English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ C ] / Commission

Commission traduction Français

3,164 traduction parallèle
İtalyan Parlamentosu resmî soruşturma komisyonu kurulması teklifini iki kez reddetti.
LE PARLEMENT ITALIEN A REFUSÉ DEUX FOIS DE CRÉER UNE COMMISSION D'ENQUÊTE.
Hiç kimse kederi, Heather'dan daha iyi % 6 komisyona dönüştüremez.
Faire une commission de 6 % sur le malheur des autres, c'est le don de Heather.
Onu satıp büyük bir komisyon alabilirdi.
Il le vend et obtient une énorme commission.
Dediğimi yap çabuk!
Passe la commission maintenant.
Dünyadan diğer haberlerle devam edelim. İngiliz sanayi devi Bruce Lieb New York Borsası'na çağrıldı.
Le magnat Bruce Lieb doit répondre à une commission d'enquête.
Güvenlik ve değişim komisyonlarının Lieb Endüstri'nin Polar Enerji kazancı konusuna oldukça ilgi duyduğu görülüyor.
La commission des opérations boursières s'intéresse à l'acquisition de Polar Energy par Lieb Industries.
Sağlık ve Güvenlik Dairesi'nin raporunu tamamlamasına az kaldı.
La Commission Santé et Sécurité va rendre son rapport incessamment.
Sağlık ve Güvenlik Dairesi ayak sürüyor.
La commission Santé et Sécurité traine des pieds.
Senin için bir iş bulabiliriz.
Il se peut que nous ayons une commission pour vous.
Ortaklaşma şeflerinin başkanıyla görüşmem vardı.
Le président de la commission et moi avions un rendez-vous.
Küçük mü büyük mü? - Kıçımı boşaltmam lazım.
- Petite ou grosse commission?
Sadece küçük tuvaletini yapması gerekiyor.
- C'est juste la petite commission.
Yapmam gerek, küçük tuvaletimi yapmalıyım.
La petite commission.
Meselâ şey diyebiliriz ilk yıl komisyonumuzdan % 10 verelim.
J'aimerais lui proposer, disons, une commission de 10 % des revenus de la première année.
Mali Denetim Komitesi başkanı pozisyonu boş şu anda.
Il y a une place vacante à la tête de notre commission de contrôle fiscal.
Basitçe anlatmak gerekirse bir müşteriye yaptığımız çalışma neticesinde aldığımız para yaptığımız medya alımlarının % 15'i ve yapım giderlerinden ettiğimiz kârdan oluşuyor.
Dans sa forme la plus simplifiée, l'argent que nous recevons pour le travail effectué sur un acompte est dérivé des 15 % de commission incluse dans nos achats de média sans compter la majoration sur les coûts de production.
Şu ücret ya da komisyon hususunda oylama yapılsın mı?
Ne devrions-nous pas voter? Pour les frais contre la commission, um, une question?
Uluslararası Savunma Kurulu ( IDC ).
Commission Internationale de Défense ( IDC )
Robert Van Der Merkle. Kumarhaneler Birliği Başkanı.
Robert Van Der Merkle, chef de la Commission du Jeu.
Eminim Sağlık Bakanlığı çoktan her şeyi götürmüştür.
La commission a déjà dû tout rafler.
Hey, Dorian getirdiğin örneğin bu sabah gösterimini yaptı.
Dorian a remis ton échantillon à la commission, ce matin.
Bak Frankie. Komisyon seni görmezden geldi diye benden hazzetmediğini biliyorum.
Frankie, je sais que tu m'en veux parce que la Commission t'a écarté.
Şimdi burada bir iki numara arıyorum.
À partir de maintenant, je voudrais donner commission.
İncelemeden sonra lig disiplin komitesi hareketin illegal ve tehlikeli olduğuna karar vermiş ve oyuncuya üç maç ceza vermiş.
Après examen, la commission de discipline a jugé le coup illégal et dangereux.
Sanırım, tahliye kuruluna başka bir şey söylemen gerekecek.
Ouais, eh bien, je pense que vous aurez à dire à la commission des libérations conditionnelles quelque chose d'autre
Herreshoff yaklaşık bir yıl önce 23 Nolu Fon için komisyon kurdu.
Herreshoff a fait ouvrir à la commission un dossier sur le Fonds 23 il y a environ 1 an.
Komisyonumu seni yeni açılan Hint restoranına götürmek için harcamayı umuyordum.
J'espérais utiliser ma commission pour vous emmener manger indien.
Bir kongre komitesi önünde çağırılırsam ne olacak?
Que se passe-t-il si je suis convoqué devant une commission du congrès?
Kongre komitesine gerçeği söylemek istiyorsun, Dan.
Oui, il vaut mieux dire la vérité à une commission du congrès, Dan.
Kongre komitesinin Disney sürümü gibi.
C'est la version Disney d'une commission du congrès.
Bunu yarına kadar Attica şartlı tahliye kurumuna ulaşmasını sağlar mısın, lütfen?
Peux-tu veiller à apporter ça à Commission des libérations conditionnelles d'Attica d'ici demain, s'il te plaît?
- Bir isi var.
- Il avait une commission.
Tamam şunu hatırlaki şartlı tahliye kurulunun kararını değiştiremezsin.
Ok, bien, rappelez-vous, vous ne pouvez le contrôler la décision de la commission des libérations, vous savez?
Laguna daki görkemli yazlık villanın azımsanamayacak bir kısmı ConHealth tarafından tarafından ödendi ve 10 milyon da Skip'in yatırım hesabına aktarıldı. ConHealth in Skip e 10 milyon ödediğini mi söylüyorsun?
pour dire vrai, la tapageuse maison de plage à sunny laguna a été acheté et payé en grande partie grâce aux 10 briques que ConHealth a déposé sur le compte épargne de Skip es tu en train de dire que ConHealth a payé 10 millions de commission a skip?
Veya kongre komitesi ile, federal özetim komitesi ile elde edilemez, edilemeyecek.
Elles ne le seront pas non plus par une commission du Congrès ou par une commission fédérale de surveillance.
Başka bir ağır suç esnasındaysa o ölüm cinayet olur.
Pendant la commission d'un crime, ce qui en fait un meurtre.
Ama başka bir ağır suç esnasında geçirilen kalp krizi.
Une crise cardiaque durant la commission d'un crime.
Bir avukat olarak taksirli suç kavramına aşinasınız değil mi?
En tant qu'avocate, vous connaissez bien la règle concernant la commission d'un délit entraînant la mort, non?
- Şimdi, eski müdür, Dan Blackburn, orada olsaydı, kurul bu hayvanı hapiste tutmaya ikna olurdu.
Or, si l'ancien directeur, Dan Blackburn, avait été présent, il aurait convaincu la commission de garder cet animal en prison.
- Ama şartlı tahliye kurulu tasarruf yapmakla suçlandı.
Mais la Commission des libérations conditionnelles a été accusé d'économiser de l'argent..
Yönetim kurulunda.
Il est à la commission.
City Island'da Joe Hagan onay vermeden kimse beş kuruş kazanamaz.
Personne ne se fait d'argent sur City Island, Joe Hagan ne prend pas sa commission.
Şu kadarını söyleyebilirim ki, bugün hiçbiri burada değil, çünkü bir bölümü işledikleri suçlar esnasında öldü, geri kalanı da hapiste.
Je peux seulement te dire qu'aucun d'entre eux n'est ici aujourd'hui parce qu'ils ont tous été tués dans la commission de crimes ou autrement incarcérés.
Ev kendiliğinden satılıp bana komisyon vermiş olacak.
- Je viens d'avoir Sycomore, une maison qui se vend toute seule, en me donnant la commission.
Peki, bu kadar büyük bir mebla söz konusuyken ve paranın nereden geldiği konusunda emin değilsek aldığımız komisyonu arttırmamız gerek.
Comme il s'agit d'une somme importante dont l'origine est incertaine, notre commission sera plus élevée.
Şartlı tahliye inceleme heyeti mahkum arkadaşlarına özgürlük hayali kurdurmaya geliyor.
La commission de liberté sur parole vient sur l'ile pour taquiner vos camarades avec l'idée de liberté.
Bir şartlı tahliye duruşmasından ne çalabilirim ki?
Que pourrais-je possiblement voler à une audience de la commission?
Memnuniyetle yaparım ama heyet çoktan ayrıldı.
J'en serais heureux. Mais la Commission des libérations conditionnelles est encore loin.
Bulucuya ödeme yok mu?
Pas de commission?
Ne Çeşit Bir Kazanç Kapıyorsun?
Une commission?
- Şartlı tahliye kurulu yedi.
La commission les a avalé tout crus.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]