Creatures traduction Français
3,163 traduction parallèle
* Kan arayan yaratıklar her yerde *
Creatures crawl in search of blood.
İnsanın kanını donduran yaratıklar.
Créatures flippantes. Oui.
Ne kadar da zarif ve küçük yaratıklar. Ta ki sürü haline gelinceye kadar. Ondan sonra daha çok katil arılar gibi olurlar.
Des petites créatures exquises, jusqu'à ce qu'elles se rassemblent pour devenir des abeilles tueuses.
Preta'lar çok açgözlü yaratıklardır.
Les Preta sont des créatures extrêmement avide.
Dikkatin dağılmasın da canlı bir şeyler görebilecek misin bak bakalım.
Reste concentrée. Et continue à chercher des créatures.
Evcil yaratık adabı uzmanlık alanımdır.
Les créatures domestiques sont ma spécialité!
Kenyalı firavunfareleri falan var.
C'est sur ces créatures pygmées.
Sessizlik'in başında olan yaratıklar. İnanılmaz varlıklar...
Les créatures à la tête du Silence sont anti-mémoire.
Ben yatakta uzanıyorum sen de etimden yaratıklar çıkarıyorsun.
Moi étendu sur ce lit, toi retirant des créatures de ma chair?
Ama üstün körü baktığımızda, yapraklar, çamur ve çeşitli canlılar var.
Mais au premier coup d'œil, il y a des feuilles, de la boue, un lot de petites créatures.
Seni kapıp götüren o şeylerin bizi hoş karşılayacak halleri yoktu.
Avec ces créatures qui vous ont enlevées, on peut dire qu'on n'est pas les bienvenus.
Kızlar korkunç yaratıklar.
Les filles sont d'effrayantes créatures.
Dünya dışı varlıklar tarafından alıkoyulduğuna inanıyordu uzay gemilerine alınıp, incelenmiş ve serbest bırakılmış.
Il croyait avoir été enlevé par des créatures extraterrestres. Emmené à leur vaisseau, examiné, et relâché.
Tüm etrafımı sardılar. Küçük... Küçük...
Il y avait des créatures autour de moi, petites... petites... et gris souris.
Sizin gibi av peşinde koşan adamlar için bile orada bir sürü av var.
On peut aussi chasser les créatures à poil.
Ama avlanacağımızı söylemiştin.
- Chasser les créatures à poil?
İşte ruh koca adam.
- Et chasser des créatures à poils.
Tanrı'nın yarattığı tüm canlılar.
Toutes les créatures de Dieu.
Ryan, köpekler oldukça empatik yaratıklardır.
Les chiens sont des créatures empathique.
Petrol sizin gibi binlerce, deniz yaratığını öldürecek, değil mi?
Le pétrole va tuer des milliers de créatures marines sans défense, je pense que vous êtes genre réglos non?
Bu yaratıkların hakkından gelmenin bir yolunu bulmalıyız.
Nous devons vaincre ces créatures.
- Arthur bu yaratıkların hakkından gelmeye niyetli.
Arthur compte vaincre les créatures.
Söylemek isterim ki, deniz çok büyüktür ve bir çok acayip yaratık ve mercanlarla doludur.
Je voulais juste dire, l'océan est vaste et rempli d'étranges créatures et de coraux
Korkunç yaratıklardır.
Ce sont d'ignobles créatures.
Oldukça sadık canlılardır.
Ce sont de petites créatures loyales.
Hayır. Bizi korktuğumuz soğukkanlı yaratıklara dönüşmekten koruyorum.
Non, je nous protèges nous, de la transformation en créatures de sang froid que nous craignons.
Prens Arthur üç gün önce bizi bu yaratıklardan kurtarmak için yola çıktı.
Il y a trois jours de cela, le prince Arthur a entrepris une quête pour éliminer ces créatures.
Biz alışkanlıkların insanıyız.
Nos sommes des créatures d'habitudes.
Onun şu şeyleri her yerdeler.
Ses créatures sont partout.
Okulda bu şeyler vardı.
Ces créatures, à l'école.
Hey! Biz burada onları istemiyoruz.
On sert pas ces créatures là chez nous.
Senin gibileri istemiyoruz.
On sert pas les créatures comme vous.
Küçücük birer yaratık olmanıza rağmen tam bir başa belasınız.
Pour des petites créatures, vous êtes de vrais emmerdeurs.
Ormanda bir karavanda oldukça derinliklerinde adeta orman diyarındaki yaratıklarla beraber gibi.
C'était avec Derek dans une caravane, dans les bois, genre, au coeur de la forêt, avec des créatures des bois.
O canlıların bulunduğu ortama adapte olurken kullandığı hücreler.
Certaines créatures s'en servent pour se fondre dans le paysage.
Zeki, harika yaratıklardır.
Créatures brillantes et inventives.
Tanrının güzel lütuflarından.
Les bonnes créatures de Dieu.
Önceden balık gibi varlıklardık, Bileklerimizle kazan...
Avant, nous étions juste des créatures de petits poissons a traîner nos doigts sur le sol...
Endor'un ikinci ayının yerlisi olan bir yaratık türü.
George Lucas présenta au monde les Ewoks, une race de créatures indigènes de la deuxième lune de Endor.
Ejderhalar sihirli varlıklardır.
Les dragons sont des créatures magiques libres.
Yolculuğumuz 65 yıl önce başlıyor inanılmaz yaratıkların ilk adımlarını attıkları zaman.
Notre journée commence il y a 65 millions d'années quand d'incroyables créatures firent leur premier pas.
Yaratıklar yırtıcı güçlerle donatılmışlardı.
Il en a résulté des créatures aux pouvoirs redoutables.
Efsanelerde böyle yaratıklardan bahsedilir.
Les vieilles légendes mentionnent ces créatures.
Üniversitede, zararlı böcekler ve varlıklarla ilgili bir ders almış olmalısınız.
Vous avez sûrement dû passer par un cours sur ces créatures.
Bu kadının gözyaşları, şelale gibi tükenmek bilmiyor.
Les femmes sont des créatures dont les larmes sont des torrents sans fin.
Muhtemelen dünyadaki en tehlikeli varlıklar.
Plus dangereuse des créatures sur Terre.
Bu yaratıkları deliklerinden çıkartmalıyız.
Il faut faire sortir les créatures de là.
Şirinler, Schtroumpfs olarak da bilinen Belçikalı efsanevi yaratıklardır diyor. - Evet. Peyo tarafından yazılmış.
Ce seraient des créatures mythiques belges appelées "Schtroumpfs", découvertes par Peyo.
Kilise bize gözün, ruhun aynası olduğunu öğretti. Vampirlerin de gözleri olmadığından, onların, yok edilmeleri gereken ruhsuz yaratıklar olduğu söylendi.
L'église nous enseigne que les yeux sont les fenêtres de l'âme... et vu que les vampires en évoluant ont perdu leurs yeux, Ceux sont des créatures sans âmes... qu'il faut éradiquer.
Kendini beğenmişler dibe vursun kibirli yaratıklar alaşağı olsun.
Les hommes fiers seront jetés bas Tombez à terre, arrogantes créatures
O şeyler dehşet verici.
Ces créatures sont terrifiantes.