Cıty traduction Français
112 traduction parallèle
Çok acıklı Ty.
C'est lamentable, Ty.
- Petrolden mi söz ediyoruz Ty?
- On parle de pétrole, c'est ça?
Sen de arabamdan çık. Bakalım eve nasıl yürüyeceksin.
Et toi, t'es gentil... ty sors de ma caisse et tu te rentres a pied.
Hey Ty. Bu Bay Brown.
C'est mon propriétaire, M. Brown.
- Ty, canım, sıra sende.
C'est ton tour.
- O hoş delikanlı Ty'la sorunlarını çözemeyeceğine emin misin?
C'est très gentil. Tu dois bien avoir autre chose à faire.
Arayacaklarım listemdesin Ty.
C'est sur ma liste de coups de fil à passer.
Tamam, olmadığından eminim.
Je suis sûre que non, Ty. C'est juste que...
- Hemen geliyor Ty.
- C'est comme si c'était fait.
Florida, Ty.
- C'est la Floride.
- Ty Cobb yazıyor. - O benim özel eldivenim!
C'est mon gant magique.
- Ty'ın konuşması ne zaman?
- C'est quand, déjà, le discours?
Merhaba Tatlım. Ty geldi!
C'est Ty!
Ty, sakın... Bu Chris.
C'est Chris.
- Olanları gördüm ve kararım...
Ty, je t'ai vu pousser aussi. Et c'est pareil pour tous.
İyi iş çıkardın Ty.
Bon boulot Ty, merci.
Ty Caulfield'ın kodamanının hayatı bu muymuş? Adam depoda yaşıyormuş.
Ainsi c'est ça le grand train de vie de Ty Caulfield : un lit de camp dans un entrepôt.
- Bu kardeşimin tercihi. - Hey, Ty.
- C'est mon frère qui décide.
Ty'ın penceresinin dışındaki iz kardeşine ait çıktı.
Les empreintes de chaussures devant la fenêtre de Ty appartiennent au frère.
Üstünde Ty'ın kan izlerini bulduk.
C'est le sang de Ty dessus.
Bu Emma, Ty'ın kız arkadaşı.
C'est Emma, sa petite amie.
Tamam, Diamond ve Ty Bentley'in reddedilmiş aşıklar olduğu ve cemaat üyesi olmadığını varsaysak bile... bir kişi hala eksik
Si c'est Diamond et si Ty Bentley était un amant éconduit et non un adepte du culte, il manque encore un corps.
Çocuklarımın cesetlerini aklımdan çıkaramıyorum. Ty, küçük oğlum bir parça kağıt tutuyordu.
Je ne peux pas... me sortir l'image de mes enfants morts de l'esprit.
Üniversitedeyken çıkardık.
George, voici Ty Grant nous sortions ensemble à la fac.
Mai ve Ty Lee. Toprak bükücüleri dışarı çıkarın.
Mai et Ty lee, neutralisez ces maîtres de la terre.
Bu da abim, Ty.
Lui c'est mon grand frère, Ty.
Bu biraz söylemesi zor, Ty.
C'est assez dur, Ty.
Buradaki tek sorunsa, kimsenin hastalıklı doku parçalarını almak istememesi. Siz de yeni bir ölüm belgesi yapıp, ölüm nedenini değiştiriyorsunuz, yasal bir doktor imzasını da atıp, Ty Miloni'den paraları alıyorsunuz.
Le problème, c'est que personne ne veut acheter de tissus malades, alors vous fabriquez un nouveau certificat de décès, changez la cause du décès, signez du nom d'un vrai docteur, et empoochez le chèque de Miloni.
Diğer iki kurşun ise Alexander ateş etmeden New York polis memuru Ty Lopez'in silahından çıktı.
Après avoir tirer deux balles au hasard Alexander était abattu par un véritable agent de police de NYPD, Ty Lopez.
Büyük olasılıkla Ty Pennington'ın da bu yüzden böyle güzel bir hayatı var.
C'est surement pour ça que Ty Pennington a une belle vie.
Ty'la çıktığını düşünmüştüm.
J'ai cru que tu sortais avec Ty.
Ty gibi bir erkekleyken bu sadece zaman meselesi.
Avec un gars comme Ty, c'est qu'une question de temps.
Bil bakalım kim? Ty.
- C'est qui?
Hey, Ty, ben Ade.
Ty, c'est Ade.
Söyleyebildiğimiz, dövüş gecesini kontrol eden ve sunan kişi, emekli asker Ty McKelver.
Ce que nous pouvons dire, c'est que "Fight Night" est géré par un vétéran nommé Ty Mckelver.
Howard sadece bu yolla Ty'la buluşacaktı.
C'était le seul moyen pour qu'Howard rencontre Ty.
Dışarıya mı çıktı?
Où est Ty? Il s'en est sorti? Oui.
Ty, senin için hayatının o kısmını halledemem.
Ty, c'est à toi de gérer cette partie.
- Sorun ne, Ty?
- C'est quoi le problème, Ty?
Olay da bu, Ty.
C'est le problème, Ty.
- Ty, berbat olduğunu biliyorum.
- C'est horrible.
Merhaba, anne.
Hey, M'man. C'est Ty.
Muhtemelen Barış Elçilerinin yardımlarına ihtiyaçları vardır.
Ils doivent avoir besoin d'Ambassadeurs de Paix pour aider Hum, Ty, c'est jour d'école.
Hemen açmalıyız. Ty, askerde yaptığın bir şey yüzünden mi?
C'est en lien avec l'armée?
Çıldırmış mı?
C'est pour ça que Ty est bon
Şanslısınız ki Ty ile tanıştım... Sorgu yargıcının lezzetli yardımcısı Bana, anahtarlarını ödünç verecek kişi..
Par chance, j'ai rencontré Ty... un charmant adjoint du coroner... qui va me prêter ses clés.
Oh, bu da ben, sahilde... Ty'la dansa gitmeden önce.
C'est moi sur la plage avant de danser avec Ty.
Evet, gruptan birinin ispiyonladığını düşünmüyor olabilirler ve Ty'ı dışarı çıkardılar.
Ils pensent qu'il y a un mouchard, - et ils viennent d'amener Ty dehors.
- Ty'ın muhbir olduğunu sanıyorlar.
Ils pensent que c'est une balance.
Dean, benim. Ty, güvende.
Dean, c'est moi.
Hakikatleri anlamaya çalışıyorum. Hepsi bu, Ty.
J'essaie d'assimiler les faits, c'est tout.