Danız traduction Français
7,807 traduction parallèle
Ama endişelenme. Ne senden ne de Javier Peña'dan henüz aşmadığınız bir sınırı aşmanızı istemeyeceğim.
Mais rassurez-vous, je ne vous demande ni à vous ni à Peña d'enfreindre la loi plus que vous ne l'avez fait.
Dışarıdan sakin görünüyor olabilir ama içinde kazan kaynıyor anladınız mı?
Non, écoute, il-il a peut être l'air calme à l'extérieur, mais il y a une tempête qui se lève a l'intérieur, ok?
Stonehaven'dan tek parça hâlinde çıkmama izin verin ve kız size geri dönsün.
Laissez moi partir de Stonehaven vivant, et vous la récupérez.
Rodrigo'dan şimdi kurtulacağız, doğru şekilde.
Nous nous occupons de Rodrigo maintenant, de la bonne manière.
Ama ta Ohio'dan gelen karnı aç teslimatçı şoför için bir planınız yoktu.
Mais vous n'avez pensé au livreur affamé qui avait conduit ici directement depuis l'Ohio.
Bunu Dan'e ver ve videoyu benim için ayarla ki böylece tercihen rahatsız edilmeyeceğim bir yerde sorgulamayı izleyebileyim.
Donnez-ça à Dan, et préparez-moi un écran pour que je suive l'interrogation... de préférence dans un endroit isolé.
Ne? Dan serbestçe dolaşan bir seri katil varken sakin olmamızı mı istiyorsun?
Un tueur en série rôde chez nous et tu veux qu'on se calme?
Silahlarınızı yere bırakıp emniyetlerini açın Tanrı aşkına! - Dan!
Posez vos armes et mettez la sécurité, bon sang.
Dan en kötüsüne hazırlıklı olmamız gerektiğini düşünüyor.
Dan pense... qu'on doit se préparer pour le pire.
Tanrı'dan ne kadar uzaklaşmış olursanız olun yine de sizi bekliyor olacaktır.
Peu importe jusqu'où vous avez été avec Dieu... il vous attends toujours.
Biz ucubeler gösteriyi Elsa'dan satın almak için para toplar kazandığımız her kuruşu bir araya koyarız.
On a organisé une collecte. On a amassé chaque sou qu'on avait. On a essayé de racheter le spectacle à Elsa.
Burada işe girdim de. Sen de ona Gryzzl'dan yazınca... "Madem Şikago'dayız, Lucy'ye de bir selam verelim." dedi.
Je viens de trouver un boulot ici, et puis tu lui as envoyé un message sur Gryzzl, il s'est dit "Allons voir Lucy puisqu'on est déjà à Chicago."
Tarafsız bir göze ihtiyacımız var. Başkalarına danışmalıyız.
Peut être que nous avons besoin d'un regard neuf, tu sais, d'autres personnes pour peser le pour et le contre.
Ortak noktamız kahvaltıdan ibaret.
Nos points communs commencent et s'arrêtent à cet unique problème.
Kol'dan hayır gelmeyecek. Rebekah hâlâ kayıp. Finn de sakladığımız sırdan dolayı tehlikeli biçimde şüpheli durumda.
Kol est dans le vent, Rebekah est toujours porté disparue, et Finn est dangereusement soupçonné de gargé un secret,
Dan, adamımız.
Dan, le meilleur.
Hamburger falan alırız dışarıdan.
On peut commander des hamburgers ou un truc comme ça.
"Burset SHU'dan çıkıyor." Mantramız bu.
"Burset sort du trou." C'est notre mantra.
Her kız dışarıdan ön ödemeli bir kart alacak. Bana 14 haneli kodlarını verecekler ben de parayı tek tuşa basarak doğrudan onlara vereceğim.
Les filles auront une carte prépayée à l'extérieur, elles me donneront leur numéro, et je pourrai transférer de l'argent sur leur compte grâce à une seule touche.
Ella'dan paketi teslim almamız lazım.
On doit récupérer le paquet d'Ella.
Kneisha'dan çalınmış araştırma almış da olabilir almamış da olabilir, onu projeleri değitirmesi için zorlayan kız o da yarışmaya doğrudan girebilecekti birlikte, tekrar, Tim, Silas, ve Robot Piliç ismiyle bilinen bir kız ile.
Qui a peut-être volé les recherches de Kneisha, qui a dû échanger les projets pour qu'elle puisse accéder directement à la compétition avec, et contre, Tim, Silas et une fille connue comme "le robot poussin".
- Siz Amerika'dan mısınız Bayan Wright?
Vous êtes des Amériques, Mlle Wright?
Binbaşı saygıdeğer yargıcımız şarap stratejisi konusunda size danışmak istiyor.
Major, notre estimé Juge vous laisse la stratégie des vins.
Adam'dan bahsediyorsan, aramız tamamen iyi ve biz de yalnızca galeri için geldik.
Je veux dire, si tu parles d'Adam, lui et moi allons totalement bien et on vient juste voir le spectacle.
Eğer Adams'dan kurtulacaksak daha akıllı olmak zorundayız.
Si nous voulons nous débarrasser d'Adams, nous devons être plus intelligents.
Virginia, Maryland ve New York'dan gelecek adamlarımız var.
Nous avons des hommes venant de Virginie, Maryland, New-york...
Arkanızı kollayacak ve size danışmanlık yapacağım. Ve eğer gerekirse sizin için canımı vereceğim.
Je vais protéger vos arrières et rester votre conseil, et je donnerai ma vie pour vous s'il le faut.
Danışmanlığınız için hepinize teşekkür ederim.
Merci à tous pour vos conseils.
En hızlı giriş çıkışımız şuradaki kapıdan olur gibi.
Cette porte semble être le moyen d'entrée-sortie le plus rapide.
Başkan Bush ise, Vietnam'dan kaçmak için Teksas Hava Milli Muhafız Teşkilatı'nda çok rağbet gören bir mevkiye girdiği ve sonrasında Teşkilat'taki bazı yükümlülüklerini yerine getirmediği için eleştiriliyor.
Le président Bush a été critiqué pour avoir évité le Vietnam... en rejoignant un endroit très prisé dan la Garde Nationale du Texas... puis, apparemment, en négligeant ses obligations dans la Garde.
Bize günlük rızıklarımızı ver. Bizim bize karşı olanların hatalarını bağışladığımız gibi Sen de bizim hatalarımızı bağışla. Bizi günahtan ve Şeytan'dan uzaklaştır.
Donne-nous aujourd'hui notre pain de ce jour pardonne-nous nos offenses, comme nous pardonnons aussi à ceux qui nous ont offensés, et ne nous soumets pas à la tentation, mais délivre-nous du mal.
Philadelphia'dan dostlarımız Bay Fraizer'ın teklifine karşı kafanın karıştığını söyledi.
Notre ami de Phladelphie m'a dit que tu étais un peu confuse à propos de l'offre que Mr Frazier nous a faite plus tôt.
Orta Amerika'dan gelen bir grup kızı kurtarmışlar.
Des filles d'Amérique Centrale secourues.
Ben de adamlarımı çağırırım. Seni Hindistan'dan atarız.
Et j'appellerai mon peuple et... je vous jetterai tous hors du pays.
Sizi danışmanlarınızı dinlerken gördüm.
Je vous ai vu écouter vos conseillers.
Sizi daha iyi bir seçenek olduğu için danışmanlarınızı dikkate almazken gördüm.
Et je vous ai vu ignorer vos conseillers... parce qu'il y avait une meilleure option.
Tam 10 : 00'dan Vickery ile buluşmalıyız.
On doit voir Vickery à 10 h précises.
Biz de çocukları Ana'dan uzakta güvende tutarız.
Donc, nous devons garder les enfants en sécurité et loin d'Ana.
Bakın, davanıza bir göz atmaya talibim. Tabii dışarıdan yardım istiyorsanız.
- Je serais intéressé de jeter un coup d'oeil à votre affaire, vous savez, si-si vous voulez une petite aide extérieure.
Jack Randall! Yani şu Kırmızı Urbalılar'dan olan yüzbaşı mı?
Jack Randall, le capitaine des Tuniques Rouges?
Alisha'dan haber aldınız mı?
Vous avez entendu parler d'Alisha?
Ayrıca Kırmızı Urbalılar'dan bizi koruduğu için de.
Et parce qu'ils nous protège des Anglais.
Kuzey Dakota'dan Bayan Wallace. 8 dakikanız var.
Mme Wallace du Dakota, vous avez huit minutes.
Beyaz Saray Danışmanlık Ofisi'ni bağlar mısınız?
Bureau du conseiller, s'il vous plaît.
Ve şimdi Beyaz Saray'dan muhabirleri kovmaya mı başladınız?
- Et vous jetez des journalistes?
White Star'la Almanya'dan başlayacağız.
On prendrait la White Star et on débuterait en Allemagne.
Ama büyük bir karar almamalıyız öncelikle sizin generallerinize danışmadan.
Aucune décision ne sera prise sans consulter vos généraux.
Ace şu an bana cinsel açıdan hazır olmadığını söylemeye çalışıyor ama birkaç gün sakinlikten sonra çıplak bir şekilde kapımızı çalacak.
Ace essaie de me dire que, genre, il n'est pas d'une humeur sexuelle en ce moment, mais un jour de plus de silence radio et il va frapper à notre porte d'entrée, nu.
Philadelphia'dan dostlarımız Bay Frazier'ın teklifine karşı kafanın karıştığını söyledi.
Notre ami de Philadelphie m'a dit que tu étais perdue vis-à-vis de l'offre de M. Frazier.
Bay Debkay'ği bir yargıdan önce..... sizin kefaletinizle serbest bırakacağız.
Nous relâcherons M. Dabkey à votre engagement dans l'attente de sa comparution devant un juge.
Artık Bayan Baur'dan sorumlu olmadığınız aşikâr ancak nerede olduğunu öğrenmeliyim.
Vous n'êtes plus responsable de Mme Baur, mais je dois savoir où elle est.