Coleslaw traduction Français
26 traduction parallèle
Biraz sebze kesip, yarına mayonezli salata yapacağım.
Je vais couper des légumes et te faire du coleslaw pour demain.
- Salatamı sevdiğini sanmıştım.
- Je croyais que tu aimais mon coleslaw.
Senin için yapmıştım, salata sevmem.
Je n'aime pas le coleslaw.
Kızarmış tavuk, patates ve lahana salatası ve bir mısırın yarısından biraz.
Du poulet frit, de la purée et du "Coleslaw". Et une moitié d'épi de maïs.
- Lahana salatası sever, lahana...
J'adore le coleslaw, je déteste le chou.
- Ama lahana salatasında...
- Le coleslaw, c'est...
Ve bol lahana salatası.
Et un grand saladier de coleslaw.
KFC "Göbek Salatası" yapar...
Le K.F.C. vend du coleslaw.
Lahana salatası.
Du coleslaw.
Coleslaw salata.
Du chou.
Biliyorum, fakat Yamaguchi-Sawyer düğününden beri Asya lahana salatasına kafayı taktım.
Le coleslaw asiatique du mariage Yamaguchi-Sawyer m'obsédait!
Umarım salata stokunuz yeterli gelir.
Pour le coleslaw, ça ira.
Evet çocuklar, kim fazla pişmiş lahana salatası istiyor?
Homme : Ok les enfants, qui veut de la Manning Coleslaw?
Lahana salatası votka, yeşil Margarita karışımı * ve garaj yolundan topladığım hindibağ.
Um, coleslaw, vodka, mix de margarita et quelques pissenlits d'un chemin privé.
Lahana salatası mı yoksa patates salatası mı alırsınız?
Aimeriez-vous du coleslaw ou de la salade de pommes de terre?
Sandviçin üzerinde pastırma ve garnitür oluyor.
C'est du boeuf fumé avec du coleslaw sur le sandwich.
Bu arada Shotgun Willy'den...
Est-ce que le Shotgun Willy's fait le coleslaw
- Kim lahana salatasına fıstık koyar?
Qui met des cacahuètes dans le coleslaw?
Paskalyadan önceki pazar günü grup yemeğindeydik ve sana çarptım elindeki lahana salatası cebimdeki deftere döküldü sonra ben...
C'était le repas de charité de Palm Sunday et je suis tombée sur toi et ta salade coleslaw est tombée sur mon livre de poche et j'ai- -
Max, küçük kaseleri dizdim, sadece lahana salatalarını dökmen kaldı.
Max, j'ai aligné les petits pots, tout ce que tu as à faire c'est les remplir de coleslaw.
Ben duş alacağım eğer havan yerindeyse sana salatalı tavuk hazırladı.
Je vais prendre un bain, mais il a fait du poulet avec du coleslaw à la mangue, si tu veux.
Ee, sandviçinin yanında patates ya da lahana salatası ister misin?
Vous voulez des frites ou du coleslaw avec votre sandwich?
Sebzeyi tahtasına yerleştirin tuşa dokunun ve coleslaw için gereken lahananız saniyeler içinde parçalansın.
Placez un légume sur la planche et voyez, du chou finement coupé pour un délicieux coleslaw...
Kim odanın ortasında coleslaw salatası bırakır?
Qui laisse de la salade de chou par terre?
Hiç yenmeyen coleslaw salatası yaparken bi müzik koy bakalım.
De la musique pour préparer la salade-de-chou-jamais-mangée.
Peki salatanız var mı?
- Vous avez du coleslaw?