quelques cases de travers, mais je te trouve normal.
Tepelere baktığında... evlerin ve ağaçların ötesinde... yeryüzünün göğe değdiği yer... ufuk çizgisidir.
Quand tu regardes vers la colline... là où il n'y a plus de cases... là où il n'y a plus d'arbres... quand la terre touche le ciel... c'est l'horizon.
Şimdi, topu yerde zıplatıp vurarak, bu iki bölümden de servis atıp üst ortadaki hedefi vurabilirsin.
Vous pouvez servir de l'intérieur de l'une de ces deux cases en faisant rebondir la balle et en l'envoyant dans le cadre supérieur.
Hey, Joe, Joe, Joe!
File-moi un casse-dalle, Mo. Vous vivez encore dans des cases?
Lütfen sadece işaretli alanları doldurun.
Ne remplissez... que les cases indiquées.
" Baltık, 2 kare geri. Devam et.
Deux cases plus bas.
Satranç tahtasında 64 kare olur, değil mi?
Il y a 64 cases sur un échiquier, pas vrai?
Sınırsız sayıda hücreden oluşan dev bir petek gibi.
C'est comme un nid d'abeilles et des milliers de cases.
Televizyon kameraları, ışıklar, masa ve sandalyeler, satranç tahtasının kareleri için bile şikayet etti.
Il se plaignait des caméras, de l'éclairage, de la tables et des sièges du constraste entre les cases à échiquier.
Sadece 10 kare uzaktaydım.
J'étais à dix cases de la fin.
Ay! Üç adım geri gidiyorum.
Je recule de trois cases.
Süslü çantalarıyla ve cep telefonlarıyla geldiler, Monopoli oynadılar.
Ils se promènent ici avec leurs attaché-cases et leurs portables et jouent au Monopoly.
O kız aptal, Giles.
Il lui manque des cases.
Hiçbir şeye kafası basmıyor.
Beaucoup de cases.
Beni oraya bastırarak falan sokmuyorsun, değil mi?
Tu ne me cases pas de force?
Rud'a bir şeyler ayarlayıncaya kadar.
Jusqu'à ce que tu cases Rud.
Şurada Nicky'le oynaşsanıza dörtlü olur.
Hé, pourquoi tu te cases pas avec Nicky, | on pourra appeler ça un groupe...
Niye kıçımla oynaşmıyorsun? Aşk olur.
Hé, pourquoi tu te cases pas avec mes fesses, | au moins on pourra appeler ça de l'amour
Tabi ki evli kalabiliriz çünkü ben kutucukları birbirinden çok uzakta sanıyordum.
On peut rester mariés. Je croyais que les cases étaient éloignées l'une de l'autre.
Bir saat içinde Miranda jinekoloğundan daha fazla "Bekar kadın" kutucuğunu işaretlemişti.
En une heure, Miranda a coché plus de cases "femme célibataire" que sa gynéco.
Bana birini ayarlamanı istemiyorum ama ayarlamayı istemeni istemiyorum.
Je ne veux plus que tu me cases. Mais je veux que tu veuilles me caser.
- Burada. Onu bir amiral yapacaklardı ama onun bir çok çivisinin eksik olduğunu farkettiler.
Ils allaient en faire un amiral... mais ils ont trouvé des cases en moins.
Gerçek hayat çizgi romanların sayfalarındaki kutucukların içine sığmaz.
La vie n'entre pas dans les petites cases qu'on lui dessine.
O özel odaları açarak, insanları gerçekten anlayabilir ve onları kontrol edebilirsin.
Ouvrez les petites cases du cerveau et vous comprendrez... et contrôlerez un individu.
Peki Angel'ın özel odasında ne gizli?
Et qu'y a t'il de caché dans les cases secrètes d'Angel?
Şimdi, üç hastanın taburcu onayını imzala, iki imza, bir baş harfler.
Signe aussi dans ces trois cases, mets "2" et tes initiales.
Artık durulacaksın, ha?
Tu te cases, hein?
Asla evlerine girme!
Et ne va jamais dans leurs cases!
Birine bağlanır, kendini açarsın. O zaman incinebilirsin.
Si tu te cases, tu te découvres, tu deviens vulnérable.
Kızının "tahtalarının eksik olduğunu" kabullenemedi. Aynen bu şekilde söyledi.
Il ne pouvait pas supporter que sa fille "n'ait pas toutes ses cases", comme il l'a carrément dit.
Tepki odası sonuçları 96 gösteriyor.
La réponse du panel final nous donnes un 96 aux 2 premières cases.
Kendisi yapmaya çaIıştı, ama kutucukIar bayağı küçük...
Il a essayé, mais les cases sont minuscules.
Hayır! Piyonun ilk hamlede sadece iki kare gidebilir.
Ton pion ne peut se déplacer que de deux cases, au 1er coup.
Eğlenceli kareler nerede?
Où elles sont, les cases marrantes?
Mavi kareler yaramaz,..
C'est les cases bleues.
Amma çok pembe kare var.
Y a que des cases roses.
Mavi karelerin iki katı kadar pembe var.
Y a deux fois plus de cases roses que de bleues.
Hadi gel, her şey tamam.
Hé! Venez, nous sommes casés.
Haydi, bu akşam birini oraya birini buraya yatırdım diyelim.
Ce soir, je les ai casés séparément.
Yakalanmazsak, ömrümüzün kalanını garanti ederiz.
En tout cas, on est casés pour la vie.
Evsiz, sahipsiz.
Il vient des cases.
- Yukarı çıkmam gerekiyor Haleh. Durumu ciddi olan hastalara oda verildikten sonra her uzman doktorun ikişer tane durumu hafif hasta almasını sağla
Shirley on m'attend à l'étage, assurez-vous que chaque résident prenne 2 cas, dès que leurs patients plus graves sont casés.