Cosmo traduction Français
513 traduction parallèle
ImperiaI'a gitmek istiyorum. Belki de Cosmo'ya gidip...
J'irai me promener à l'Imperiale.
Cosmo Don'un en iyi arkadaşıdır.
C'est le meilleur ami de Don Lockwood.
Don ve Lisa film çevirirken Cosmo onları... romantizm havasına sokmak için sette onlara piyano çalar.
Sur le plateau, sa musique inspire notre Don et notre Lina.
Pekala, kariyerim hakkında herhangi bir hikaye ile başlayacaksak benim yaşam boyu arkadaşım, Cosmo Brown'da yer almalı bunda.
Mon histoire est inséparable de celle de mon ami Cosmo Brown.
Cosmo ile ilk kez orada karşılaştık.
C'est là que j'ai connu Cosmo.
Hey, Cos, birşey yap! Bana bir taksi çağır!
Cosmo, appelle-moi un taxi!
Cosmo, ortama uygun bir müzik.
Cosmo, musique d'ambiance.
Dalga geçmenin sırası değil, Cosmo. Beyazperdede benim kadar ahmak birisini hiç gördün mü?
Tu connais un jeu plus ridicule que le mien?
Danseden Şövalye. - Bana seni bir senaryo yazarı yapacağımı hatırlat.
- Cosmo, je vous fais scénariste.
Billie Roy Griggs, St Joseph'e telgraf göndermek istiyorum.
Prenez un télégramme pour Mme Griggs, Cosmo Road, St Joe.
Cosmo!
Cosmo.
Cosmo, sen bir prenssin.
Cosmo, tu es un prince.
Cosmo ne zaman ihtiyacın olursa gelip beni bul.
Cosmo... quand tu auras besoin d'aide, viens me voir.
- Sakin bir akşam Cosmo.
Ce soir, c'est calme.
Annemin mezarı üstüne yemin ederim. - Cosmo!
Je le jure sur la tombe de ma mère.
- Görüşürüz, Cosmo.
A tout de suite, Cosmo.
- Ben Cosmo Vittelli.
Je suis Cosmo Vittelli.
Benim adım Cosmo Vittelli.
Je m'appelle Cosmo Vittelli.
- Adım Cosmo Vittelli.
Je suis Cosmo Vittelli.
Adım Cosmo.
Je m'appelle Cosmo.
Baylar, bu bey Cosmo Vittelli. - Bir içki?
Messieurs, M. Cosmo Vittelli.
Sormamın nedeni Cosmo, boyum sadece 157 cm limitlerin çok altındayım.
Tu sais, si je demande, c'est que je suis un peu trop petite.
- Cosmo Vittelli içeride mi?
- Cosmo Vittelli est là?
Evet. Cosmo.
Cosmo!
- Akıllı ol, Cosmo.
Sois sympa, Cosmo.
Sadece arka merdivenler için, Cosmo.
Porte de derrière, uniquement.
Bu dünyanın sorunu ne biliyor musun, Cosmo?
Tu sais ce qui ne va pas dans ce monde?
Sende yanlış bir şey yok, Cosmo.
On n'a rien contre toi, Cosmo. L'argent.
Aslında tüm olanlar için üzgünüm, Cosmo ama elden bir şey gelmezdi, biliyorsun.
Et même, désolé pour tout, mais... c'était inévitable.
Batı yakasındaki en büyük kediydi, Cosmo.
C'était le caïd de la côte Ouest.
Cosmo, bence olanlar yanlıştı.
Ce qui s'est passé... c'est pas bien.
- Selam, Cosmo.
- Cosmo...
Merhaba, Sherry. - Selam, Cosmo.
Ça va Sherry?
- Sadece bir yanlış anlama, Cosmo.
- Ce n'est qu'un malentendu.
Benim adım, hâlâ bilmeyenleriniz varsa, Cosmo Vittelli. - Hadi!
Mon nom, si vous ne le connaissez pas encore, est Cosmo Vittelli.
Işığın Cosmo'yu izlemesini istiyorum ve patronumuz için çok daha büyük bir alkış!
Un projo... sur Cosmo. Un grand bravo pour notre padrone.
Vogue, Cosmo falan filan.
Tu sais, Vogue, Cosmo
Newsweek, Time, Cosmo, National Enquirer.
Newsweek, Time, Cosmopolitan!
Güçlü kadınlar hakkında bir makaleyi Cosmo ya da...
J'espérais vendre mon article à Cosmopolitan.
- Onunla sen evlenmeyeceksin ki Cosmo.
C'est pas ton mariage.
Şimdiye kadar, Cosmo'nun eskiden aşık olduğu gibi birini hiç görmedim.
Je n'ai jamais vu un homme aussi amoureux que Cosmo en ce temps-là.
Sonra, aşağıya baktım ve caddede dikilmiş pencerelere bakan Cosmo'yu gördüm.
Je regarde en bas. Cosmo était dans la rue, regardant les fenêtres.
Seni kızdırdım, Cosmo.
J'étais furieux contre toi.
Cosmo'nun Ay'ı.
La lune de Cosmo.
Pekala, pekala, pekala İşte Cosmo Brown!
Voici Cosmo Brown!
Cosmo, sana zam yapacağımı bana hatırlat.
Rappelez-moi de vous augmenter.
- Selam bebek. - Selam Cosmo.
Salut, Cosmo.
Hey, Cosmo!
Cosmo!
Cosmo.
Cosmo!
Cosmo!
Cosmo!
Hey, Cosmo!
Hé, Cosmo!