Dünyanın traduction Français
20,188 traduction parallèle
Dünyanın en kötü esprili şiiriyle mi cezalandırıyor bizi?
Doit-elle de nous punir avec le plus regrettable au monde, Limerick?
Sen kurtulduğun sürece dünyanın.. .. yanması umrunda değil.
On dirait que tu es toujours prêt à regarder le monde brûler, tant que tu survis.
Bunu hazır hale getireceğiz.. ve Atalar'la bu dünyanın.. .. bağını koparacağız.
Nous allons la déclencher, et couper la connexion des Ancêtres avec le monde des vivants.
Bu beni yeni bir şeye dönüştürdü. Dünyanın daha önce görmediği bir güç verdi.
Cela m'a transformé en quelque chose de nouveau avec une puissance différente de tout ce que le monde ait jamais vu.
Ailemin bağları dünyanın dört bir ucundan geliyor ama haberin falan yoksa hakiki Texaslı'yım.
Oh, le sang de ma famille vient des quatre coins du globe mais je suis tout le Texas, au cas où te demandais.
Dünyanın en kötü dansçısısınız ama en iyisi olduğunuzu düşünüyorsunuz, hadi bakalım.
Vous êtes les pires danseurs, mais vous vous trouvez bons.
Evet, sadece grip oldum. Dünyanın sonu değil sonuçta.
Oui, c'est juste un coup de froid, pas la fin du monde.
Bin yıldır dünyanın sonu geliyor.
Le monde a été fini depuis un millier d'années.
2147 dünyanın altın çağı olarak görülüyor.
2147 était considéré comme l'apogée du monde.
Duvarlarımızın dışındaki dünyanın kaosa sürüklendiğinin gayet farkındayım ama buna karşı verilecek doğru cevap kaos çıkarmak olamaz.
Je suis bien conscient que le monde au-delà de nos murs sombre dans le chaos, mais provoquer du chaos ne peut pas être la bonne réponse.
Dünyanın şu andaki popülasyonu sürdürülemez bir noktada.
La population mondiale est impossible à soutenir au niveau actuel.
Babasının beş sene içerisinde gerçekleşek olan ölümünden sonra Per Degaton, dünyanın nüfüsunu kırıp geçirerek, onu ele geçirilmeye haızr hale getirecek Armageddon Virüsü'nü yayacak.
Après la mort de son père dans 5 ans, Per Degaton lancera le virus Armageddon, qui décimera la population mondiale, laissant le monde prêt pour la conquête.
Eğer onu dünyanın tanıdığı en büyük despot haline getirmezse Savage dünyanın en son tanıdığı despot olamayacaktır.
S'il n'en fait pas le plus grand tyran que le monde ait connu, Savage ne pourra pas devenir le dernier tyran que le monde ait connu.
Bence bu dünyanın zor kararlar verebilecek insanlara ihtiyacı var.
Ce monde a besoin de types qui prennent les décisions difficiles.
Bana göre bu sesin sesi dünyanın en harika sesi.
Et pour moi, le son de ce son, c'est le meilleur son qui soit.
Dünyanın en iyi maskotu...
La meilleure mascotte au monde, qui soit.
Üzülme artık, dünyanın sonu değil ya.
Ne t'inquiète pas, c'est pas la fin du monde.
Bir iş bul ve gerçek dünyanın nasıl bir yer olduğunu kendin gör.
Cherche un job, vois comment est la vraie vie.
Eğer Simon gömülüp de geri dönemezse dünyanın altında sıkışıp kalır, sonsuza dek açlıktan acı çeker.
Si Simon est enterré et ne ressort pas... Il serait piégé sous terre... mort de faim pour l'éternité.
- Dünyanın en iyi körisi miydi?
C'était bien le meilleur... Curry au monde?
Ve bu dünyanın El'e karşı sahip olduğu tek koruma bu.
C'est la seule protection de ce monde contre la Main.
2166 yılında dünyanın çoğuna hükmediyorlar.
Ici, en 2166, ils ont soumis la quasi totalité du globe.
Ben Vandal Savage'ın kızıyım. Dünyanın ölümsüz hükümdarının.
Je suis la fille de Vandal Savage, souverain immortel de ce monde.
Umarım hem beni hem de dünyanın geri kalanını hayal kırıklığına uğratmazsınız.
J'espère naturellement que vous ne me laisserez tomber, ni le monde ni moi.
Dünyanın geri kalanını alevler içinde gösterdi.
Il nous a quand même montré le monde en flammes.
Eğer dünyanın kaderi tehlikedeyse...
Mais si le sort du monde est en jeu...
Dünyanın tek umudunun Vandal olduğunu düşünüyorsan en azından kadar delisindir.
Vous êtes aussi dingue que votre ami Vandal, pour penser qu'il est le seul espoir.
Öyle bir kalabalıkta ateş açıp da kimseyi vurmamak için dünyanın en beter nişancısı olması gerekir.
Sauter dans la foule comme ça et ne toucher personne, il faudrait être le pire tireur du monde.
Gözle göremediğimiz bir güç var ama ışığı, dünyanın dört bir yanını ve tabiri caizse, Cenneti ve Cehennemi dolaştıktan sonra sizlere ulaşmış bu paha biçilemez varlıklarda en parlak hâliyle ışıldıyor!
Il y a un pouvoir que nous ne voyons pas, mais ça lumière brûle dans des artefacts inestimables qui ont voyagé dans le monde entier, le Paradis et l'Enfer, pour vous trouver!
Dünyanın Hank Henshaw'a J'onn J'onzz'dan daha çok ihtiyacı var.
Le monde a plus besoin de Hank Henshaw que de J'onn J'onzz.
Çünkü dünyanın yok olduğu gün nefrete teslim olmadın, baban gibi teyzem gibi.
Parce que le jour où ton monde a été détruit, tu ne t'es pas abandonné à la rage et la haine comme ton père. Comme ma tante.
Bir keresinde Dünyanın Durduğu Gün'ün afişini gördüm.
J'ai vu une affiche d'un film appelé "Le Jour où la Terre s'arrêta".
Senin dünyanın standartlarına göre onurlu bir adam olduğumu göstermek istedim.
Je voulais que vous sachiez que selon vos normes, je suis un homme d'honneur.
Dünyanın en itibarli ve güçlü insanlarıyla özel davetlerde yüz yüze konuştum ben.
J'ai eu des tête-à-têtes avec les personnes les plus influentes et puissantes de ce monde.
Tam orada, dünyanın ortasındasın.
Ça te plait? Tu es dans ta bulle.
Dünyanın kalanına yardım etmek istiyorsan onlara yardım etmen gerek.
Si vous voulez aider le monde, vous devez les aider.
Dünyanın en çok tanınan insanısın.
Vous visage plus " connu du monde.
Zorunlu iniş yap, dünyanın kaç bucak olduğun gör.
- Terres, voir le monde "
Dünyanın giderek kötüleşmesi umrunda değil demek?
Vous vous en fichez que le monde coure à sa perte?
Dünyanın birçok yerine gittim ama böyle yerler...
J'ai été partout dans le monde et des lieux comme ça...
Böbrek ve kornea nakilleri dünyanın en çok yapılan nakilleri, yani organlar nakil sebebiyle alınmasa da konunun merkezinde organ ticareti olabilir.
Littéralement. Des greffes de rein et de cornée sont deux des plus importantes greffes au monde. Donc même s'ils n'ont pas été prélevés à des fins de greffe, il y a quelque chose liée au commerce d'organe au centre de tout ça.
Dünyanın seni değiştirmesine izin verirsen dünyayı değiştirebilirsin.
"Laisse le monde te changer et tu pourras changer le monde."
Sefalet çekerken bile güzelliğini kaybetmeyen, felaketlerin karşısında bile sevebilen insanoğlu yücelik ve yüksek değerini ancak bu dünyanın krallığında bulabilir.
Beau dans sa misère, capable d'amour au milieu des malheurs l'homme ne peut trouver sa grandeur, sa plus haute mesure que dans le Royaume de ce Monde.
Dünyanın en büyük propaganda kampanyalarından biri.
C'est une des plus grandes propagandes de tous les temps.
Dünyanın her yerinden emniyet güçlerine profil tekniklerimizi öğretiyor.
On vous y enseigne les techniques de profilage à tous les agents autour de la terre.
Dünyanın ve New York'un çöküşünün muhteşem manzarasının tadını çıkar.
Au revoir, Eldritch. Profitez de votre magnifique vue sur la chute de New York et du monde.
Bu dünyanın efendileri olmalıydınız!
Vous auriez dû être les maîtres du monde!
Bu dünyanın yöntemlerini yeterince gördüm.
J'en ai assez vu.
Dünyanın günahlarını üstüme devraldım.
Et absorber les péchés du monde... en moi.
Dünyanın en iyi nişancıları.
L'unité des snipers.
Evet, dünyanızın harikalarını sadece hayal edebilirim Lordum.
Je ne peux qu'imaginer les merveilles de votre monde, Seigneur.
dünyanın sonu 17
dünyanın sonu değil 21
dünya 1278
dünyayı 22
dünyada 53
dünyaya 17
dünyalı 32
dünya birliği 17
dünya savaşı 157
dünya küçük 47
dünyanın sonu değil 21
dünya 1278
dünyayı 22
dünyada 53
dünyaya 17
dünyalı 32
dünya birliği 17
dünya savaşı 157
dünya küçük 47