Cuma akşamı traduction Français
662 traduction parallèle
Önümüzdeki cuma akşamı... saat 8'de Oliver Jordan'larda yemek.
Vendredi prochain, chez Oliver Jordan, dîner 8 h.
Önümüzdeki cuma akşamı bizi yemeğe çağırdılar.
On est invités chez eux, vendredi.
Sevgili Bay Lincoln, Kız kardeşim Bayan Edwards ve dostlarının Cuma akşamı evde vereceği yemek ve dans davetine teşrifiniz bizleri onurlandıracaktır.
Cher M. Lincoln, ma soeur, Mme Edwards, et quelques-uns de ses amies donnent un souper dansant vendredi soir chez les Clinton.
Frank Conner'lar cuma akşamı bir parti veriyor.
Vendredi soir les Conner donnent une réception.
Size Cuma akşamı ona göz kulak olmanızı söylemiştim.
Bonjour, Mlle. Je vous avais dit de veiller sur elle, vendredi!
Son altı aydır, her cuma akşamı, istiridye sipariş ediyorlar.
Tous les vendredis depuis 6 mois, ils commandent des huîtres.
- Cuma akşamı sen buradan ayrılmadan önce de var mıydı?
Avant la visite de la police. - Ce n'était pas vendredi?
Ve unutmayın, Cuma akşamı, güreş akşamı.
Vendredi, soirée de catch!
Cuma akşamına ne dersin?
Vendredi soir?
Cuma akşamı diye sana güzel şeyler hazırladım.
Je t'ai fait quelque chose de bon, comme on est vendredi.
Ne güzel bir cuma akşamı!
Quel vendredi soir de folie!
Bayan Watchett, Bay Filby ve diğerlerini Cuma akşamı yemeğe davet ettim.
M. Filby et les autres dîneront ici vendredi prochain.
Sophie'yle Oscar cuma akşamı parti veriyor. Gitmek ister misin?
Sophie et Oscar font une soirée, vendredi, tu veux y aller?
Teyzemle her Cuma akşamı.
Tous les vendredis soirs.
- Yemek yapmayı öğrenmen gerek ev işi yapmayı ve her cuma akşamı annemin evinde akşam yemeğine gideceğiz.
- Tu devras apprendre à cuisiner, tenir la maison et aller dîner chez ma mère tous les vendredis soirs.
Cuma akşamı yemeğe çıkalım.
- Vendredi soir, on dîne ensemble.
Bugün cuma akşamı, Bir top al.
On est vendredi soir, amusez-vous.
Barmen Ross, Stella'yla Doreen'i cuma akşamından beri görmemiş Barney Benesch'le bir partiye gideceklerini işitmiş bir yerden.
Ross, le barman, n'a pas vu Stella et Doreen depuis vendredi, mais il a dit qu'elles devaient retrouver Barney Benesch pour une fête.
Eşiniz ve siz, Cuma akşamı yemeği bizimle yer misiniz?
Voulez-vous venir dîner avec votre femme, vendredi?
Bu yüzden cuma akşamı çünkü çamaşırhanede olacaksın ve gardiyanların iç çamaşırlarını çalacaksın.
C'est pour ça que vendredi, à la blanchisserie, tu faucheras leurs sous-vêtements.
Bildiğiniz gibi, geçen cuma akşamı bina bir patlamayla yerle bir olmuştu.
Le bâtiment a été complètement rasé par une explosion, vendredi soir.
Cuma akşamı saat 6 : 30 sularında gelin.
Passez chez moi vers 6 : 30.
Geçen Cuma akşamı ben buradan gittikten sonra gerçekte yaşananlar yüzünden.
A cause de ce qui s'est réellement passé après mon départ d'ici vendredi soir. Oh.
- Cuma akşamı bizle yemektesin. - Tamam.
- Tu dînes avec nous vendredi.
Cuma akşamı mallarla burada ol.
Soyez là vendredi soir avec le matos.
Cuma akşamı. Bu gün kutsal gün.
Tu sais où je devrais être?
Cuma akşamı nerede olmam gerektiğini biliyor musun?
Á la synagogue.
Belediye binasında, Cuma akşamı.
Venez au dîner de charité, vendredi soir!
Cuma akşamı, siz de katılın.
Venez au dîner de charité.
Amerikan-Sovyet dostluk gecesi, Cuma akşamı.
Venez au dîner américano-soviétique!
Rahibin bir cuma akşamı yiyeceği tek et, rahibe etidir.
La seule viande qu'un prêtre peut manger le vendredi est de la nonne.
Cuma akşamı mı?
Un vendredi soir?
Cuma akşamı gideriz.
Allons-y vendredi.
- Cuma akşamı daha iyi olur.
- Vendredi soir, c'est mieux.
- Cuma akşamı o zaman.
- Alors vendredi soir.
Diane, cuma akşamı ders veriyorum. Cumartesi olsa olur mu?
Oh, Diane, j'ai une conférence vendredi soir.
Mesela Cuma akşamı maçtan sonra?
Peut-être vendredi après le match?
Her Cuma akşamı 7 : 00'de, iki güvenlik görevlisi vezneden çıkıp metroyla bir sonraki istasyona gidiyor.
Le vendredi, vers 1 9h, ils descendent de la caisse centrale. Ils vont a l'avant du quai et prennent la rame.
Cuma akşamı!
C'est vendredi soir!
Cuma gecesi akşam yemeği için sen ve Dr Halden bana gelebilir misiniz?
Chère Jeanne, Je vous invite à souper ce soir avec le Dr Holden, et à passer le week-end chez moi.
"Akşam 8 : 00, Cuma." Bu akşam.
"Vendredi à 20 heures." C'est ce soir.
"Cuma gecesi, Laura'nın benimle bir akşam yemeği randevusu vardı..." "... yemekten sonra da, görünüşe göre şehir dışına çıkacaktı. "
" vendredi, Laura devait dîner avec moi, puis partir à la campagne.
- Bu hafta bitiririz. Cuma akşamına işimiz biter.
Tout sera terminé vendredi.
- Cuma günü akşam yemeğine gel.
Ne doutez pas de mon amitié. Venez dîner vendredi prochain.
Ayrıca Kutsal Cuma'nın akşam duaları için Passion müziği, zaman zaman Kyrie ( dua ), Gloria ( şükran duası ) ve Sanctus ( ilahi ), ve Noel için Latin Magnificat çalınırdı.
En outre, il devait fournir la musique de passion pour les vêpres du Vendredi Saint. Enfin le Kyrie et le Gloria, et le Sanctus, étaient parfois exécutés en musique, et le Magnificat latin pour Noël.
Ve üç hafta sonra Leipzig'de St. Thomas'da evangelist Matthew'dan sonra, Kutsal Cuma boyunca Akşam Dualarında, Passion müziğini çaldı.
Et trois semaines plus tard il dirigeait à Leipzig, pendant les vêpres du Vendredi Saint à Saint-Thomas pour la première fois. sa musique de passion d'après l'évangéliste Matthieu.
Evet. Böylece itfaiye nihayet cuma akşamı geldi.
Et c'est ainsi que les pompiers sont venus le vendredi soir.
Bizim için sabbat, cuma günü akşamı başlar.
Pour nous, le sabbat commence le vendredi à la tombée de la nuit.
Ransdorplu Stoffels'in kızı Cornelia... #... 30 Ekim 1654 Cuma akşamı... #...
ce vendredi 30 octobre 1654.
Bu akşam Cuma.
C'est vendredi soir.
Holmes, akşam yemeğini Romano's'ta yiyebiliriz, ama Cuma'ya kadar sadece üç günümüz var.
Holmes! Nous pouvons dîner chez Romano's! Mais nous n'avons que trois jours.