English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ D ] / Değmez

Değmez traduction Français

2,250 traduction parallèle
Ama dilim penisine değer değmez, patladı!
À peine je l'ai effleuré, paf...
Malları üzerime almaya değmez biriydim.
Pourquoi me le transmettre?
Pekala. Buna değmez.
C'est pas la peine.
Çünkü buna değmez.
Ça n'en vaut pas la peine.
Dürüst olmak gerekirse, not aldığınıza değmez.
Honnêtement, ça n'en vaut pas la peine.
Değmez mi?
Non?
Uğraşmaya değmez.
Ça n'en vaut pas le coup.
- Marlo, buna değmez, dostum. Kimse değmez.
- Marlo en vaut pas la peine.
Onun için değmez.
Pas besoin de le protéger.
O buna değmez.
Elle vaut pas le coup.
Değmez. Senden çok hoşlandım.
Ça vaut pas le coup.
Risk almaya değmez. Neden kendin gitmiyorsun partiye?
Je peux pas prendre le risque, pourquoi t'y vas pas toute seule?
# Kalbini aç # Lafını etmeye değmez.
Ce n'est rien.
Irkımızın geleceği bir tek insanın hayatına değmez mi?
L'avenir de notre race ne vaut-il pas une simple vie humaine?
Riske girmeye değmez.
Ça n'en vaut pas la chandelle.
Onun için değmez.
Il n'en vaut pas la peine.
DUR! Her ne yapıyorsan, beni zarf açacağı ile bıçaklamaya değmez.
Peu importe ce dont vous êtes coupable... ça ne mérite pas de me poignarder avec un coupe-papier.
Ben ölüyorum. O küçük şans ne olursa olsun orada öylece oturup ölümümü izlemenin vereceği acıyı çekmene değmez.
Je suis mourant et peu importe s'il y a une petite chance pour empêcher que cela arrive, ça ne vaut pas la douleur de te laisser me regarder mourir.
Bauer'i işe dahil etme riskine değmez.
Intégrer Bauer est trop risqué.
200 bin dolardan aşağısına değmez.
Je n'accepterai rien sous 200 000 $.
Bu herife değmez.
T'es pas malade, non? Il n'en vaut pas la peine.
Yaptığın fedakarlığa değmez.
Ça n'en vaut pas la peine.
Bu iş için para harcamaya değmez Joe.
C'est de l'argent gaspillé, Joe.
"Hayat yaşamaya değmez."
La vida no vale nada.
Dedikleri gibi : "yaşamaya değmez."
Comme ils disent...
Hani, iki doğru sonsuza doğru gider fakat asla birbirine değmez.
Tu sais, comme deux lignes qui continueront toujours sans se toucher.
Ama hiçbir hikâye CIA'e kafa tutmaya değmez.
Mais aucune histoire ne vaut la peine de défier la CIA.
Türk askeri. Bu adam için savaşmaya değmez.
Cela ne vaut pas la peine de vous battre pour lui.
Değmez miydim?
Ça n'a pas valu le coup?
- Bunu yapmana değmez. Değmez!
Il vaut pas le coup.
Buna değmez.
Cela n'en vaut pas la peine.
Buna değmez, bişeyleri kaybetmek var ucunda adamım.
Pas besoin de capoter, vieux.
Kafana takmaya değmez.
C'est pas si grave.
İkincisi : Senin salon dansçın bir koyota osuruğuna bile değmez!
Secondo : ta stripteaseuse ne vaut pas un pêt de coyote!
- Üzerinde durmaya değmez.
- Je l'ai pas envisagée.
Pratik olarak konuşursak, bu kılıç için öldürmeye değmez.
Cette épée ne vaut pas la peine de tuer pour l'avoir.
Ayaklarım kaldırıma değer değmez bağırarak ağladığımı hatırlıyorum.
Je me souviens que dès que mes pieds ont touché le sol, j'ai commencé à pleurer.
- Teşekküre değmez.
- Pas la peine.
Buna değmez.
Ça n'en vaut pas la peine.
Lafını etmeye değmez.
C'était rien.
Değmez mi sence?
Vous ne pensez pas que ça vaut le coup?
- Bu kız için değmez.
Cette fille ne le vaut pas.
İki insanı mutlu edebilmek için hayatından bir gece feda etmeye değmez mi?
Tu peux supporter un dîner pour réunir deux personnes, non?
Büyütmeye değmez.
C'est pas grand chose.
Buna değmez, baba.
Ça n'en vaut pas la peine.
Buna değmez.
Ça vaut pas le coup.
Ben başını kaçırırız, sonra da girmeye değmez ve dans etmeye falan gideriz diye düşünmüştüm. Hayır. Helen bu geceki seyirciler arasında en isteksizlerden biri.
Helen est une spectatrice rebelle.
Buna değmez!
Je veux pas finir comme ça.
- Ona bir şans vermene değmez mi sence?
Allez, viens m'aider.
Bu öldürmeye değmez. Sana göre öyle ama.
- Y'a pas de raison de se tuer.
-... değmez mi yani?
- Ca vaut la peine de mourir?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]