English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ C ] / Cray

Cray traduction Français

471 traduction parallèle
Buyurun Bay Cray.
Posez la question, s'il vous plaît.
Bay Cray, Mountain Brook'dan bir şişe denedim beni hasta etti.
Je l'ai goûté, et il m'a rendu malade.
- Bay Cray, onu öldürdünüz.
M. Kray, vous l'avez tué.
Cray Key'e iniyor.
Il atterrit à Cray Key.
Benim kadar sıçrayıp dans etseydin... ... sen de yorulurdun.
Si vous aviez été à ma place aujourd'hui... vous seriez fatigué aussi.
Bir arkadaşım, ilk sıçrayışında yakalamış onu. Öyle mi?
Un de mes amis l'a attrapé au premier rebond.
Ve şimdi karşınızda dünyanın en küçük fili. Tramplenin üzerinde yaylanacak ve tek sıçrayışta piramidin tepesine inip, bayrağı sallayarak muhteşem bir final yapacak.
Et maintenant, voici le plus petit éléphant du monde, qui va sauter de ce tremplin et atteindre d'un bond le sommet de cette pyramide, en agitant son petit drapeau pour le grand final!
Belki. Ama hala şurada sıçrayıp duruyor.
N'empêche qu'il saute!
Tam bir sıçrayıcı.
Allez, va faire un tour.
Yağız tay, daha ilk sıçrayışta beni üstünden attı... Ve babam yanıma gelip beni çizmesiyle dürttükten sonra dedi ki :
Le poulain m'a vidé... et le vieux a crié :
Beyhude dualarım gökteki yıldızdan yıldıza sıçrayıp uzaklardaki buz kesen karanlıkta yittiler. Düştüler denizin derinliğini örten kara suların altındaki dipsiz derinliğe. Beyhude sözlerim aradı Tanrı'nın kulağını.
Au-delà des étoiles, mes futiles prières se perdent dans l'espace glacé, dans les profondeurs insondables où l'eau noire recouvre les abîmes de la mer, mes paroles s'adressent en vain à Dieu.
Deniz altında sıçrayıp oynamak.
Flirter chaque matin au fond de l'océan
İşte bu şekilde, bayanlar ve baylar, Landsfeld kontesi güç ve şöhreti arkasında bırakmış bir halde teklifimizi hatırladı ve okyanus ötesi inanılmaz bir sıçrayış gerçekleştirdi.
C'est ainsi que la comtesse de Landsfeld quitta le pouvoir et la gloire, se souvint de notre offre généreuse et d'un saut incroyable par-dessus l'océan...
"Sıçrayışlarla kahvaltı."
"Le petit-déjeuner explosif."
Sudan ok gibi sıçrayıp suda zıplarken oluşturdukları boşluğa düşüyorlardı.
Ils bondissaient haut et retombaient dans le trou qu'ils avaient fait.
Ayakları çok iyi. Büyük sıçrayıcı.
Il est grand et quelle énergie.
Şeytan Sıçrayış'ında ölümden emin olabilirsiniz.
C'est une mort certaine par le Saut du Diable, M. Blore.
Şeytan Sıçrayışı?
Le Saut du Diable?
Şeytan Sıçrayışı.
- Le Saut du Diable.
Küçük bir sıçrayış.
En deux temps, trois mouvements.
Sınırın güneyinden küçük bir kız için bu hayli büyük bir sıçrayış.
Quelle réussite pour une petite... fille du Sud.
Havaya sıçrayıverip... Düşmanlarının üstüne çullanır
Il est capable de bondir en plein ciel et d'attaquer en plongeant.
Ete doğru sıçramaya başladı. O sıçrayınca ben elimi hareket ettirebiliyordum.
Il devait sauter pour l'attraper et je pouvais reculer ma main.
Evet, evet. Bu büyük bir sıçrayış.
Oui, bien sûr... c'est plutôt un grand changement, non?
Dolayısıyla kısa etekliğini giy, bale sahnesine sıçrayıver bakalım.
Mets ton tutu et rejoins le corps de ballet.
Bir damla sıvının sıçrayışı ve bu şekilde gerçekleşen form ve yön anlamındaki hareketler.
Dans la simple éclaboussure d'une goutte de liquide cela passe par les changements brusques de forme et de direction.
Koşup, sıçrayıp, bağırarak akıntılı nehirde yüzdüklerinde bunu görebiliyoruz.
et comme ils courent et s ´ emballent et crient et sautent, ou nagent et plongent sous le courant rapide,
"sıçrayışın, Lionello." "Neden sıçradığını biliyorum..."
Tu essayes de cacher ta vocation pour la mort.
Bay Hilltop, sıçrayıp, masanın yanında ayakta durur musunuz?
M. Hilltop, voulez-vous sauter sur vos pieds et vous tenir près de cette table?
Bir sıçrayışta...
Il peut faire des bonds...
- Bu sıçrayışın adı ne?
Comment appelle-t-on ce saut?
O atın kafası benim omuzlarımın üzerinde duruyor... eski bir lisanın içinde, eski varsayımlara zincirlenmişim... bunlardan bir sıçrayışta kurtulup toynaklarımı orada olduğunu umduğum yeni bir patikaya basmak istiyorum.
Mes rênes sont le langage et les principes usés. J'essaie d'emprunter une autre voie, dont je ne fais que deviner l'existence.
Sıçrayın!
N'allez pas là-bas!
Biraz sıçrayıverin.
C'est parti.
Yüzüstü sıçrayış!
Rebond de face!
Yüzüstü çifte sıçrayış!
Double rebond de face!
- Yüzüstü sıçrayış... - John.
– Rebond de face, – John.
Şunlardan bir tanesi sıçrayıp, seni öldürebilir.
Une de ces petites choses pourrait vous sauter dessus.
Son sıçrayıştan sağ çıkamayacağız sandın, değil mi?
J'ai cru qu'on allait rater le dernier saut.
5000 dolarlık falan değildi ama mecbur kalırsam sıçrayıp, bacaklarım ayrık düşebilirim.
C'était pas aussi cher... mais je pourrais sauter en l'air et retomber en faisant le grand écart.
Kaçmaya çalışır gibi sıçrayıp eğiliyor.
Il sautille et se tortille comme s'il essayait de se sauver.
Ve hepiniz yere düşer düşmez yakılmak üzere süpürülmek yerine ben eğilir eğilmez, tekrar sıçrayıp kiraz ağacına dönüşeceksiniz.
Et quand vous tombez toutes sur le plancher... au lieu d'être balayées comme pour être jetées dans l'incinérateur... dès que je me baisse, vous bondirez pour faire une grande fleur de cerisier.
Ama Doktor Chapman yakında iyileşip genç bir ceylan gibi sıçrayıp oynayacağımı söylüyor.
Mais Dr Chapman dit que je serai bientôt debout à bondir comme une jeune gazelle.
Mike Scharf zekice sıçrayışıyla yakaladı.
Mik.e Scharf réalise un magnifique attrapé de volée.
Büyük sıçrayış. Anne ve babası, Velma ve Marvin, düğünde hazır bulunmamışlar.
" Les parents de M. Stanwyk, Marvin et Velma, de Provo,
Ayrıca devasa ejderhalar sudan sıçrayıp, tüm gemiyi bir anda yutuverirler!
D'énormes dragons jaillissent des vagues et avalent les navires!
Evet, bir yaz günü beni sıcak bir ocağın başına koy dört ocaklıyı aç, yağ yüzüme sıçrayıp terime karışsın.
Mettez-moi devant une cuisinière un jour d'été, quatre plaques allumées, la graisse me sautant au visage et se mélangeant à la sueur.
Efendim, galaksimizden ilk sıçrayışımız, onun dediğine göre, bir hataymış.
- Ici Yar. - Envoyez un garde au pont machines.
Normal prosedüre göre, Üsteğmen, 60 metre havaya sıçrayıp geniş bir alana yayılacaksın.
La procédure réglementaire est de sauter à 50 m en l'air et puis de s'éparpiller sur une zone assez vaste. Merci, sir.
Yapabilirsiniz. Sıçrayın, inin.
Vous, vous montez, descendez.
Yerin altından sıçrayıp ortaya çıktı. Demek güzel vakit geçirdiniz?
il a surgit du sol alors tu as passé de bons moments?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]