Dışişleri traduction Français
1,328 traduction parallèle
- Avusturya dışişleri bakanıyım.
Le ministre des Affaires étrangères autrichien.
Yoksa Dışişleri Bakanı canımıza okur efendim.
Le secrétaire d'État serait furieux.
Richard Hammond, Dışişleri Bakanı.
Ici Richard Hammond, secrétaire d'État.
Dışişleri Bakanıyla konuşmamı duydun.
Vous avez entendu ma discussion avec le secrétaire d'État.
Beni Dışişleri Bakanına bağlayın.
Passez-moi le secrétaire d'État.
Ben Dışişleri Bakanı Hammond.
Ici le secrétaire Hammond.
Dışişleri Bakanının emrine karşı gelmiş olursun.
Ce serait aller à l'encontre d'un ordre direct du secrétaire d'État.
Dışişleri Bakanına faks çekecek misiniz?
Vous contacterez le ministère?
Dışişleri Bakanı'ndan, bakmam gereken önemli bir telefon aldım.
Je dois prendre un appel important du Secrétaire d'Etat.
Dışişleri Bölümü'ne yanıt vermem gerekiyor.
Je dois rappeler le Département d'État.
Özel ekip, yerli, Dışişleri Bakanlığı onaylı.
- Une équipe privée du coin. Clean d'après les Affaires Etrangères.
Dışişleri Bakanlığı gözetiminde.
C'est sous les auspices Du Département de l'État.
Dışişleri Bakanlığı için bir güvenlik incelemesi yapıyor. Birinin güvenlik incelemesi diğer birisinin cadı avıır.
Dites plutôt qu'il s'agit d'une chasse aux sorcières.
İçinde önemli kişilerin olduğu bir Dışişleri uçuşuydu.
C'était un avion officiel rempli de personnalités.
Dışişleri, uçaktaki 6. kişinin kimliğinin tespiti konusunda son derece sabırsızlanıyor.
Le Département d'État veut identifier la sixième personne.
Arkadaşlar bir saat önce Dışişleri Bakanı arayıp, meçhul 6. yolcunun kimliğinin belirlenmesi önceliğiniz olsun ricasında bulundu.
Le ministre de la Défense m'a appelé il y a une heure pour exiger que cette identification soit notre priorité.
Dışişleri asıl gizemli kadının kimliği bilmek istiyor.
Le Département d'État veut l'identité de la femme mystère.
Olayın üstü şimdi mi? Yoksa burayla Dışişleri arasında bir yerde mi örtülecek?
On étouffe l'affaire ici ou le Département d'État s'en chargera?
Başkan Carter bazen anlatır, Dışişleri Bakanlığının uçağı orta afrikada bir yerde düştü.Californiadan bir psişik uçağın düştüğü tam enlem ve boylamı bilerek, arama ekibini kaza yerine götürdü.
Le président Carter se rappelle d'une fois où un avion de l'Etat s'est écrasé dans la jungle centre-africaine. Un médium californien a prédit la latitude et la longitude exactes du site du crash, et a mené l'équipe de secours là-bas.
Deneyeceğim. Dışişleri'nin güvenlik duvarını aşmak kolay olmayacak.
Je vais essayer... ça ne va pas être facile de contourner le pare-feu du département.
Evet, Dışişleri Bakanlığı'nın ağına giriş yapabilmek için... düğümlerimizden birini kullanıyor.
Oui, elle utilise une de nos nœuds pour essayer de se logger dans le réseau du département d'état.
Dışişleri bakanlığına annesinin cezası için pazarlığına gideceğim.
Je vais aux Affaires Étrangères pour négocier son retour.
Dışişleri Bakanlığı cumartesi günü 07 : 30'da NCIS için ne yapabilir?
Que peut faire le département d'état pour le NCIS à 7h30 un samedi, agent Gibbs?
Yapabilir misin? - Dışişleri Bakanlığı bağlanıyor efendim.
Appel entrant venant du Département d'État, monsieur.
- Dışişleri'ni tekrar bağlayayım mı?
Dois-je rappeler le Département d'État? Pour quoi?
Ama o zamanlar, Dışişleri Bakanlığında çalışıyordum. İsrail denize itiliyor mu gibi bir soru ortada yoktu.
Mais je travaillais au ministère des affaires étrangères à l'époque, et ce problème ne se posait même pas
Başbakan ve Dışişleri Bakanı arasında geçen oldukça şüpheli konuşmalar hakkında dedikodular duydum. öldürmek için bir hacker tuttuğunu mu düşünüyorsun?
En fouinant de mon côté, j'ai découvert que le Premier Ministre Kabayuki et le Ministre des Affaires Etrangères ont annulé une conférence sur la menace de Karuma. En d'autres termes, Karuma, l'épine de l'Administration, avait déjà été rayé de la liste par le hacker employé par le Ministère des Affaires Etrangères, d'autant que ça les concernait.
Dışişleri Bakanlığında çok vakit geçiren ve adı Munei olan bir meclis üyesi...
Un député appelé Munei Ito faisant partie du Ministère des Affaires Etrangères.
Son kez ıslık çaldığında, Dışişleri Bakanı ve Fransız Büyükelçisi hakkında olduğunu keşfetmiştik.
La dernière fois qu'il a fait ça, c'était lors de l'histoire entre la Ministre des Affaires Etrangères... et l'Ambassadeur de France.
İngiliz Dışişleri Bakanı olarak Havensworth Afrika'ya Dikkat Çekme zirvesini açmaktan gurur duyuyorum.
{ \ pos ( 192,235 ) } En Ministre des Affaires Etrangères, { \ pos ( 192,235 ) } je suis fier de prononcer l'ouverture du Sommet pour l'Afrique de Havensworth.
" İngiltere Dışişleri Bakanı olarak Havensworth Afrika'ya Dikkat Çekme Zirvesi'ni açmaktan gurur duyuyorum.
En tant que Ministre des Affaires Etrangères, je suis fier de proclamer l'ouverture du sommet sur l'Afrique d'Havensworth.
Dışişleri Bakanım, Havensworth zirvesinin bütünüyle başarısız olma riski var.
Monsieur le Ministre, le sommet d'Havensworth risque de s'effondrer.
Gazeteleri gördünüz mü Dışişleri Bakanım?
Avez-vous lu les journaux, M. Le Ministre?
- Dışişleri Bakanım?
- M. le Ministre?
O halde Dışişleri Bakanı'nın, anlaşmanın imzalanacağı bir basın konferansını ilan etmesi yazık oldu.
Dommage que le Secrétaire vienne d'annoncer une conférence pour signer l'accord.
Dışişleri bakanım, bu ülkenin sıradaki Başbakan'ı olacağı düşünülen birinin ciddi bir reklama ihtiyacı olacağının farkındayım.
Je suis conscient que la volonté de faire un grand coup dans le but d'être le prochain 1er Ministre nécessite de la publicité.
Amerikalılar ona dokunmayacaklar çünkü Küresel Kordon yüzünden bu işe bulaşmış olacaklar ve biz de ona dokunmayacağız çünkü Havensworth fotoğrafında ön sırada Dışişleri Bakanımızla yan yana duruyor.!
Les Américains le laisseront faire parce qu'ils seraient impliqués à cause de Global Cordon et nous aussi, car il pose sur les photos d'Havensworth aux côtés de notre propre Secrétaire.
Havenswort'un anlamı bu mu, Dışişleri Bakanım?
Havensworth se résume donc à cela, Monsieur le Ministre?
"Havenswort'un anlamı bu mu, Dışişleri Bakanım?" "Herhalde anlamı bu!"
Vous croyez ce sommet capable de changer le cours des choses?
A.B.D. Dışişleri Bakanlığı. Diplomatik güvenlikteniz.
Département des USA.
Dışişleri Bakanlığınız benim her zaman bildiğim bir şeyi öğrendi.
Votre département d'état a compris ce que j'ai toujours su.
Dışişleri anlaşma tamamlanmadan önce sempatizanın kim olduğunu bilmek istiyor.
Les Affaires Etrangères veulent savoir de qui il s'agit au plus vite.
Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan'la toplantılar,... iki nükleer fabrikayı ziyaret, her akşam resmi yemekler,... ayrıca Cuma akşamı Suudi Ticaret Merkezi'nde bir resepsiyona ev sahipliği yapacaklar.
C'est assez solide. Réunions avec des ministres, visite de 2 centrales nucléaires, dîners formels chaque nuit, plus la tenue d'une réception au Saudi Trade Center, Vendredi soir.
Dışişleri, krala baskı uygulayıp, onu pes etmemesi için ikna etmeye çalışıyor.
Le ministère fait pression pour que le roi ne cède pas.
Amcası Dışişleri Bakanlığı'nda. - Sanslı kız.
Son oncle est aux Affaires Etrangères.
- ABD Dısisleri Bakanı.
- Le Secrétaire d'État américain.
Dısisleri Bakanı niye bizi dinlemez?
- Pourquoi le... - Pourquoi le Secrétaire d'État ignore-t-il notre avis?
Rüya sisleri başlayan yankının içinde damlıyor ve aşk kalmıyor.
Le rêve perle de l'écho... et cesse d'aimer.
Dışişleri Bakanlığı veya Milli Güvenlik Ajansı.
Département d'Etat ou la NSA.
Sizinle konuşabilir miyim, Dışişleri Bakanım?
Je clos un sommet au succès sans précédent.
Dışişleri Bakanlığı'nın bu konuda bilgisi var mı?
Le département d'Etat est au courant?