Dakika traduction Français
80,289 traduction parallèle
5 dakika belki.
Cinq minutes, par là.
10 dakika sonra.
Encore dix minutes.
Beş dakika içinde şu kapı açılacak ve sizin emirlerine karşı gelemeyeceğiniz birisi serbest olduğumu söyleyecek.
Dans cinq minutes, la porte va s'ouvrir et un homme contre lequel vous ne pourrez rien me dira que je suis libre.
En iyi parkur zamanınız yaklaşık üç dakika civarında.
Votre meilleur temps est amélioré de presque trois minutes.
- Olmaz. Beş dakika içinde orada olacağım.
J'y serai dans 5 minutes.
20 dakika öncesine kadar, hayır.
Comme il y a 20 minutes, non.
Sizinle oyun oynayarak harcadığım her dakika beni şu işten uzaklaştırıyor.
Et chaque minute que je passe à jouer avec vous m'éloigne de ce travail.
Beş dakika içinde telefonuna gireceğiz.
Dans cinq minutes, nous serons dans votre téléphone.
O koca üç dakika boyunca ölmüştün.
Pendant trois minutes, tu étais mort.
- Evet, zamanlaması da mükemmel... Günlük brifingden on dakika önce.
Oui, et tendu dix minutes avant notre conférence.
Düşüncelerinizi toparlamak isterseniz size birkaç dakika kazandırabilirim.
Je peux vous faire gagner du temps.
Franny, biraz daha oyun oynar mısın? Beş dakika daha?
Tu peux jouer encore cinq minutes?
14 dakika geciktiniz.
Tu as 14 minutes de retard.
NYPD patlamadan iki dakika sonra olay yerindeymiş.
La police est arrivée sur les lieux en deux minutes?
Aracınız bir kaç dakika uzaklıkta efendim.
- L'hélicoptère arrive.
Dadıyla konuştum ama ancak 45 dakika sonra gelecek.
La nounou sera pas là avant 45 minutes.
Ofisim buradan 10 dakika uzakta.
Mon bureau est à dix minutes.
Burada olduğunu bir dakika öncesine kadar bilmiyordum.
Saul, je ne savais pas qu'elle était là avant d'arriver.
Kalbim durmuş. Üç dakika ölü kalmışım.
Que j'ai... fait un arrêt cardiaque et que j'étais mort pendant trois minutes.
90 dakika içinde otobüs geliyor.
Le bus vient nous chercher dans 90 minutes.
Bir dakika, bahsettiğin destek ekip o muydu?
Attendez. Ce sont les renforts dont vous parliez?
Dördüncü birim, bana iki dakika verin.
Unité trois, en attente. Unité quatre. Donnez moi 2 minutes.
Birkaç dakika bekleyebilir. Yapma Carrie.
- Elle peut attendre quelques minutes.
Bir dakika burada bekler misin lütfen?
Tu peux attendre?
- Bir dakika.
- Une minute.
Bunu almak için 15 dakika içinde döneceğim.
Je serai de retour dans 15mn pour récupérer cela.
O paylaşımların bir buçuk milyonu videonun yayınladığı dakika yapılmış, bu nasıl mümkün olabilir?
un million et demi de ces messages ont été publiés dans la minute après la sortie de la vidéo. Comment est-ce possible?
- Beş dakika mı?
- 5 minutes?
Aort klemplendiğinden beri üç dakika geçti.
Trois minutes depuis que l'aorte a été clampée.
1 dakika 40 saniye kaldı.
- Il reste 1 minute 40 secondes.
1 dakika 34 saniye.
1 min 34 secondes.
Evet, Kevin banyoda unutmuş ben de aldım, ve aldığını öğrendiğimde, yirmi dakika geçmişti bile. Heyecanlı.
Kevin l'a laissé aux toilettes, je l'ai feuilleté et j'ai pas vu le temps passer.
Her şey olduktan beş dakika sonra duymaya başladım, insanların kaybolmasından sonra.
Ça a débuté cinq minutes après que ça aie eu lieu, après que les gens disparaissent.
Sırada benimle beş dakika bile beklemedin yoksa bir şeyler mi çeviriyorsun?
Soit tu m'évites, soit tu passes un truc en douce.
Beş dakika daha bekleyiniz. - "İyi günler Melbourne," Bu program canlı mı?
Je m'en occupe, un instant. L'émission "Bonjour, Melbourne" est en direct?
Sadece birkaç dakika sürecek.
Il y en a pour quelques minutes.
Laurie ile bir dakika konuşabilir miyim?
Tu veux bien que je parle à Laurie en privé?
İki dakika içinde iletişim kuracak.
L'hélico sera là dans deux minutes.
O gönüllü on beş dakika sonra doğu girişinden buraya geliyor.
Le volontaire va se présenter à l'entrée est du bâtiment dans 15 minutes.
Perdeye beş dakika. Beş dakika!
Cinq minutes avant le rideau.
Son beş dakika. Beş dakika.
Attention, cinq minutes.
En fazla 20, 30 dakika.
20 minutes, 30 maxi.
30 ya da maksimum 45 dakika.
30, 45 minutes max.
Tamam ama 45 dakika içinde 7. Cadde'deki tren garında olmazsan Bin Halid'in adamlarını ararım.
Très bien, mais si tu n'es pas au 7th Street train station dans 45 minutes, je vais contacter les hommes de Ben Khalid.
5 dakika önce Ulusal İstihbarat Başkanı ile görüştüm.
Je briefe le Directeur du Renseignement National dans cinq minutes.
Bir kaç dakika sürer.
Ça prendra juste quelques minutes.
10 dakika evvel Başkan ile görüştüm.
Je parlerai au Président dans dix minutes.
Bir dakika izin verir misin?
Pouvons-nous avoir un instant?
Şemaları bulup çıkarmak 10 dakika sürer.
Ça devrait me prendre dix minutes pour récupérer les plans.
Bir dakika.
Attendez.
- Bana biraz... bir dakika.
Une minute.