Delik traduction Français
4,764 traduction parallèle
Dur bakalım, delik kulak.
Tiens, oreilles-décollées.
Kafasında bir delik var, kurşun olabilir mi?
Il y a un trou dans sa tête.. arme à feu peut-être?
Hayır, sadece bir delik, ve silahla açılmamış.
Non, juste un trou, et ça ne vient pas d'un coup de feu.
Kapağa delik açman gerekiyor.
Et les trous dans le couvercle?
Bir ses çıkarırsan bu adamın karaciğerine,... delik açarım ve yavaş ölür.
Vous faites un bruit et je met une balle dans les reins de cet homme, et il mourra lentement.
Biz zemin içinde küçük delik izin vereceğim konuşma yapmak.
Votre petit trou sous la terre parlera.
- Evet, asıl ben teşekkür ederim. Topu Delik 18'e atmayı başardınız.
- Oui, je devrais vous remercier d'avoir mis ce putt au 18ème sur le green.
Ve Büyük Delik
[Tintement de caisse enregistreuse] ♪ Ouh ouh ouh ouh ouh ouh ouh ♪
Dokuz delik.
Neuf trous.
Bu bölgedeki bir delik, volkanın aktif olabileceğine işaret ediyor.
Une cheminée ici indique que le volcan pourrait devenir plus actif.
Ben o yere bir delik açtım Finn ve öyle alttan bakıyorum.
J'habite dans l'appart d'en dessous, Finn, et j'ai percé un trou dans le plafond.
Midesinde bir delik açtığı için kıza kanım kaynadı desem yeri.
Je crois que je l'aime bien pour avoir avoir troué son estomac.
Var ama ayakkabının topukları nevresimi delik deşik ediyor.
Si mais tu les as déchiquetés avec tes talons.
Belki delik, testisten daha kötüdür.
Peut-être que sale est pire que connard.
Surda delik açıldı.
Il a fait un trou dans le mur.
Efendim, patlamayla Kule'nin kapısının altında bir delik açmışlar.
Monsieur, ils ont fait une ouverture sous la porte de la Tour.
Ingram'ın arkasında biri olduğunu biliyordum. Kara bir delik gibi.
J'ai toujours su qu'il y avait quelqu'un derrière Ingram, comme un trou noir.
Metalde açılan delik yok.
Pas de métal percé. Pas de verre brisé.
Yüzünde bir delik açmışsın.
Tu as fait un trou dans ton visage.
- Delik deşik olursun.
Tu te feras cribler de balles.
Eğer hoşlanmayacağım bir şey görürsem arkadaşınızın kafasında bir delik açarım.
Et si je vois un truc que je n'aime pas, je loge une balle dans la tête de votre amie.
Kamyonlarınız şehrimizden geçerken yollarımızda delik açıyor. Bugün itibarıyla geçiş için para ödemek zorundasınız.
Vos camions qui défilent par ici défoncent notre route.
Onlar bunu yaptığında bizim duvarda bir delik açmamız gerek.
À ce moment-là, on explose le mur, - on fonce à travers.
Delik izleri.
Des marques de piqûre.
Aynı delik yaraları, kol ve kaval keviklerinde de var.
Il y a des traces de piqûres similaires sur le tibia et l'humérus.
Kuyrukluyıldızlar, yerçekimi, kara delik.
Les comètes, la gravité, les trous noirs...
Bir delik var... Dolabın arkasındaki duvarda.
Il y a un trou... au fond de l'armoire dans le mur.
Uçtaki delik yara 0.5 santimetre.
Plaie perforante de 0,5 cm à l'endroit le plus large.
Uçtaki delik yara 0.5 santimetreydi.
La plaie ouverte mesurait 0,05 centimètres.
Patlayıcı kordon kullanarak bu duvarda bir delik açacağız.
On va faire un trou dans ce mur en utilisant ce cordeau détonant.
Adamlarım kafana bir delik açıp onurlanmak için yarışıyorlar.
Mes hommes sont déjà en compétition pour l'honneur de loger une balle dans votre tête.
- Beyinlere delik açıyordu.
- A faire des trous dans le cerveau.
Tasmama yeni bir delik açıyorum da. Jenna yıkayınca çekmiş herhalde. Tasman sikimde değil şu an.
Je fais des trous en plus dans mon collier, il a dû rétrécir parce que Jenna l'a mis à la machine.
Arkadaşım Jack'i üzerinde geldiği delik sayısı ile buradan çıkarmanın dışında başka hiçbir amacım yok.
Troisième partie. Je n'ai pas d'enjeux là-dedans à part aider mon ami Jack à partir avec le même nombre de trous qu'en entrant ici.
Şu an boyun arterinde bir delik açtığımı biliyorsun.
Je viens de faire un trou dans votre carotide.
Bu 15.ci delik ve lanet golf sahasının ortasında.. -.. bir Kızılderili çadırı yok. - Baba.
C'est le quinzième trou, je ne peux pas avoir un tipi au milieu du putain de fairway.
Tabii ki bu bir simulasyon ama alüminyum tankında bir delik açtınız biraz önce.
[POP] C'est une simulation, bien sûr, mais vous venez juste de faire un trou dans le réservoir d'aluminium.
- Ben bunun çalışacağını düşünmü... - Bir delik açacaksın...
Tu fais un trou
Genelde yeni müşterilerimize harmanlanmış özel kokteylimiz Mavi Delik'i tavsiye ediyorum.
Pour une première fois, je vous recommande notre cocktail mixé, le Blue Hole.
- Kusura bakmayın, Mavi Delik vereyim mi?
Alors un Blue Hole?
Baksana Greg, şu adama da bir Mavi Delik hazırlar mısın?
C'est vraiment génial.
Bir filin içine delik açabilecek bir şey önerebilir misin?
Que conseillez-vous qui pourrait percer un trou dans un éléphant?
Daha yeni bankanın güvenlik sisteminde bir mil genişliğinde delik açtım, ve onun yapabildiği tek şey orospu, kaltak, orospu, kaltak.
Je viens de passer une faille d'un mile de large dans cette banque, et tout ce qu'il peut faire c'est salope, salope, salope.
- Delik galiba.
Je crois que c'est un trou.
Bu bir delik.
C'est un trou.
- Hayır, bacağında bir delik var.
No, elle a eu une * * * * * de clou dans sa jambe.
Irene'in bacağında bir delik var ve hâlâ kalmak istiyor.
Je veux dire, Irène a un trou dans sa jambe, et elle veut encore rester.
Şiparişler, Max. Tavanınızdaki delik için çok üzgünüm.
[Sonnerie] Décroche, Max.
Ama delik o kadar küçükmüş ki maymun yumruk yapınca şekeri bırakmadan elini çıkartamıyormuş.
Mais il ne peut pas sortir son poing sans lâcher le sucre.
Duvarda delik açıldı!
Retournez au Q.G.!
Duvarda sekiz metrelik delik var ve bunu hemen tamir etme olanağımız yok!
Si on ne peut pas boucher le trou, cette ville est vouée à l'abandon.