Connell traduction Français
391 traduction parallèle
Sizleri sadece bir an görebilmek için O'Connell Caddesi'nden geçtim.
J'aurais descendu la Grand-rue pour vous apercevoir.
Benim adım da Dave Connell.
Moi c'est Dave Connell.
Son bir sorum daha var, Bayan Connell. Biraz tuhaf gelebilir.
Une question que je ne pose pas d'ordinaire.
- Bayan Connell, yemek hazır.
- Le dîner est servi, mademoiselle.
- Bayan Connell?
- MIle Connell?
Bu da güzel hanımefendi Connell'in.
Celle de MIle Connell, qui est belle.
- İyi geceler, Bayan Connell.
- Bonne nuit, MIle Connell.
Size söylemiştim, Bayan Connell. Burası hüzünlü bir yer.
Je vous l'avais dit, cet endroit est triste.
Keşke onu görebilseydiniz, Bayan Connell.
Si vous l'aviez seulement vue, MIle Connell.
Kulede size bu kadar ürkütücü gelen şey nedir, Bayan Connell?
Et qu'est-ce que cette tour a d'angoissant?
Şunu unutmayın, Bayan Connell.
MIle Connell, retenez bien.
Halletmemiz gereken çok daha ciddi sorunlarımız var, Bayan Connell.
Son état est grave.
Siz kendinizi güzel olarak görüyor musunuz, Bayan Connell?
Dites-moi, MIle Connell. Vous trouvez-vous jolie?
Aslında çok daha önce Fort'a gelip sizinle tanışmayı istiyordum.
J'avais l'intention de venir vous voir au Fort, MIle Connell.
O da iyi bir çocuktur, Bayan Connell. Çok iyidir.
Lui aussi est un bon garçon, un très bon garçon.
O hep orada durur, Bayan Connell
Elle a toujours été là.
Bayan Connell, sizinle karım için anlaştık, kardeşim için değil.
Je vous ai engagée pour vous occuper de ma femme, pas de mon frère.
Ne yapıyorsun? Bayan Connell'i etkilemeye mi çalışıyorsun?
Tu essaies de faire bonne impression?
Bayan Connell, Clement yemeği odanıza getirse daha iyi olacak sanırım.
MIle Connell, il vaudrait mieux que vous finissiez de dîner dans votre chambre.
Şok insülin tedavisi, radikal bir yöntemdir. Bayan Connell de tedaviyi önerdiğinde bu konuya dikkat çekmişti.
Le traitement à l'insuline est exceptionnel, comme MIle Connell me l'a fait remarquer, mais...
Nerelerdeydiniz, Bayan Connell?
Où étiez-vous, MIle Connell?
Bill Rutherford, Harry Shoenstein, Hank O'Connell.
Bill Rutherford, Harry Shoenstein, Hank O'Connell.
Binbaşı McCarthy, Binbaşı Citron, Binbaşı Cantor, Yüzbaşı Byers, Yüzbaşı Connell, Yüzbaşı Douglas, Yüzbaşı Wolfe, Binbaşı Booth ve Binbaşı Rice.
Les majors McCarthy, Citron et Cantor, les capitaines Byers et Connell, les capitaines Douglas et Wolfe, et les majors Booth et Rice.
Benim adım Randall Simpson O'Connell.
Mon nom est Randall Simpson O'Connell.
- Connell Electronics'teyim.
Je travaille chez Connell Electronics.
Her şeyden önce Peder John O'Connell'un editörlüğünde yayına hazırlanmıştır.
Cet ouvrage est supervisé par le père John O'Connell.
- Helen O'Connell.
- Helen O'Connell. Allez.
Mary O'Connell, birlikte olduğunuz sarışın kız.
la petite blonde que vous avez payée.
Shelly Connell'e söyle bunu.
Demandez ça à Shelly Connell.
Benim adım Yüzbaşı O'Connell ve özel güvenlik dünyasına hoş geldiniz diyorum.
Je suis l'inspecteur O'Connell et je vous souhaite la bienvenue... dans le monde de la sécurité privée.
Sonra bir gece soyuldu ve O'Connell yok yere bize öfkelendi.
Et une nuit, il a été cambriolé... et O'Connell s'est énervé contre nous sans raison.
O'Connell beni aradı, hepinizi yemeğe göndertti.
D'accord! O'Connell! Il m'a téléphoné, vieux.
- O'Connell bile bilmiyor.
Très secret. Même O'Connell n'est pas au courant.
O'Connell'ı görmüyorum. Lazarus ve Klepper'a gözünü dört aç.
Je vois pas O'Connell, mais ouvre l'œil pour Lazarus et Klepper.
O'Connell'ı gördüm. Şurada Carlino'yla konuşuyor.
Je viens de voir O'Connell.
Ama Yüzbaşı O'Connell berbat etmeyin dedi.
Mais le capitaine O'Connell nous a dit de ne pas foirer!
O'Connell Köprüsü'nü geçerken beyaz bir atın görüldüğünü söylerler.
On dit qu'on voit toujours un cheval blanc en passant le pont O'Connell.
Maggie O'Connell biraz önce Ana Caddeden biraz hızlıca geçti.
Maggie O'Connell vient juste de descendre Main Street trop vite.
Pekala! Nihayet O'Connell.
Finalement, O'Connell.
Teşekkürler, ben almayayım. Boswell'de bir pist var mı O'Connell?
Est-ce qu'il y a une piste d'atterrissage à Boswell, O'Connell?
- Sakin ol O'Connell.
Ici? - Du calme, O'Connell.
Kusura bakma O'Connell ama paranoya mantıksız ve tedirgin hareketleri ima eder.
Excusez-moi, O'Connell, mais le terme "paranoia" implique un état irrationnel et très agité.
- Hey, bak, O'Connell...
- Hé, écoutez, O'Connell...
Bak, O'Connell...
Ecoutez, O'Connell...
- Ben Maggie O'Connell. - Evet, ne olmuş?
- Je m'appelle Maggie O'Connell.
Maggie O'Connell değil, yani onu kıskanman için bir sebep yok.
Pas Maggie O'Connell, il n'y a donc pas de raison d'être jalouse d'elle.
Çok alçaksın, O'Connell.
Vous êtes maligne, O'Connell.
- Bak O'Connell, ne düşündüğünü bilmiyorum.
- Ecoutez, O'Connell, je ne sais pas...
- O'Connell lanetinin işbaşında olduğunu mu?
Que la malédiction O'Connell avait encore frappé, hein?
Bu tüylü yaramaz olsa olsa... eşimin küçük erkek kardeşi Marcus V. O'Connell'a benzer.
Elle ressemble à mon beau-frère.
Bak, O'ConneII...
Écoutez, O'Connell...