Doğuda traduction Français
478 traduction parallèle
Doğuda ya da batıda, tüm erkekler hayattaki temel tutkularından çok nadiren saparlar.
Orientaux ou occidentaux, les hommes sont animés par les mêmes sentiments.
Doğuda buna timsah armudu diyorlar, bir servete mal oldu.
Ça s'appelle aussi "poire alligator".
Doğuda buna "sigara" diyorlar.
Ils appellent ça des "Cigarittes," dans l'est. Je vois.
Batıya doğru gidiyoruz, ama Şanghay doğuda.
Nous allons vers l'Ouest, et Shanghai est à l'Est.
- sen de doğuda kalan bölgeleri.
- Vous chercherez dans l'est.
Hayır, orası çok doğuda.
Non, c'est trop à l'est.
Ancak doğuda, Massachusetts'ten Maine'e kadar aranan başka bir adam daha var.
Mais dans l'Est... un autre homme est poursuivi du Massachusetts jusqu'au Maine.
Doğuda şüphelendikleri bir adam var, eğer onu bulurlarsa ben...
Ils soupçonnent quelqu'un à l'Est. S'ils l'arrêtent, je...
Yaklaşık 16 km doğuda, yan bir yol vardır.
Environ 15 km à l'est, y a une petite route.
Bir tanesi doğuda büyük bir üniversitede okuyormuş diğeri de kodeste günlerini geçiriyormuş da ondan.
L'un enseignait dans une grande université, tandis que l'autre était au bagne.
Bu saçma cümbüşler, doğuda batıda söz getiriyor bize bütün milletlerden.
Ces orgies font de nous la risée des peuples.
Sonra kendi merkezimizi doğuda kurarız.
Alors vous et moi nous nous installerons dans l'est.
Bir araba dolusu viskim.. ... neden doğuda beklesin ki?
J'aurais même du bon whisky à leur vendre...
Doğuda bir ada var. Bizi oraya çekebilirler.
Ramons vers l'est, où il y a des terres.
... saat 6 : 15 de ses dedektörleri ve sismograflar doğuda patlamalar kaydetti.
Les sismographes ont enregistré une explosion à l'est.
Önümüzdeki tepeye göre doğuda.
Ce pic est pratiquement plein est.
Söylesene, doğuda ne yapardın?
Que faisiez-vous dans l'Est?
Chocolate dağları doğuda kaldı. En son geldiğimizde şu yoldan gitmiştik.
Les Chocolats étaient à l'Est la dernière fois.
Sığırlarım doğuda her şehre gider.
Ma viande nourrit toutes les villes de l'Est.
Tahmini durumum sizden güney doğu 90 mil doğuda 2-0-9 rotasındayız.
Je me trouve à 145 Km au sud-est de la base, cap 2-0-9.
Bu tepede yirmi düşman var, doğuda da en az oniki.
- Combien sur le coteau? - Vingt ennemis. Douze à l'Est.
Siz sanıyorsunuz ki bütün şanlı olaylar doğuda oldu! Her şey Valley Forge'la Bunker Hill'den ibaret!
Selon vous, toute notre gloire, c'est Bunker Hill et Valley Forge!
Mart'ta Sulu denizinde, direk doğuda Pasifik'e girerken onu tereddütsüz bekleyeceğim yer burası.
En mars, la mer de Soulou, en direction de l'est vers le Pacifique. Et je l'attendrai ici, à la nouvelle lune, fin avril.
Doğuda, Sarah Lawrence kolejinde okurken, müzik konusunda eğitim aldım.
A l'Université, j'ai étudié la musique.
Doğuda her şey için bir deyim var.
En Orient, Il y a un dicton pour tout.
Adına yazılı bir çok kitabım var... Doğuda senin hakkında.
J'ai des livres à vous venant de l'est.
Doğuda, Boston'da senin hakkında yazılar yazdım.
J'écrirai des lettres à Boston.
Siz doğuda kocaman sobanızın başında sırtınıza yaslanıp otururken biz dondurucu soğukta peşlerine düştük onların.
On les traquait dans le froid pendant que vous étiez bien au chaud prés de vos poêles.
Doğuda!
En Orient!
- Şey, Ben... 12 yıl doğuda bulunduğum için Arizonaya dönüyordum.
Je retournais dans l'Arizona après une absence de 12 ans dans l'Est.
Perce, 160 km kuzey-doğuda bir yer biliyorum, Thighbone Dağı.
Perce, je connais un endroit à 160 km au nord-est, la montagne de Thighbone.
Doğuda bir çiftlik yaptım ve yeri geldi, senede 3 buçuk ton taş temizledim.
Ici, je n'ai cultivé que des cailloux.
Ama sıra sıra dağlar, iki dev şirket arasındaki büyük yarışı asla durduramazdı. Hattın birleşeceği noktaya kadar yapılacak millerce yol vardı. Doğuda, Sacramento'dan Sierra Dağları'nı geçecek olan Merkez Pasifik.
Mais rien ne pouvait arrêter la course titanesque entre deux grandes compagnies, rivalisant pour poser le plus grand nombre de rails, la Central Pacific, vers l'Est.
Dönüş yolunda doğuda ve kuzeyde yapmam gereken savaşlar var.
Sur mon chemin, je devrai livrer des batailles.
Doğuda O'nun yıldızını gördük ve kendisine tapınmaya geldik.
Nous avons vu son étoile en Orient. Nous sommes venus lui rendre hommage.
Kuzeyde Marada, Doğuda Tezerbo, güneyde Namous.
Marada au nord, Tazerbo à l'Est, et Namous au Sud.
14 derece kuzey, 175 derece doğuda, Amerikan savaş gemilerinin beklediği bir randevu noktası var.
Il y a un point de rencontre avec des navires de guerre américains à 14 degrés Nord, 175 degrés Est.
İşte evin planı, doğuda orman, batıda tepe güneyde de şehir manzarası var.
Voilà le projet de maison. A l'est, le bois à l'ouest, la colline panorama sur la ville au sud. - Et au nord?
Krasnevin'in doğuda olduğu fikrine nereden kapıldın?
Pourquoi croyez-vous que Krasnevin est à l'Est?
- Doğuda öyle biri olduğunu duymuştum.
- Plus au sud, à ce qu'on m'a dit.
Sonra başka gideceğin yer ; belki, Avrupa'da doğuda veya başka bir yerde, kurtaracak birini ararsın.
Alors tu partiras ailleurs. En Europe, peut-être. Tu chercheras quelqu'un d'autre à sauver.
Ancak o ne kadar kötü, kadın ise ne kadar iyi görünse de adamdan geriye hiç bir şey kalmayıncaya kadar tanrı onlara merhamet gösterdi ve sonunda kadın doğuda bir yerlere gitti ve bir duvarcı ustası ile sözlendi.
Mais Dieu m'est témoin, plus il devenait moche, plus elle devenait belle. Quand il n'est plus resté grand-chose de lui, elle est retournée dans l'Est et s'est mise avec un maçon.
Morgan'lar, Vanderbilt'ler ve Carnegie'ler doğuda servet yapmışlardı.
A l'Est, certains avaient fait fortune : les Morgan, Vanderbilt, Carnegie.
3 kumul doğuda.
Trois dunes à l'est.
Don Corleone, bize doğuda koruma sağlayacak ve barış olacak.
Corleone assure notre protection dans l'Est et la paix règnera.
Buradan beş mil doğuda bir geçiş var.
Il y a une voie d'évitement à 8 km à l'est.
Doğuda kalsalardı büyük olasılıkla canımızı sıkmayacaklardı.
Ils sont différents de nous physiquement, mais surtout moralement.
- Muhtemelen doğuda yok.
Il n'y en a pas sur la côte est.
Doğuda Jura... Bu bir nebze rahatlatıcı.
Tout ça me paraît plutôt rassurant.
Doğuda yaşayan fakat paralarını Batı'da kazanan millet.
Ils vivent dans l'Est, mais font fortune dans l'Ouest.
Doğuda ne yapacaksın?
- Tu vas faire quoi, dans l'Est?