Desin traduction Français
1,055 traduction parallèle
Tahiti'desin.
Vous êtes à Tahiti.
Hem fark etmez artık, o ne derse desin
De toute façon, quoi qu'il en pense
Neden bir şey desin ki?
Qu'est-ce que ça peut lui faire?
Diğerleri ne derse desin, ben de kendimi affedebilirim.
Quoi qu'on dise de moi, je me pardonne.
Bir kütüğe oturve sırtını balığa dön. Ya da bir ağaca çık ve oradan düş. Ya da onu kıyıya sürükle ta ki bir ayı gelip yeter desin.
On s'assoit sur un arbre en tournant le dos au poisson ou on le tire sur la rive jusqu'à ce qu'un ours vous dise d'arrêter.
Eliza, Bay Higgins ne derse desin... kitaplarını kapatıp yatman gerek.
Quoi qu'en dise M. Higgins, rangez vos livres et allez vous coucher.
Kim ne derse desin.
Peu importe ce qu'on dit.
Onlar ne derse desin.
Quoi qu'ils disent tu seras à moi!
"Tekir kedi tam üç kez miyavladı" desin.
"Deux fois le chat tigré a miaulé."
Evde biri varsa, lütfen evet desin.
S'il vous plaît, dites-moi qu'il y a quelqu'un.
Missouri'desin, bunu biliyor musun dostum?
Tu es au Missouri ici.
- Neden Berkeley'desin?
- Non. - Pourquoi es-tu à Berkeley?
Kim ne derse desin sorumsuzca davranmayacağım.
Et quoi qu'en dise Christina, ou que vous en disiez... je ne vais pas agir de manière irresponsable.
Kim ne derse desin, seni kaleye geri göndermeyeceğim.
Personne au monde ne pourra m'obliger à te rendre.
Öyleyse, babanız bana neden böyle bir şey desin ki?
Alors pourquoi votre papa m'aurait dit ca?
Spock ne derse desin, hâlâ duyarlı.
Contrairement à ce que Spock avait dit, elle est encore sensible.
Bu kampa fahişeliği getirmekten yana olanlar evet desin!
Les partants pour la prostitution dans ce camp, dites oui!
Ne derse desin.
Je sais.
- Bırak bir şey desin.
Laisse-la parler.
Hey, dostum, sen her zaman Washington DC'desin ama Wahington DC'de hic bir şey yapmıyorsun! Şuan Kaliforniya'dasın komitede oturuyorsun tam burada olması gerektiği gibi ama vaktinin çoğunu Washington DC'de harcıyorsun.
Vous êtes toujours à Washington, mais vous n'y foutez rien à Washington, vous voilà en Californie, membre d'une commission qui est censée être régionale.
"Harold Wilson denen o Bay Yaltakçı, isterse göğüsleri morarana kadar kendine pragmatik desin."
"Le 1er ministre Harold Wilson" "peut toujours se dire pragmatique" "personne ne le croit."
318'desin Doktor, gece 11 : 00'e kadar.
Vous aurez la 318 jusqu'à 23 h.
Bu cenaze levazımatcısı ne derse desin, biz katil değiliz.
On n'est pas des assassins, en dépit de ce que dit ce croque-mort.
- Ne dedi? Ne desin...
- Qu'est-ce qu'il a dit?
Sollozzo ne derse desin, babamı öldürecektir.
L'offre de Sollozzo, c'est du vent : il veut liquider papa.
Ama hayır efendim. Ne derse desin, Curly'den tek sent almayacağım.
Mais peu importe ce qu'il dit... je n'accepterai pas un penny de la part de Curly.
Kaçman gerektiğinde, rakibine karşı koyup savaşacak dilini tutman gerektiğinde ağzına geleni söyleyecek birçok insana yanlış gelen şeyler yapacaksın, kim ne derse desin bildiğini okuyacaksın.
Tu vas te battre lorsque tu devrais fuir parler quand tu devrais te taire faire des choses que beaucoup te reprocheront, - - mais que tu feras quand même.
- Montrö'desin sanıyordum.
Je te croyais à Montreux.
Alkollü içki üretme işinde olan her kim ise lütfen ellerini kaldırsın ve "benim, efendim" desin.
Que les responsables de la confection d'alcool lèvent la main et disent : "Moi, monsieur."
Gitmek isteyen "tamam" desin.
Que ceux qui veulent continuer disent "OK".
İsteyenler, elini kaldırıp, "tamam" desin.
Si t'es partant, lève la main et dis "OK".
Clouseau, neden hala İsviçre'desin?
Clouseau, Pourquoi êtes-vous toujours en Suisse?
Yapma! Ne derse desin, umurumda değil.
Ce qu'il dit ne me dérange pas.
Neden böyle desin ki?
Pourquoi il t'a dit ça?
- Ne derse desin.
- Tu sais quoi lui dire!
Blum bu. Her gün GAZETE'desin!
Tu es tous les jours dans le journal.
- Saxony'desin sanıyordum.
- Je vous savais en Saxe, mais...
Ne zamandan beri Western Gaz ve Elektrik'desin?
Vous êtes depuis longtemps à la Western Gas?
İngiltere'desin sanıyordum.
Je vous croyais en Angleterre.
Peki sen neden Ölüşehir'desin?
Pourquoi êtes-vous à Mortville?
- Cenevre'desin diye biliyordum. - Cenevre'deydim.
Tu arrives de Genève?
Kim ne derse desin Rock'n'roll ölümsüzdür
Je me fiche de ce que les gens disent Le rock n'roll est éternel
Ne olursa olsun, o ne derse desin duygusallaşma.
Ne vous laissez pas dominer par vos émotions, quoi qu'ils disent.
- Niye Saint-Michel'desin?
- Pourquoi es-tu au Mont-St-Michel?
Kim ne dersi desin, burası harika bir şehir.
Qu'importe ce que les gens disent!
Ne derse desin, kimse konuşmasın.
Quoi qu'il dise, personne l'ouvre.
O sana ne derse desin tereddütsüz kabul ediyorsun.
Tu acceptes ce qu'il te dit et tu n'acceptes pas ce que je dis.
Kabul edenler evet desin.
Que ceux qui approuvent disent "oui".
içki verin, bol keseden olsun cimriliğin alemi yok... zordur didinmek, yine de hoşuma gider hayat bir şans oyunu gibidir... neşe içinde dans etmekten hiçbir zaman bıkmam... eğer gözün yükseklerde değilse hayat güzeldir... her günün mutlu geçmese de hayat güzeldir... eğer sevdiğin biri varsa bütün dertlerini unutursun... bizim için kim ne derse desin herkes bizi küçümsese de hayat güzeldir...
Une bonne rasade de grog au gin Et sois pas chiche! Je vis à la dure, ça me va La vie est un coup de dés Je m'en lasse pas
Sen Dubrovnik'desin.
Vous êtes à Dubrovnik!
- Ne derse desin.
Zut!