Denver traduction Français
1,229 traduction parallèle
Her neyse, dev ekranımı pazar günü kuracaklar ve bir dahaki hafta Denver'da Mile High Alışveriş Merkezi tanıtımım var.
En plus, on vient m'installer ma méga télé samedi et j'ai une présentation à Denver la semaine prochaine.
- Denver'dan.
- De Denver.
Denver güzel bir şehirdir Arthur.
- Jolie ville.
Denver'da mola verdim.
J'ai fait escale a Denver.
- O silahı da nereden buldun?
Ou diable as-tu trouve ca? A Denver.
- Şu Denver işi mi?
- Comme à Denver?
- Denver'a gitmen gerekebilir.
On ira peut-être à Denver.
Nakliye gemisi Denver bir yerçekimi mayınına çarpmış.
Le vaisseau cargo Denver a heurté une mine gravitique.
Denver'ın mürettebat sayısı 23, ama Beloti Sektörüne 517 kolonist taşıyorlarmış.
L'équipe standard du Denver a 23 membres, mais ils transportaient 517 colons à destination du secteur Beloti.
- Kazazedelerin yerlerini saptadık.
- Nous avons localisé le Denver.
Matheson, Denver ofisinden Frisco'ya transfer edildi.
Matheson a été muté á San Francisco.
- Hayır, Denver'da çalışıyordum. - Çalışmak mı?
J'ai travaillé á Denver.
Gelemem. - Hadi, adamım. Denver'daki işinden sonra yükseklerden korktuğunu söyleme sakın!
- T'as peur des hauteurs maintenant?
Büro, hazine jetlerinin Denver ve San Francisco arasında izlendiğine dair raporlar alıyordu.
On a contrôlé des rapports des avions du Trésor.
Joseph McCrawley, Denver.
Joseph McCrawley, Denver.
Bugün burada Denver'da devlerin gölgesinde toplanmis bulunuyoruz.
Ici à Denver, nous sommes réunis à l'ombre des géants.
Baskan bugün Denver'da seçim kampanyasindaydi.
La tournée électorale du président l'a conduit aujourd'hui à Denver.
Yarın cenaze merasimine git Denver'de teyzemin yanına gittiğimi söyle. Sonbahara kadar kalacağımı.
Vas à la cérémonie, demain... et répands le bruit que je suis à Denver, chez une tante, et que je ne reviens pas avant l'automne.
Ben Denverlıyım.
Je viens de Denver.
- Denver'dan Kalbi Kırık.
- Déçue à Denver.
Gilbert ve Sullivan'ı Denver'da gösteride göreceğime asla inanmazdım.
Je n'aurais jamais pensé voir Gilbert et Sullivan... jouer à Denver même.
Elway patentli son saniye mucizesine teşekkürler Super Bowl XXX`in skoru Denver, 7 San Francisco, 56.
Grâce au génie d'Elway, le score final du Super Bowl est Denver 7, San Francisco 56.
Şu John Denver salağın teki, dostum.
On nous raconte n'importe quoi.
Buna Denver kayışı adını verdik.
On l'appelle "La coquille de Denver".
Bir dakika önce Denver omletini yerlerken hemen sonra, birileri yüzüne silahı doğrultmuş olur.
Au lieu d'une omelette, ils se retrouvent avec ton flingue sous le nez.
Eski Kızılderili mezarlığının üstüne yapıldı, şeytan ayinlerine, cadı yakmaya ve beş defa John Denver'in Yılbaşı özel programına ev sahipliği yaptı.
Elle fût bâtie sur un ancien cimetière indien, le site de rituels sataniques, de bûchers de sorcières, et de cinq émissions spéciales Noël de John Denver.
John Denver.
John Denver.
Uçuşumuzu, Rocky Dağları ve Denver üzerinden gerçekleştirecek, Des Moines'den ve St. Louis üzerinden geçerek... Boston sahasına ulaşacağız.
Nous survolerons les Montagnes Rocheuses, Denver, nous passerons Des Moines et remonterons vers St.
Denver merkez, burası American Pride,
Denver, ici le vol American Pride 29.
Denver merkez, haydi, lütfen.
Denver, répondez.
Denver, cevap ver.
Denver, répondez.
Denver merkezi kastettim. Köpek oydu.
Je dis que Denver est muet.
Denver dışındaki VOR işaret merkezi, o da çalışmıyor.
L'émetteur de Denver ne donne rien non plus.
- Bu hiç bir telsiz irtibatımız yok demek. Bu, Denver seyir istasyonu ile bağlantımız yok, her şey gerçekten berbat durumda demek.
- Qu'on n'a ni radio, ni radiophare de navigation, et pourtant, les instruments indiquent que tout roule.
Cihazlar şu an Denver'ın 80 km. güneyinde olduğumuzu söylüyor.
Selon l'équipement, on serait à moins de 80 km au sud de Denver.
Denver'da ışıklar yok öyleyse?
Denver est dans le noir?
Kokpit yer irtibatımız yok. Ve beş dakika önce, uçaktan Denver'ın ışıklarını... görmüş olmamız gerekiyordu.
Nous n'arrivons pas à établir de contact au sol et il y a 5 minutes, on aurait dû voir les lumières de Denver à travers les hublots.
Denver şehri muhtemelen aşağıda bir yerlerde, ama öyleyse bile, bir şekilde ışıkları görülmüyor.
La ville de Denver est sans doute toujours là, mais si c'est le cas, ses lumières sont toutes éteintes.
Ve sadece Denver de değil, bunu sana söyleyebilirim.
Et pas seulement à Denver. Je peux vous le dire.
Denver'da yolumu bulamam.
Je ne connais pas... Denver.
Ya Denver ya da Charlotte'deyim.
Je suis ou à Denver ou à Charlotte.
- Sabıkan : Denver, fahişelik... - Kes şunu!
Arrêtée à Denver, racolage
Yani, Denver'da yaşıyoruz.
Tu ne t'en achèteras jamais.
Tekne burada pek işine yaramaz Jimmy.
On vit à Denver, Jimmy.
Denver'da kimin teknesi var ki?
Qui possède un bateau, ici?
Bilgi kaynaklarım Bruce'un Denver'a geri geleceğini söylüyor.
D'après mes renseignements, Bruce va venir à Denver.
Denver Şehir Polisi'nin burada ne işi var acaba?
Que font deux flics municipaux par ici?
Denver'dan ayrıl.
Quitte Denver.
- Denver'da. Bu bir Ruger.
C'est un Ruger...
- Denver P.D. Bize bir yer ayirmis.
- Denver a une enceinte réservée.
Denver'dan kurtarır.
Peut-être à quitter Denver.