Dvd traduction Français
1,797 traduction parallèle
- Peki nerede bu DVD?
Où est ce DVD?
DVD de parçalandı.
Le DVD a été détruit.
Peki iddialarınızı desteklediğinizi söylediğiniz bu DVD'nin bu kelimeyi yine rahatça kullanıyorum var olduğuna dair bir deliliniz var mı?
Mais à part clamer que vous avez un DVD qui confirme vos dires, pouvez-vous - et là encore, j'utilise le mot au sens large - pouvez-vous prouver l'existence de ce DVD?
Finley'de bunu kanıtlayan bir DVD vardı. Bence onu Hunter öldürttü çünkü Finley'nin masasına kilitlediği DVD de kayboldu.
Finley en avait la preuve et je pense que Hunter l'a fait tuer car le DVD a disparu.
Finley eve gidip diskin kaybolduğunu görünce yedeğini almaya gitmiş olmalı.
Finley devait avoir un autre DVD.
Yedek diskini almak için koşarak kiralık kasana gidersen bu orjinal diskin kaybolduğu anlamına gelmez mi?
Si tu fonces à ta banque récupérer un DVD de sauvegarde, c'est que t'as plus l'original.
- Bu DVD'nin, baştan beri Ryan'la haklı olduğumuzu kanıtlayacağına inanıyorum.
Ce DVD prouve que Ryan et moi avions raison depuis le début.
Babam biraz önce Zodiac filminin DVD'sini düşürmüş.
Mon père me ramenait un DVD.
- DVD'ye çekileceğini sanıyordum. - Videodan izlemek aynı şey değil, Nick.
Je croyais que tu allais commander le DVD.
DVD oynatıcın mı bozuldu? Ames'in kimsesi yok.
Votre lecteur DVD est brisé?
Anne, resital videom geldi.
Maman, le DVD de mon récital est arrivé.
Tamam. Orospu çocuğu, Darby'yi öldürme görüntülerini evime göndermiş.
Ce salaud a envoyé un DVD chez moi où on le voit
Hep ona DVD'lerimi gönderdim.
- Je lui envoie des DVD.
DVD'lerini istemiyordu ki.
- Il ne veut pas de tes DVD.
DVD satışlarının rakamlarını bana mail atıp duruyolar.
Ils augmentent toujours le revenu brut des DVD.
Doğum günümde çektiğimiz DVD'yi getirmeyi unutma.
N'oublie pas le DVD de mon anniversaire.
Kendisinde, bana ait bir DVD var.
Elle a un DVD que je dois récupérer.
DVD'yi bana getirdiğinizde benden dosyayı alırsınız.
Remettez-le-moi et je vous donnerai le rapport.
İstersen bunları DVD'e yazayım da evde bak.
Je pourrais vous en graver une copie à ramener à la maison.
Mikro suçlanan olmak istemiyorum. Fakat "kalbim neden çarpıyor" anlamış değilim. Bunlar silahlı kuvvetlerin eğlence için uygun gördüğü DVD listesinde yer alıyor.
Je ne voudrais pas être accusé de surveillance abusive mais qu'on m'explique pourquoi J'adore Huckabees est dans la liste des DVD destinés au divertissement des troupes!
Biraz önce, askeriyede "I Heart Huckabees" filminin izlenmesine izin verdiğim için beni çileden çıkaran Linton ile konuştum. Evet.
Je viens d'avoir Linton qui m'a insulté pour avoir mis J'adore Huckabees sur la liste des DVD de l'armée.
Görüntüleri bana e-posta ile yollayabildiler, iki kamera varmış... Görüntüler yüksek çözünürlükteydi. Dolayısıyla DVD'ye koyabilmek için...
Ils ont pu m'envoyer par mail les extraits, deux caméras... le fichier était en haute résolution.
Ben DVD dükkânına gidip bir film alacağım.
Je vais aller louer un DVD au club vidéo. On le regardera ce soir.
İlaç reçeteleri, büyük bir yastık, yeni bedenime göre destekleyici sütyen, Kate Hudson'ın başrolünde oynadığı dört tane film, anestezi beni kusturacağından hafif ve sulu yiyecekler alındı.
4 DVD avec Kate Hudson, des aliments non-irritants, au cas où l'anesthésie me file la gerbe, et...
Ameliyathanede yumuşacık Vicodin bulutu içerisinde uyanacaksın ve ben seni evine götürüp, içeri tıktıktan sonra DVD oynatıcına Sen, Ben ve Dupree'yi koyacağım.
Tu vas te réveiller dans la salle d'opérations sur un nuage de Vicodin. Et je vais te ramener chez toi, te border, et te mettre Toi et moi... et Duprée.
Anlaşıldı. Kate için et suyu ve Family Guy dvdsi getirdim.
J'ai apporté du bouillon de bœuf pour Kate, et un DVD des Griffin.
DVD'sini almam. Basım izni olsa bile.
Même en solde.
- Her neyse, Bu anıları sonsuza dek muhafaza etmek için, Jonathan'a filmleri dvd'ye çevirttirdim.
{ \ pos ( 192,225 ) } Toutefois, Jonathan a converti les vidéos en DVD afin de préserver ces souvenirs à jamais.
Aynı sattığımız her roket yer gösterim sisteminin yanına Heroes'un dvdsini verdiğimiz gibi.
C'est comme inclure un DVD de Heroes avec chaque système de guidage de missile vendu.
Alicia, DVD'ler için hangisini tercih ediyorsun?
Alicia, veux-tu régler tes DVD sur 5.1 Dolby ou DTS?
DVD oynatıcıyı kurmayı bitirdiysen, yazıcımı kurabilir misin?
Après le lecteur DVD, tu pourras installer mon imprimante?
Eski formatları DVD'ye çeviriyoruz.
Nous convertissons les vieux supports en DVD.
Yani, bende bir TV, bir CD, bir DVD, bir MP3, ve hatta kendime ait bir banyom var eğer gitmeniz gerekirse...
J'ai une télé, des CD, des DVD, j'ai même ma propre salle de bains, - si vous voulez...
Ben de, DVD izleyip hazır yemek sipariş edecektim..
Je comptais regarder un DVD et commander un truc à manger.
İşte istediğin DVD.
Le DVD que tu voulais.
DVD'yi ona mı verdin?
Tu lui as donné le DVD?
Dün partide yaptığım DVD.
C'est un DVD que j'ai fais de la soirée d'hier.
Senin için hazırladığı DVD'yi hatırlıyor musun?
Vous savez, ce DVD qu'elle vous a fait au printemps?
Bu arada, kadına bir kutu dondurma ve Beaches'in DVD'sini getirin.
En attendant, un pot de glace à la vanille et un bon mélo.
DVD oynatıcı, bir yığın DVD.
Un lecteur DVD, des piles de DVD.
DVD oynatıcı, ses aparatları.
Lecteur DVD, ampli.
Oynatıcıda DVD var.
Il y a un DVD dans le lecteur.
DVD'deki iki ayrı parmak izinden de bir eşleşme buldum, ikisi de yöre sakini.
J'ai eu les résultats pour les deux jeux d'empreintes du DVD et elles sont locales.
Sen, ben, Blu-Ray DVD seti... ve yeni bir plazma.
Toi, moi, mon lecteur de DVD Blu-Ray et un écran plasma flambant neuf.
- Affedersin?
- Toi, moi, un DVD...
- Sen, ben, bir DVD... bunun katili yakalamamıza yardım edeceğini sanmıyorum.
Je ne crois pas que ça va nous aider à attraper un tueur.
Senden bana gelip bir DVD seyretmeni istedim - hepsi bu - eğer kafanda folyodan bir bikini giyip, garip bir gezegendeki keşhanede dans etmemle ilgili... fantezilerin varsa,...
Je t'ai proposé de venir regarder un DVD. C'est tout. Donc si tu as des fantasmes sur moi habillée dans un bikini en papier alu, en train de danser dans une casbah sur une autre planète...
Ve o gece kabinde arkadaşlarınızın DVD'sini yerleştirdiğinizi de biliyorum.
Et je sais que vous étiez dans la cabine cette nuit-là à placer les DVDs de vos copains.
Büyükbabayı Dwight Eisenhower'ın golf hakkında konuştuğu DVD ile meşgul edeceğiz.
Nous occuperons grand-père avec ce DVD de Dwight Eisenhower qui parle de golf.
Teğmen, teşekkür ederim...
Alors afin de le mettre sur ce DVD,
Ama böylesine mi?
Mais ce qu'on fait là, j'achèterai pas le DVD.