Diyemem traduction Français
1,445 traduction parallèle
- Olamaz diyemem.
On ne peut pas l'exclure.
Yani, ben ve Polonyalı Amerikan Prensesi ruh ikiziydik diyemem.
La petite princesse Polack et moi n'étions pas vraiment les meilleures amies du monde.
Bu konuda haklısın, 1980'de bu pek radarımızdaydı diyemem.
Je vous concède qu'en 1980, c'était pas exactement sur notre radar.
Evet diyemem ama... Hayır da diyemem.
Je ne pourrais pas l'affirmer mais... je ne pourrais pas dire le contraire non plus.
Hatırlıyorum diyemem efendim.
Ça ne me dit rien, madame.
Güzel diyemem.
Je ne dirais pas magnifique.
Ve onlarla olan deneyimlerin göz önüne alındığında haksızsın diyemem.
C'est normal, vu votre expérience avec eux.
- Buna gözetlemek diyemem.
Vous m'avez espionnée. Je n'appellerais pas ça espionner.
Hayır, bulundum diyemem.
Non, pas vraiment.
Yabancı kızlarla konuşup, onlara şunu diyemem...
Je peux pas aller parler à une inconnue et dire...
Ama bir biraya hayır diyemem.
Mais je boirais bien une bière.
Bu yüzden zaten biraya hayır diyemem.
C'est pour ça que je boirais bien une bière fraiche.
Bişey diyemem, belki de hiç uyanmayabilir.
On ne peut pas dire. Peut-être pour toujours.
Ben buna pek de başarı diyemem.
Je n'appelle pas ça une réussite.
Oh, denemedim diyemem,, küçük dostum ama o Eric'le beraber... şimdilik.
J'ai tout essayé, mon petit. Mais elle est avec Eric. Pour l'instant.
Beni uyarmadı diyemem.
Oui, je dois dire qu'il m'avait prévenu.
- Pek öyle diyemem.
Pas vraiment.
Pek öyle diyemem.
Pas vraiment.
Yani, böyle bir şey diyemem.
Je ne le dirais jamais.
Eğer bu ilaçları kullanırsa durumu düzelir diyemem. Bunu içtiğinde kendini biraz daha iyi hissedecek, hepsi bu.
Vu son état, tout ce que tu peux espérer, c'est que ça l'aidera à récupérer des forces.
Buna hayır diyemem.
- Je dis pas non. - Tu te fous de moi?
Hayır diyemem.
- Et il me revient a la figure. Et je ne peut pas dire non.
Sağol, ama evet diyemem.
Merci... mais je ne peux accepter.
Takıma girersen kızları tavlarsın diyemem.
Je ne te promets pas du succès auprès des filles.
Tam olarak "yalnız" diyemem.
- Et bien, je ne dirais pas tout seul.
Bütün çalışan kız fantezilerimi gerçekleştirmek için böyle gösteri yapmana bir şey diyemem.
Ce n'est pas ma faute si tu te plais a réaliser tous mes fantasmes.
Bir çocuğun çizimine benziyor. Bilmiyorum, bir şey diyemem.
- On dirait plutôt un dessin d'enfant.
Ben karini tanimiyordum. O yüzden özlüyorum diyemem.
Ne la connaissant pas, non, je ne dirais pas ça.
Bir şey diyemem Jeliza Rose.
Je ne sais pas.
Bak, benimle sevişmeyi hayal ettin, ve benim de aklımdan fantezi geçmedi diyemem tamam mı?
Tu as rêvé de faire l'amour avec moi et je ne nie pas que ce fantasme m'avait traversé l'esprit.
Tabii arabam için aynı şeyi diyemem.
Ce qui n'est pas le cas de ma voiture.
Sana olan duygularıma dur diyemem.
L ne peut pas arrêter mes pensées pour vous.
Alaska'ya geri dönmek benim için buna geri dönüş diyemem, çünkü hep buradaydım zaten.
Retourner en Alaska pour moi, c'est... Je ne dirais pas un retour parce que j'y ai toujours été.
- Evet, yalan diyemem.
- Oui, je te mentirai pas.
Sana bir şey diyemem.
On peut vraiment rien te dire.
Can atıyorum diyemem.
Je ne dis pas que j'ai hâte.
Yo, var diyemem.
Non, pas vraiment.
Bana klamidyayı veren kadına hayır diyemem.
Je ne peux pas dire non à la femme qui m'a donné la chlamydia.
Cesetler görmeden, burda cinayet işlenmiştir diyemem.
Sans corps, on peut rien dire.
- Var. Tam sonucu buldum diyemem.
C'est pas gagné pour autant.
Bir şey diyemem.
Je ne peux pas le dire.
Tam olarak benim tarzım diyemem ama haftaya taşınabilirim.
Ce n'est pas vraiment mon style, mais je peux emménager la semaine prochaine.
Kesin bir şey diyemem. Çünkü artık o grubun bir parçası değilim.
Je ne suis pas sur, vu que je ne faisais pas parti du cercle des intimes.
Romantik diyemem ama yakınlaşmamız vardı.
Nous n'étions pas amants, mais c'était intense.
Bir aileye baktım diyemem... ailemle... çok kısa bir süre... birlikte olduk.
Et j'aimerais dire... Je ne peux affirmer que je saurai élever une famille, je n'ai que si peu de temps avec eux...
Ciddi diyemem, ama şimdi çok iyi arkadaşız.
Je n'appellerais pas ça sérieux. Mais on est amis maintenant.
"Afedersiniz, ölen sevdiklerinizi düşünmenize engel oluyorum ama ; şu replik meselesini ne yaptın?" diyemem.
"Désolé de t'interrompre pendant que tu penses à ta bien-aimée charcutée" "mais cette réplique, tu y as pensé?" Tu vois ce que je veux dire?
Seviyorum diyemem.
Ce n'est pas le terme que j'utiliserais.
Kaptanın kararına katılmıyorum diyemem.
Mais je pense que le Capitaine a pris la bonne décision.
Hayır, tanıştım diyemem.
Non, je ne peux pas dire ça...
( Hayır diyemem ) MEMNUNİYET "Kapandı" mı?
"Fermé pour faillite"?