Dâhil traduction Français
1,737 traduction parallèle
Dâhil olmak istiyorum.
Je veux participer.
Şimdi, daha ileri gitmeden, çiftleşme de dâhil olmak üzere tüm fiziksel temaslar yasaktır.
Avant que cela n'aille plus loin, vous devriez savoir que tout contact, y compris coïtal est exclus.
Sorun 70'lerden kalan ve arabalarımızdaki radarlar dâhil bant genişliğine uymayan telsizlerde.
Ils datent des années 70 et ne captent qu'une longueur d'onde. Pas même la radio de nos voitures.
Tesisin büyük bir kısmında elektrik yok. Konutlar da buna dâhil. O yüzden burasıyla idare edeceksiniz.
Les installations sont fermées, les logements aussi. ll faudra faire avec.
Ama Jules'u istediğiniz kadar aldatın yine de sizi hayatına dâhil eder.
Mais cette bonne vieille Jules... Trompez-la tant que vous voudrez, elle vous gardera quand même dans sa vie.
Sadece dâhil olmak istiyordur.
Elle cherche à se faire comprendre.
Benim düşündüğüm sana vermiyorum bu da kim verecekse ona gidebilirsin demek oluyor. Buna soyunma odasında Beiste de dâhil.
Je veux pas le faire, alors tu tentes ta chance ailleurs, y compris dans le vestiaire avec Beiste.
- Bu işe kız arkadaşının dâhil olduğunu bana söyleyebilirdin.
- Tu aurais pu me dire - que la fille faisait partie du lot.
Sınırın güneyinde veya başka bir yerde ödeme işi, iş yapmanın getirisidir. Bu ülke de dâhil.
C'est le coût pour être délocalisé au sud de la frontière ou ailleurs, y compris dans notre pays.
Belirtilere göre muhtemel açıklamalar olasılık sırasına göre şöyle hiper tiroit, erken menopoz uzaylı parazitine maruz kalma ve tüm belirtileri düşünüp ne olur ne olmaz diye dâhil ettim bunu cinsel arzu.
Il y a différentes explications possibles. Par ordre de probabilité descendante : hyperthyroïdie, ménopause prématurée, implantation d'un parasite alien, ou, et je ne l'inclus que par acquit de conscience, excitation sexuelle.
Onu da bu işe dâhil etmek istediğine emin misin?
- Tu veux vraiment le mêler à ça?
Neye dâhil oluyorum?
Me mêler à quoi?
Pekâlâ, iddia makamının ve savunma avukatlarının bir uzlaşma noktası bulmak için bir araya gelmelerini çok severim ama tazminat önerinize mahkeme masrafları da dâhil edilmeliydi, Bayan Florrick bu durumda, ben ön duruşma talebini ele alırken sizler de gerekli düzeltmeleri yapın.
J'apprécie quand l'accusation et la défense aboutissent à un accord, mais la compensation de votre client doit aussi inclure les frais de justice. Si ça ne vous dérange pas, vous pouvez revoir ceci pendant que je remplis une motion.
Yani, belirlenen olay yeri bölgesinin dışında kan buldunuz ve listeye dâhil etmemeye mi karar verdiniz?
Donc, vous avez trouvé du sang en dehors de la scène de crime, et vous décidez de pas l'inclure? Objection, Votre Honneur.
İstediğimiz delilleri dâhil edemedik, sen edebilirsin.
On n'a pas eu la preuve. Toi, tu peux.
- Evet, ama- - O zaman dâhil edilecekler. Jüri kanıtlayıcı ile önyargılı arasındaki farkı anlayacak kadar zekidir.
Le jury est assez malin pour séparer le préjudiciable du probant.
Sabrina da buna dâhil.
Sabrina, également.
Frank, bu toplantı inşallah Demokratlar Komitesi artık olaya dâhil olmaya karar verdi anlamına geliyordur.
On espère que le Comité démocratique va entrer en jeu.
- Çocukların dâhil olmasını istemiyorum. - Olmayacaklar.
- Les enfants doivent rester en dehors.
Neredeyse 24 saattir tek bir hata bile yapmadım ve buna dün geceki seks de dâhil.
J'ai tout fait à la perfection depuis près de 24 heures. J'inclus ma dernière nuit d'amour.
Sadece başka hayatların kararmasını istemiyoruz. Kardeşininki de dâhil.
Nous ne voulons seulement plus voir qui que ce soit d'autre blessé, votre frère compris.
O süre içinde adı dâhil kendine dair her şeyi unutmuş.
Pendant ce temps, elle a tout oublié à propos de sa vie, même son nom.
Çocuklarla yaptığım Cehennem Silahı 5 dâhil.
Y compris celui que j'ai fait avec les gars... Arme Fatale 5.
Bu bilinmezlik de buna dâhil, adamım.
On est dans l'inconnu. Ça en fait partie, bonhomme.
Boşanacağınızı duyduğumda, kendimi dâhil etme zorunluluğunu hissettim.
Que faites-vous ici? Quand j'ai appris que vous divorciez, je me suis senti obligé de m'impliquer.
İstediğini yapabilirsin ama şirketteki herkes bu da dâhil olmak üzere fotoğraflarını görür.
C'est toi qui vois. Mais tous les membres de l'entreprise verront toutes ces photos, même celle-ci.
Buna dâhil olmasını istemiyorum.
Je ne veux pas qu'il soit impliqué dans tout ça.
Bana endişelerini neden söylediğini ya da benim bu konuya dâhil olmamda neden bu kadar ısrar ettiğini anlamaya çalışıyordum.
J'aimerais comprendre ce que vous essayez de faire en me parlant de vos inquiétudes, ou en demandant mon intervention.
Bu işteki ehil olan insanlardan bahsederken kendini de dâhil ediyor musun?
Vous parlez de personnes qualifiées qui font ce travail. - Vous vous incluez parmi elles?
Bombalamada kullanılan araba dâhil.
Incluant la voiture qui a explosé.
Ve tüm yapman gereken kitabı verip bundan sonra Michael'ın beni halkaya dâhil etmesini sağlamak.
Et tout ce que vous avez à faire c'est de me donner le livre... et vous assurer que Michael me tient informé à partir de maintenant.
İşte o an herkesin bir yükü olduğunu fark ettim. Ben de dâhil.
C'est là que j'ai compris que tout le monde a du vécu, même moi.
Nasıl bir şeye dâhil olduğunu... -... öncesinde ona anlatın.
{ \ pos ( 192,220 ) } Qu'il sache exactement où il met les pieds, à l'avance.
Evet, beni de dâhil edin daha sonra size öderim.
Compte-moi, je te règle ça après.
Bo Crowder operasyonu şimdi daha da önem kazandı. Bu durum seni, FBI ve DEA'in de dâhil olduğu soruşturmada esas muhbirimiz yapıyor.
Cette opération Bo Crowder va être suivie de près en haut lieu, donc vous allez être l'informateur star dans une enquête qui concerne le F.B.I. et les Stups.
Evet ama en azından dâhil oldum, su gibi akıp geçecek.
Mais au moins j'y suis, et ça va passer vite.
Tehlikede olan sadece bizimkiler değildi ve hatırlarsanız, müdahale edip sizinki dâhil Destiny'deki bütün askeri personelin idamını engelledim.
Nous n'étions pas les seuls en danger. N'oubliez pas, je suis intervenu pour empêcher l'exécution de tout le personnel militaire à bord du Destiny, y compris vous.
Albay onları genel nüfusa dâhil etmeye karar verdi.
Le colonel a décidé de les relâcher parmi la population.
Kendini her şey için sorumlu tutuyorsun T.J.'ye ve bebeğine olanlar buna dâhil.
Tu te juges responsable de tout, y compris ce qui est arrivé à T.J. et au bébé.
Bütün gemide güç kesildi, kalkanlar dâhil.
Le vaisseau est en panne, y compris les boucliers.
Sence kaç kişi dâhil olur?
Participants?
Edgar Halbridge'in işe dâhil olduğunu düşünüyor.
Elle croit qu'Edgar Halbridge est impliqué.
Aife da dâhil, tüm halkımızı tanıyorum.
Je sais tout de nos gens, y compris Aife.
Bu plana dâhil değil. - Saçmalama.
- C'est pour les baltringues.
Ve benim barımda kimse beleş içemez. Personel dâhil. Yani sen ve tüm ekibin.
Dans mon bar, personne boit gratos, y compris le personnel, donc toi et ton équipe.
Bunu asansör boşluğuna atacağım. Benim canım Buz'um da dâhil hepiniz yanıp kül olacaksınız.
Je vais la lâcher dans la cage d'ascenseur et vous allez tous brûler, y compris ma chère Frost.
Buz'u yakalayınca Orion'un üssünü bulmak ve bilgileri yok etmek için oyuna dâhil olmam şart oldu.
Après l'arrestation de Frost, il était clair que je devais trouver la base d'Orion pour détruire ses données.
Dâhil olmak mı?
- À quoi?
Haberleşme ve talimatlar dâhil olmak üzere her şey.
Communications, directives, tout.
Beni neden dâhil ettin?
Pourquoi m'inclure?
Birbiriniz de dâhil, sakın bir şeye dokunmayın.
Ne touchez rien,