Chez traduction Français
127,759 traduction parallèle
Benim eve git o zaman.
Va chez moi.
Onun neyi var?
Que... qu'est-ce qui ne va pas chez elle?
Yapman gereken şey her nöbetten sonra eve sağ salim dönmek.
Il faut que tu rentres chez toi en vie à la fin de la journée.
Bak, anlıyorum. Deniz Kuvvetleri'nde işler farklı.
T'es plus chez les Marines.
Deniz Kuvvetleri'nde çavuşluk, Afganistan'a iki sefer, düşmana karşı tereddütsüz cesaret gösterme için de bir Bronz Madalya.
Sergent chez les Marines, deux fois en Afghanistan, et une médaille du courage pour acte d'héroïsme.
Deniz Kuvvetleri'nde standart bir uygulamadır.
C'est standard chez les Marines.
Bu sabah dairemden çıkarken şey gördüm...
En partant de chez moi ce matin, il y avait...
Ben ne yapardım söyleyeyim. O seksi babanın yanına taşınmalısın.
À ta place, je retournerais habiter chez ton père canon.
"Gönüllü olarak Afrika'da su kuyusu kazarım." havası var.
"Je creuse des puits en Afrique" chez toi.
Adamım, eve dönmek güzel söyleyim!
Merde, c'est bon de rentrer chez soi!
Sonra sen zorla evime girip beni kollarının arasına alıp, "Seninle gurur duyuyorum." dedin.
Et que tu as été forcé de le faire à ta façon chez moi, Enveloppé tes bras autour de moi et tu as dit, "Je suis fière de toi"
Ablamın yeri yok, annem kendine bile bakamıyor.
Même ma sœur n'a pas de place chez elle, et ma mère est une épave.
Hayır, Wincotts geçip gidecek.
Chez les Wincott, on est militaires jusqu'à la moelle.
Ve şeylerin bakış açısıyla, kendini evde yapıyor.
Il semblerait bien qu'il s'y sente comme chez lui.
Halkım, birçokları Ana Rusya'yı güçlü kılmanın en iyi yolunu düşünüyorlar. Amca Sam'i zayıf tutmaktır.
Chez nous, les gens pensent que pour garder la mère Russie forte, on doit affaiblir l'Oncle Sam.
Eve gitmek istiyorum.
Je veux rentrer chez moi.
Evine hoşgeldin.
Bon retour chez toi.
Evdesin.
T'es chez toi.
Burada müşteri gizliliği en büyük önceliğimizdir.
La confidentialité est une priorité chez nous.
Kız kardeşimin evinde!
Chez mes sœurs!
Kalbin bay Burns'ün yanında durmanı söyledi ve senin en çok sevdiğim yanın Ritz oteli kadar büyük bir kalbin olması.
Ton cœur t'a dit de rester avec Mr.Burns et la chose que j'aime le plus chez toi c'est que tu as un cœur aussi gros que le Ritz.
Marge, onu işe ve Moe'nun yerine götüreceğim.
Marge, je le prend au travail et chez Moe.
Belki de bir hayvan hastanesine gitmeli.
Peut-être qu'il devrait aller chez le vétérinaire.
Kimse benim yerimde yemiyor!
Plus personne ne mange à chez moi.
Sektör 4'teki klinikte doktor randevusundaydı.
Elle était chez le docteur, à la clinique dans le Secteur 4.
Onları eve götüreceklerini söylemişlerdi ancak hava kilidinden uzaya attılar.
Ils disaient qu'ils allaient les ramener chez eux mais ils les ont jeté par le sas.
Yakında eve gideceksin.
Tu rentreras chez toi bientôt.
Bu durum eve başları dik dönmelerini sağlayacak.
Ils sauveront la face chez eux.
Sen benim bakıcımımın evini görseydin daha fazla bir şey söylemezdin.
Ça ne signifie rien. Venez voir chez ma mère.
Kim oldukları umurumda değil, ayrıcalıkları yok, burada olamaz.
Peu importe qui ils sont, mais ils ne vont pas faire comme chez eux ici.
Saçma göründüğünü biliyorum. Ama o yatağın hastalar arasında kötü bir ünü var.
Je sais que ça parait ridicule mais il a mauvaise réputation chez les malades.
Neden Rene'nin yanına gidip bir hafta orada kalmıyorsun?
Pourquoi n'irais-tu pas passer la semaine chez Rene?
- Cenazeciler tarafından alınmış.
- Chez les croque-morts.
Evine gittin.
Vous êtes allée chez elle.
Tamam, eve git.
Ok, allez chez vous.
Günün ortasında evde ne işi vardı?
Que faisait-il chez lui au milieu de la journée?
Renard'a geri dönecek miyim?
Dois-je retourner chez Renard?
Daha da yükselirse sabah onu doktora götürmelisin.
Si elle augmente, on l'amènera - chez le médecin dans la matinée.
Burası babanım evi gibi değil tatlım.
Ce n'est pas comme chez papa, chérie.
Hank, söyledğin, El Cuegle'nin söylediği ile alakasız.
Tu as dit que quelque chose clochait chez ce mec El Cuegle.
Yeni yerini beğendim, Sean.
J'aime ton nouveau chez toi, Sean.
Senin amacın ne, beni mi götüreceksin?
Vous essayez de faire quoi me ramener chez vous?
Monroe ve Rosalee'den beri.
Depuis qu'on était chez Monroe et Rosalee.
Benimkini evde bıraktım.
J'ai laissé le mien chez moi.
Giyinip Babanın evine zamanı geldi.
Tu dois t'habiller et faire ta valise pour aller chez papa.
Lütfen, şimdi eve gitmek istiyorum.
S'il vous plaît, je veux rentrer chez moi maintenant.
Senin hakkında bir şey var...
Il y a quelque chose chez vous...
Evime gitmeliyim.
Je dois aller chez moi.
Evimde bir şey oldu.
Quelque chose s'est produit chez moi.
Ah, evdeydim.
J'étais ici chez moi.
Ve telefon ettikten sonra evde mi kaldın?
Et vous êtes resté chez vous après l'appel?