English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ E ] / Ecklie

Ecklie traduction Français

153 traduction parallèle
Biraz daha Ecklie gibi olmaya çalışsana.
Pourquoi vous ne prenez pas modèle sur Ecklie?
Conrad Ecklie hakkında pek çok şey söyleyebilirim. Ama incelemem gereken bir olay yerim var. İzninle.
Je connais bien Conrad Ecklie, mais j'ai une enquête à mener, alors excusez-moi.
Koridorlarda duyduğuna inanırsan, Ecklie çözmüş. Ecklie mi?
D'après les bruits de couloir, Ecklie.
Onları Ecklie'ye verdim.
Je les ai données à Ecklie.
- Ve Ecklie şu anda onun evinde.
Ecklie est chez elle en ce moment?
Ecklie bu işi bırakmaz.
Ecklie ne va pas être discret.
- Belki de Ecklie'ye gidip dün gece orada olduğumu söyleyeyim de bitsin.
Je devrais aller voir Ecklie, lui dire que j'y étais.
Bir şüpheliysen ve masumsan çeneni kapalı tutarsın.
Quand on est innocent, on la ferme. - Je parlerai à Ecklie.
Ecklie'yle ben konuşurum. - İyi olmaz bence.
- Mauvaise idée.
Ecklie'yle sen anlaşamıyorsunuz.
Ça empirera les choses. Je vais m'en charger.
Yanılmıyorsam, bu, Ecklie'nin vakası.
- C'est l'enquête d'Ecklie.
Ecklie cinayet silahını bulmuş mu?
Ecklie a trouvé l'arme du crime?
- Ne oldu Ecklie?
Quoi de neuf, Ecklie?
Ecklie'nin üstüne gitme.
Ne complique pas les choses avec Ecklie.
O kundakçılıktaki Olay Yeri İnceleme uzmanı Ecklie'ydi.
Une seconde. Ecklie s'est occupé de cet incendie.
Ecklie'nin raporunu okudum.
J'ai lu le rapport d'Ecklie.
Ecklie'nin rekor hızda dosyalanan raporuna göre,.. ... yangının çıkış noktası dolapmış.
D'après le rapport d'Ecklie, rédigé en un temps record, le feu a pris dans le placard.
Bu da Ecklie'nin yanıcı madde kullanımı konusunda bulduklarını doğruluyor.
Ça confirme les conclusions d'Ecklie sur l'accélérateur.
- Yani Ecklie'nin bulduğu benzin somut kanıtlara dayanmıyordu.
Ecklie a conclu à de l'essence sans aucune preuve physique.
Sağ ol Ecklie.
Merci, Ecklie.
O yüzden senden istiyorum. Warrick temiz çıkarsa Ecklie beni adam kayırmakla suçlayamaz.
Si tu t'en charges, Ecklie ne m'accusera pas de favoritisme.
Büyük ihtimalle senin işini yapabilirim.
Je peux faire votre boulot ou celui d'Ecklie.
- Evet, biliyorum. Toparlamazsam, olayı Ecklie'ye verecekmiş.
Si je n'obtempère pas, il donnera l'enquête à Ecklie.
Ama esprilerine vaktim yok. Ecklie'nin cinayetleri var.
Ecoutez, j'ai pas le temps pour vos blagues.
Warrick haneye tecavüz olayının çok önemli olduğunu söyledi.
Ecklie a un crime multiple. Warrick, son effraction.
Ecklie 15 yıl önce bıçağın burasından kan örneği almış.
C'est ici qu'Ecklie a récupéré l'échantillon de sang il y a 15 ans.
Herhalde Ecklie de o yüzden belirgin olandan örnek almıştır.
Ecklie a pris le plus visible.
Ecklie'nin cinayet silahından aldığı kanı kontrol ettin mi?
Et le sang qu'Ecklie a relevé sur la lame?
Ecklie seni yıpratmak istiyor.
Ecklie doit déteindre sur vous.
Ecklie.
Ecklie.
Ben Conrad Ecklie'ye inanırım.
Je crois en Conrad Ecklie.
Conrad Ecklie hakkında ne söyleyebilirim ki?
"Que puis-je dire à propos de Conrad Ecklie?"
Sen Ecklie'yle çalışıyordun.
Vous travaillez pour Ecklie.
Ecklie'nin sağ kolu.
Le bras droit de Ecklie.
Pekala, bu yemeğin izi burda bir yerde yok, ayrıca and Ecklie hep senin tuhaf bir mizah anlayışın olduğuğunu söylerdi, yani bu bir espriydi.
Ok, il n'y a aucune trace de ce repas ici, et Ecklie dit toujours que vous avez un sens de l'humour bizarre, donc, c'est que vous faites une blague.
Sakın unutma, Gil, o Ecklie'nin ekibindeydi.
Gardez juste à l'esprit, Gil, qu'elle est dans l'équipe d'Ecklie.
Hızlı olan Ecklie.
Ecklie voyage vite.
Ecklie emniyet müdürüyle görüşmüş.
Ecklie a utilisé sa ligne directe pour parler au shérif.
Ecklie Sofia'nın tavsiyelerini dinleyecektir.
Ecklie va suivre les recommandations de Sofia.
Asıl sorunsa, Sofia da gündüz vardiyası şefliğine oynuyor, bu yüzden Ecklie'nin onay vermesine ihtiyacı var.
Le problème est qu'elle est le chef des équipes de jour par intérim, donc elle a besoin qu'Ecklie se décide pour qu'elle garde son boulot.
Ve sende onun Ecklie'nin istediği gibi bir rapor vereceğini söylüyorsun. Öyle.
Et vous pensez qu'elle va dire ce que Ecklie veut entendre.
Bunu Ecklie'ye söylediğimde canı çok sıkıldı.
Ca a mis Ecklie en rogne quand je lui ai dit à propos des cheveux.
- Ecklie'ye mi söyledin?
- Vous l'avez dit à Ecklie? - Oui.
Bu seni ilgilendirmez, Ecklie.
Ce ne sont pas vos affaires, Ecklie.
Bakın, Ecklie'nin vücüdunda bilim adamı genleri yok.
Écoutez, Ecklie n'a pas le gène de la science.
Ne yani, yine Ecklie'yi ektin mi?
Vous avez de nouveau énervé Ecklie?
Ecklie, neler oluyor?
Ecklie, qu'est-ce qu'il y a?
- Bay Ecklie.
M. Ecklie.
Ecklie, sen gündüzcüsün.
- Brass achète à sa fille un bon de sortie de prison et le copain finit sur une civière. Ecklie, t'es de jour!
Bu, Ecklie'nin Mercedes'i mi?
C'est la Mercedes d'Ecklie?
Ecklie, biliyorsun oldukça meşgulüm.
Ecklie, vous savez je suis vraiment très occupé...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]