Chair traduction Français
5,072 traduction parallèle
Organ düşkünü.
À la chair.
Borcumu vücudumla takas etmenin yolunu arıyor.
Il essaie d'échanger ma dette contre ma chair.
Cesedi evi yaptığında 89 yazıymış. Vücut çoktan boşalmış olmalı.
Pendant l'été 89, quand elle a fait de ce corps sa maison, il ne devait plus y avoir de chair.
Yapma, onlar senin kanından.
Voyons, ils étaient votre propre chair et votre sang.
Beni sürünüyor.
Qui me colle la chair de poule.
- Et yiyen bakteri hastalığı mı?
La maladie mangeuse de chair?
Yani sen, Ric ve küçük Gilbert böyle tamamen etten kemikten ve gerçek gözüküyorsanız eğer bunun anlamı, Bonnie perdeyi geri kapatmaya çalışırken bir şeyler cidden ters gitti ve ikiniz "Amerikan Dans Partisi" yapıyorsunuz demektir.
Donc si toi et Ric et le petit Gilbert avez l'air d'être en chair et en os, ça signifie que quelque chose s'est très mal passé lorsque Bonnie a essayé de lever le voile, et vous deux faites la fête.
Canlı olarak.
en chair et en os ( expire )
Bofa balığıyla dolu, et yiyen yılan balıkları.
Remplis de Lamproies, des anguilles mangeuse de chair.
Tüylerim diken diken oldu.
J'ai la chair de poule.
Benim kürsüm, sizin kürsünüzdür Rahip.
Ma chair est votre chair, Révérend.
Korkutucu şeyler, Gibbs.
La chair de poule, Gibbs.
Tabii kanlı canlı kötü adamların karşısında dağıldım.
Jusqu'à ce que, je sois en face d'un vrai mauvais garçon en chair et en os, et je m'effondre.
Kendi etimizi önemsemiyor muyuz sanki!
" qu'ils ne se soucient plus de leur propre chair,
Ve hayvan ya da insan derisi olarak gruplandırılamayan parlak bir deri buldum.
Et j'ai un morceau de chair brillante qui ne peut être catégorisé comme animal ou humain.
Gerçekten diken diken oldu. Bak.
Ok, littéralement la chair de poule.
İçeride olduğunu biliyorum. David Walrus * doğal yaşam alanında.
David Wallace, en chair et en os.
Etkili mi yoksa alçakgönüllü mü olacağım bilmiyorum,... ama fiziksel olarak orada olmalıyım.
Je ne sais pas si je serais plein d'énergie ou soumis, mais je dois être là en chair et en os.
Et defalarca yarılmış.
La chair a été arrachée à plusieurs reprises.
Kurbanları öldürmeden önce, onlara zorla insan eti yediriyor.
Avant de les tuer, il force les femmes à manger de la chair humaine.
Cam bir keresinde tek istediğinin sallanan sandalyesinde birlikte oturup yaşlanacağı biri olduğunu söylemişti.
Cam m'a dit que tout ce qu'il voulait, c'était de vieillir à mes côtés sur un rocking chair.
Belki bu sabah saçma gelmiştir hatta hastanedeki doktorlar görmemiş bile olabilir ama seni vuran merminin gidişatına ve cildindeki yanıklara göre konuşursak kendi silahın dışındaki bir silahla vurulmuş olman imkansız.
C'était peut-être un peu dingue ce matin, les médecins l'ont peut-être manqué mais la trajectoire de la balle qui vous a touché, les brûlures sur votre chair... c'est impossible que vous ai été touché par une autre arme que la vôtre.
Dua et de yanında herkese sempati duyan bir ortağın var.
Tu as de la chance d'avoir un équipier fait de chair et de sang.
Vücutta tespit edilemeyecek şekilde tasarlandı tâ ki organları kan pudingine çevirinceye kadar.
Faite pour être injectée dans le système et être indétectable jusqu'à ce que les organes se transforment en chair à saucisse.
Hayır, canlı olarak görmedim.
Non, pas en chair et en os.
Benim canim, benim kanim.
Ma chair et mon sang.
Gerekirse bunu göstermeye de hazırım.
Mon talent particulier... c'est découper la chair.
Derinin üstünde iğne tutuyorum farkındasın değil mi?
Tu sais que je tiens une aiguille au-dessus de ta chair blafarde.
Zeus'u bir ziyafete davet etmiş ve ona taze insan eti yedirmeye çalışmış.
Il invita Zeus à un repas puis essaya de lui servir la chair d'un être humain.
Böyle canlı kanlı görüşünce farklı olmadı mı?
C'est différent ici en chair et en os, non?
Gerçekte farklısın.
Vous êtes différente en chair et en os.
" Ben kanlı canlıyım.
Je suis chair et sang.
Nefes alan bir cinayet dedektifi.
Un vrai inspecteur de la Criminelle en chair et en os.
Ama gördüğüm aynı kadınsa, kanlı canlıydı.
Mais s'il s'agit de la même femme que j'ai vu, elle était de chair et de sang.
Biz güreş için et ve kan karşı, ancak beylikler karşı, güçlere karşı, yöneticilere karşı bu dünyanın karanlık, manevi kötülük karşı Yüksek yerlerde.
Car nous n'avons pas à lutter contre la chair et le sang, mais contre les dominations, contre les autorités, contre les princes de ce monde de ténèbres, contre les esprits méchants dans les lieux célestes.
Buradan çıkayım mı?
Dépêche-toi de sortir de cette masse de chair!
Kendini bildin bileli etten ve kemikten bir vücudu olmayan sana.
Toi, qui n'as pas eu de corps de chair et de sang depuis aussi loin que tu t'en souviennes.
İşte geldi bizimki.
En chair et en os.
Ve bu cinayetin diyetini ödetmemizi sağlayacaksın.
Et tu vas nous amener le poids en chair qui nous est dû.
Yoksa neden kendi kanımdan, canımdan bir şeye ilgi göstereyim değil mi?
Pour quelle autre raison montrerais-je un intérêt à ma propre chair et mon propre sang?
Tüylerim diken diken oluyor.
J'en ai la chair de poule, vraiment.
Bunları düşününce tüylerim hala diken diken oluyor.
J'ai toujours la chair de poule quand j'y pense.
Onlar dağlardaki mağaralarda saklanıp gezginleri soyarak değerli eşyalarını aldılar ve onları öldürüp yediler.
Mais d'une famille d'humains. Ils se cachaient dans une caverne sur le flanc d'une montagne. Ils attaquaient les voyageurs qui passaient, les dévalisaient puis les tuaient et mangeaient leur chair.
"... ve eşine sadakat yemini edecektir... " "... ve iki beden tek ruh olarak ebedileşecek. "
"et s'attachera à sa femme, et les deux deviendront une seule chair."
Tanrılara baş kaldırınca onu cezalandırmışlar. Bir canavara dönüştürmüş, insan etiyle beslenmesi için lanetlemişler.
Quand il a voulu défier les dieux, ils l'ont puni, en le changeant en un monstre, condamné à se nourrir de chair humaine.
Jake'in gözünü nasıl korkuttunuz bilemeyeceğim ama şunu biliyorum ki aklında epey şey döner.
Je ne sais pas à quel genre de... d'intimidation Jake a été sujet, mais je sais que la chair du garçon est faible.
Bu adamın tek başına gitme imkanı yok.
Il est impossible que ce mec se retourne contre sa propre chair et sang.
Baksana, tüylerim diken diken oldu.
Regardez, la chair de poule.
Buradasın, evet. Ama etten kemikten değil de bir bilinç varlık olarak buradasın.
Tu es là, oui, mais tu es plus comme une apparition de ta conscience qu'une... personne en chair et en os.
Organ Düşkünlerine Zevkler Partisi.
Les Adeptes de la Chair.
Yesil isaret fisegi mi?
Bref, il faut découper un morceau de chair, là où tu te trouves, dans la nuque.