Ceo traduction Français
1,171 traduction parallèle
"Yenilikçi"'nin CEO'su ve kurucusu olarak Richards'ın ölümü, hisselerin aniden düşmesine,... küçük hissedarların birden zengin olmasına neden olur.
En tant que fondateur et PDG d'Innovative, la mort de Richards ferait chuter le prix de l'action, rendant le propriétaire des actions instantanément riche.
Kathy şirketimizin yeni CEO'su.
Kathy est notre nouvelle présidente.
Ailemdeki her erkek, 5 nesil öncesinden bu yana ya bir General ya bir Devlet adamı ya da bir CEO, inanılmaz işlerdeler.
Tous les hommes de ma famille, depuis cinq générations, ont été général ou homme d'État, PDG, quelqu'un d'important.
CEO'nun işini siz yapıyorsunuz.
Vous faites le travail de PDG.
CEO olacaksın.
Vous allez devenir PDG.
CEO ısrar ediyor.
Le PDG insiste.
Benim CEO olarak kalacağımı resmen öğrenen ilk kişi sen oluyorsun.
Tu es le premier à savoir, officiellement, que je garde le poste de PDG.
Planlarda değişiklik oldu. Geiss CEO olarak kalıyor.
Changement de plans, Geiss reste PDG.
Sana Geiss'ın CEO'luk işinde bana kazık attığını söylediğimde ne oldu?
Qu'avez-vous fait quand j'ai dit que Geiss m'avait supplanté comme PDG?
Posta servisinin CEO'sunu tanımıyorsun, değil mi?
Vous ne connaîtriez pas le ministre des Postes?
CEO'nuz William Bell'i mi koruyorsunuz?
Protégez-vous votre directeur général, William Bell?
Holly başkan ve CEO olacak.
Holly sera la PDG.
- Ama sonra bir çok şirketin ceo'sunun anlaşmalarını iptal etmesiyle dikey inişe geçti.
Donc elle a décidé de réunir toutes les filles pour tout savoir sur leur 1 re fois.
Lex'in yazılı izni ile şu anda Luthorcorp ve diğer yan kuruluşların CEO'suyum.
Je suis la nouvelle responsable de LuthorCorp et de toutes ses sous-divisions.
Tess Mercer, Luthorcorp CEO'suyum.
Tess Mercer, directrice par intérim de LuthorCorp.
Yani Luthorcorp'un CEO'sunun işe otobüsle gelmesi.
Que la nouvelle directrice de LuthorCorp prenne le bus pour aller travailler?
Bu gece herkes burada olacak. Fortune 500 CEO'ları, LVMH, PPR, Hearst.
Tout le monde va être ici ce soir... 5OO directeurs généraux, LVMH, PPR, Hearst.
Lex'in yazılı izni ile şu anda Luthorcorp ve diğer yan kuruluşların CEO'suyum.
D'après les instructions écrites de Lex, je suis maintenant la responsable de LuthorCorp, et de toutes ses sous-divisions.
Luthorcorp'un yeni CEO'su Lex'den daha tehlikeli biri.
La nouvelle chef de LuthorCorp est encore plus trompeuse que Lex l'était.
Kayıtlarda malikânenin sahibinin adı Stuart Tuxhorn diye geçiyor. O kişi de Spectroleum adlı şirketin CEO'su.
Je vois là que le propriétaire s'appelle Stuart Tuxhorn, et il est PDG d'une société appelée Spectroleum.
Uyuşturucu kaçakcılığı suçlamalarından kurtulan yeni CEO'nun ilk kararı Mikhail Korsky ile anlaşarak iki şirket arasındaki düşmanlığı sona erdirmek oldu.
Blanchi des accusations de trafic de drog ue, le nouveau PDG a conclu un accord avec Mikhail Korsky pour que cessent les hostilités entre la Korsk et le g roupe W.
Bu tam da, Iodyne'nın CEO'su Joel Goldman'ın istediği şeydi.
Joel Goldman, Directeur Général d'Iodyne Inc., fut dans la situation escomptée.
Greene Planet'in CEO'su.
Dominic Greene, P.D.G. de Greene Planet.
Saygısızlık etmek istemem ama CEO olmak benim işim değil.
Je veux pas te manquer de respect, mais je suis pas fait pour être patron.
İyi CEO diye buna derim.
Voilà ce que j'appelle un P.D.G.
Claire'i o zamanki CEO Alan Dupree ile tanıştırıp onayını almak için getirdiğim günü anımsıyorum.
Je me souviens du jour où j'ai présenté Claire au PDG pour son approbation.
CEO değişimi için bir oylamayı Yönetim Kurulu gündemine getirebilirsen sana engel olmayacağım.
Si vous parvenez à faire voter un changement de PDG... je ne m'y opposerai pas.
Mitch seni kovup CEO'luğu devralmak niyetinden.
Mitch est pressé de t'évincer et de prendre ton poste de PDG.
Walter Kendrick, CEO
Walter Kendrick, PDG.
Hayır, ama senden hoşlanmayan bir CEO olduğunu ve sana karşı Washington üzerindeki etkilerini kullandıklarını söylemek olayı hafifsemek olur.
Certains PDG ne t'aiment pas et usent de leur influence contre toi.
Bu dava, yönetmeliklerde yeralan tüm güvenlik ve çevre düzenlemelerinin açıklarını kullanan ve felaketle sonuçlanacak bir birleşmeyi planlayarak hissedarlarının zararına bir şekilde kendi kişisel gücünü artırmaya çalışan bir CEO, Walter Kendrick, hakkında.
Il s'agit d'un PDG, Walter Kendrick, qui a contourné les règles légales de sécurité environnementale et initié une fusion catastrophique, le tout pour augmenter son pouvoir personnel aux frais de ses actionnaires.
"Yamane Akio, CEO."
"Akio Yamane, Directeur."
Bunların hepsi borsa ve Amerika'nın CEO'ları için harika haberlerdi.
Tout ceci était bon pour les marchés boursiers et pour les PDG américains.
CEO olarak, ben de herkesin aldığı kadar pay almaktayım.
Le PDG a le même taux de rémunération que les autres.
Angelo Mozilo Countrywide'ın CEO'sudur.
Angelo Mozilo est PDG de Countrywide.
- Bu gelen olarak diğer bir kelimeyle CEO'dur.
Par leurs PDG.
Bunu CEO'ların yaptığı görüşünde olup cezalandıracaklar mı?
Ils croyaient pouvoir s'en tirer comme ça?
Goldman Sachs'in eski CEO'su, Hazine Bakanı Henry Paulson ile Goldman'dan ayrılıp Hazine Bakanı olduğu zaman net değeri takriben 700 milyon doları bulan bir anlaşma yapıldı.
Un accord fut passé avec le secrétaire au Trésor Henry Paulson, ancien PDG de Goldman Sachs, dont la fortune s'élevait à 700 millions de dollars quand il quitta Goldman pour devenir secrétaire au Trésor.
Öyleyse Hazineye tavsiye vermesi gereken en son kişilerin Goldman'dan olması gerekir. Fakat doğal olarak Goldman'ın eski CEO'su olan Paulson, onlara tavsiye verdi.
Ceux qu'il ne fallait pas écouter, c'étaient les gens de Goldman, alors Paulson, ancien PDG de Goldman, fait appel à eux.
CEO'ya vatandaşsal tutuklama yapmak istiyorum. Bay Blankfein.
Je veux procéder à l'arrestation d'un PDG, M. Blankfein.
Ya da AIG CEO'su? "
Ou le PDG de chez AIG.
Bu insanların çoğunu CEO yenilgimden ve benim Bush yönetiminde geçirdiğim zamandan beri görmedim.
Je n'ai pas revu tous ces gens depuis la déroute de la direction et mon... passage dans le gouvernement Bush.
Bana görüşlerim için para ödeyen bir CEO var.
J'ai un PDG. Il me paie au résultat.
Osttech Şirketlerin'de CEO'yum.
Je suis PDG de Osttech Industries.
Söyleyince hatırladım, neden havalı bir CEO sana Küba purosu gönderiyor?
En parlant de ça, pourquoi un PDG prétencieux vous enverrait-il une boite de cigares cubains? Ca a un lien avec vos problèmes d'argent?
Seni işe aldığımda bunu biliyordum. Eninde sonunda parayı özleyecektin tıpkı yeni CEO arkadaşın gibi önemli biri olmayı elindeki gece kulübü damgası bir göstergeyse.
Je savais quand je vous ai embauché que l'argent finirait par vous manquer ainsi qu'être important comme votre nouvel ami PDG.
Lanet olsun, CEO'muzu kovduk 50 milyon dolarla zar zor ayrıldı.
On a viré notre PDG, et il est parti avec à peine 50 millions.
Halkın güvenini kazanacak iki CEO olacağız.
Et deux dirigeants en qui on peut se fier.
Ben Maidstone-Rist Şirketinin CEO yardımcısıyım.
Je suis co-PDG de Maidstone-Rist Incorporated.
Tabi ya, Bay CEO yardımcısı. Şirketinizde palavra üretiyor herhalde.
Oui et ne dites rien, M. le co-PDG votre entreprise fait des pâtes.
New York'un en iyi ajansında büyük beklentiler başkanı ve CEO'suyum.
Une des meilleures agence de talents de New York.